Erişilebilirlik

25 Nisan 2005: Hilmi Özkök'ün Açıklamaları Değerlendiriliyor


Washington Times muhabiri Andrew Borowiec, Lefkoşe kaynaklı haberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün açıklamalarını ordunun siyasete müdahalesi olarak yorumluyor. Muhabir, ordunun siyasi yaşamdaki etkisinin, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme isteğiyle bağdaşmadığını savunuyor ve Orgeneral Özkök’ün açıklamalarının diplomatik çevreler tarafından da dikkatle not edildiğini aktarıyor.

"Türk basının bir kısmı Orgeneral Özkök’ün açıklamalarının, Avrupa Birliği’yle başlayacak üyelik müzakereleri öncesinde olumsuz etki yapacağı yorumlarına yer verdi. Bir kısmı ise, Özkök’ün sert açıklamalarını şaşkınlıkla karşıladı. Türkiye’nin üyelik başvurusu, 1923’te kurulan Cumhuriyet’in geleneksel bekçisi olan ordunun siyasi rolünün sınırlandırılmasını gerektiriyor. Orgeneral Özkök’ün konuşması ise, ordunun siyasetçiler karşısında geri adım atmayacağını gösteriyor."

Christian Science Monitor gazetesi, bugünkü sayısında Lübnan’dan çekilme sürecinin Suriye’de siyasi reformun da önünü açabileceği görüşüne yer veriyor. Ancak gazete, böyle bir reform sürecinin ülkedeki Alevi azınlığa dayanan Baas partisi iktidarının sonu anlamına gelebileceğini vurguluyor ve Şam yönetiminin geçmişte verdiği bir çok reform vaadinin boşa çıktığını hatırlatıyor.

"Suriye, Lübnan’da kalan gücünü de kullanarak zaman kazanmaya, seçim sonuçlarını etkilemeye veya benzeri önlemler almaya yönelebilir. Şam yönetimi, İsrail’e karşı elindeki en önemli pazarlık kozu olan Hizbullah milislerinin ortadan kaldırılacağı kadar özgür bir Lübnan istemiyor. Ancak diğer yandan Suriye, Batı’dan dışlanmaya da dayanacak durumda değil. Suriye’nin birkaç yıl içinde petrol ithal eden bir ülke olması bekleniyor. Bu nedenle ekonominin ve Esad yönetiminin kurtuluşu güçlü ticari ilişkiler geliştirmekten geçiyor. Lübnan’daki 29 Mayıs seçimleri, Suriye’nin de bölgedeki bütün Arapları demokratik bir düzene taşıyan kervana katılıp- katılmayacağı konusunda en önemli sınav olacak."

Washington Post ise Adalet Bakan Yardımcısı James Comey’in istifasını açıklamasından hareket ederek Bush yönetiminin kadro politikasını eleştiriyor. Gazete, Başkan Bush’un ikinci döneminde bir çok göreve atama yaparken, liyakat değil sadakat unsurunu öne çıkardığını vurguluyor.

" Beyaz Saray, atamalarda sadakati ödüllendiren ve siyasi açıdan güvenilir olmayı öne çıkartan bir tavır sergilemeye başladı. Bu da, hiç hak etmeyen bazı isimlerin sadece Bush’un güvenini kazandıkları için belirli görevlere gelmesini sağladı. Adalet Bakanlığının başına zaten Bush’a yakınlığıyla tanınan Alberto Gonzales getirilmişti. Comey’in yerine ise siyasi sadakatiyle değil, bakanlık hakkındaki bilgisi, kişisel yeteneği ve tarafsızlığıyla tanınan bir isim getirilmelidir."

Los Angeles Times’ın eleştiri okları ise, Cumhuriyetçi Parti’nin yargıya müdahale çabalarını hedef alıyor. Gazete, Temsilciler Meclisi çoğunluk lideri Tom DeLay başta olmak üzere muhafazakar Cumhuriyetçilerin Anayasa mahkemesi üyelerinin atanması konusunda ideolojik bir yaklaşım sergilediğini öne sürüyor ve bunun kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğunu ifade ediyor.

" Cumhuriyetçiler şimdiye kadar, toplumsal muhafazakarlara sadece vaatte bulunmakla yetinirken, bütün dikkatlerini zenginlerin vergi indirimi konusunda yoğunlaştırdı. Demokrat Parti ise bu girişimin Amerika’da Latin Amerika türü bir toplumsal farklılaşmaya yol açacağı suçlamasında bulundu. Belki de vergi indirimi için “Haçlı Seferi” başlatan Cumhuriyetçiler, yargıya yaptıkları müdahale ile, Amerika’yı gerçekten de Latin Amerika’ya benzetmek istiyor olabilir. "

XS
SM
MD
LG