Erişilebilirlik

ABD Kongresi'nde Irak Görüşülüyor


Amerikan Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu, Irak konusunda üç günlük bir oturum düzenliyor. Oturumların dünkü bölümünde güvenlik konuları ele alındı. Irak’ta şiddet olaylarının artmasıyla birlikte, üç uzman, bu ülkedeki güvenlik zaaflarına karşı nasıl önlemler alınabileceği konusunda önerilerini sundu.

Washington’daki Brookings Enstitüsü’nden Kenneth Pollack, mevcut Amerikan politikasının Irak’taki direnişi yeterince dikkate almadığı görüşünde. Pollack, direnişçilere verilen halk desteğinin kesilmesini sağlayacak bir strateji oluşturulması gerektiğini söyledi. Uzman, Irak’ın bir ya da iki bölgesinde daimi operasyon merkezi oluşturulması, direnişçilerin bu bölgelerden uzak tutulması ve zaman içinde de, bu operasyon merkezlerinin, diğer bölgeleri içine alacak şekilde genişletilmesini önerdi:

"Kuvvetlerimizi bu bir ya da iki bölgede yoğunlaştırırsak, buraları Iraklılar için daha güvenli hale getirir, Iraklıların hayatlarını ve ekonomilerini düzene sokmasını sağlar ve yerel düzeyde halkın siyasi işlerini rayına oturturuz. Bu güvenli bölgelerde askerler yaya olarak devriye gezebilir. Güvenli hale getirdiğimiz bu bölgelere ekonomik kaynak aktarırız ve onlar da bizim oradaki varlığımızdan yarar sağlar. Ekonomi de düzelmiş olur."

Pollack, planının gerçekleşmesi durumunda Iraklıların, direnişçilere desteği keseceğini iddia ediyor. Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi uzmanlarından Anthony Cordesman ise, güvenliği sağlamanın Amerikalıların değil, Iraklıların görevi olduğu düşüncesinde. Cordesman "Güvenliği sağlamanın yolu, Irak’ın kendi ordusunu, kendi siyasetini ve kendi yönetimini oluşturmaktan geçiyor," diyor.

Anthony Cordesman, Irak’ta iç savaş çıkmasından kaygı duyduğunu, Sünni Arapların Irak’taki siyasi sürece dahil edilerek, ülkenin bütünlüğünün korunabileceğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:

"Bu bütünlüğü sağlamak için, siyasi yapının herkesi kucaklaması gerek. Iraklıların bütün kesimlerinin bu sürece dahil edilmesi için elimizden geleni yapmamız, onları bu yönde etkilememiz şart."

Eski diktatör Saddam Hüseyin döneminde Irak toplumunun bütün katmanlarına nüfuz eden Sünni Araplar, bugün Irak nüfusunun beşte birini oluşturuyor ancak ülke yönetimi içindeki etkinlikleri azalmış bulunuyor. Irak’taki direnişin büyük bir kısmı da Sünni Araplardan oluşuyor. Sünni Araplar, Ocak ayında Ulusal Meclis için yapılan seçimleri boykot etti. Sünni liderlerden bazıları, şimdilerde bu kararın bir hata olduğunu düşünmeye başladı. Çünkü rakip Şii ve Kürt gruplar, yeni hükümetin denetimini ellerine almış oldu. Bu liderler bu kez, Aralık ayının 15’inde yapılması planlanan genel seçimlerde Sünni halkı oy vermeye çağırıyor.

Başkan Clinton döneminde Ulusal Güvenlik Konseyi'nde görev yapan emekli Orgeneral Barry McCaffrey, bölgede Sünni Müslümanların egemen olduğu hükümetlerin, Irak hükümetindeki Sünni unsurlara neden destek vermediğini sorguluyor. Emekli general şöyle diyor:

"Arap dünyası siyasi ve ekonomik destek sağlamıyor. Özellikle de Sünni Müslüman devletleri kastediyorum. Irak’ta nüfusun yüzde 20’sini oluşturan ve şiddet olaylarının çoğundan sorumlu olan bu Sünni azınlığa karşı, Mısırlılar, Suudiler ya da Kuveytliler gelip, ‘Tamam, şiddete son verin. İşbirliği yapın, biz de sizin hükümete girmenize destek vereceğiz’ demiyor."

Brookings Enstitüsü’nden Kenneth Pollack, bölgedeki hükümetlerin katılacağı bir toplantıya Amerika’nın öncülük edebileceğini belirtiyor:

"Irak’ın ve bu ülkenin komşularının sürekli temas halinde olabileceği bir örgütlenme oluşturabiliriz. Bu şekilde bu ülkeler düzenli olarak Irak’taki gelişmelerden haberdar olur ve kendi görüşlerini de ifade edebilir."

Senato Dış İlişkiler Komisyonu’ndaki toplantılarda uzmanlar, Irak'ta siyasi süreç ve güvenlik sorunları üzerinde Senatörlerin sorularını yanıtlıyor.

XS
SM
MD
LG