Erişilebilirlik

Erdoğan: 'Kararlar Siyasidir'


New York’ta 14 Eylül’de başlayan ve üç gün süren Birleşmiş Milletler zirvesi sona erdi. 170’in üzerinde dünya liderinin katıldığı zirveyi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cuma günü düzenlediği basın toplantısıyla değerlendirdi.

Başbakan, zirvenin Türkiye için çok verimli geçtiğini söyledi. 30’a yakın devlet veya hükümet başkanıyla görüşen Erdoğan, Türkiye’nin 2009-2010 dönemi BM Güvenlik Konseyi üyeliği için destek aradığını belirtti.

Başbakan, Irak Başbakanı ve Cumhurbaşkanı ile konuştuklarını belirtti. Görüşmelerde Irak anayasası, Kerkük, PKK karşı alınacak tedbirlerini konuştuklarını vurguladı. İran Cumhurbaşkanı ile görüşmesinde Ahmedinecad’ın ellerindeki nükleer bilgileri öteki İslam ülkeleriyle de paylaşmak istediği yolundaki açıklamasına dayanılarak, Başbakan’a böyle bir teklifin gelip gelmediği soruldu. Erdoğan, nükleer konuların görüşmesinde hiçbir şekilde gündeme gelmediğini söyledi.

Bugüne kadar Türkiye’nin Ermeni tasarıları konusunda Kongre’deki en büyük destekçilerinden biri olan California Temsilcisi Tom Lantos’un bu kez “Türkiye bize ne kadar yakın olursa, bizden de o kadar destek görür” diyerek, tasarının Perşembe günü komisyonda kabul edilmesindeki etkisi de Başbakan’a sorulan sorulardan biriydi. Türkiye’nin bazı çıkışlarının Amerikan dış politikasında kırılma noktalarından biri olup olmadığı soruldu. Başbakan bu soruya “İhtimal vermiyorum. Ben tam aksini de düşünüyorum” yanıtını verdi.

Erdoğan Ermeni karar tasarılarının Temsilciler Meclisi Komisyonundan geçmesi konusundaki görüşünü şöyle açıkladı:

“Ermeni soykırımı konusuyla ilgili “sözde” kelimesini kullanmıyorum. Olduğu gibi ortaya koyuyorum. Kanaatlerimizi çok açık ortaya koyduk. Bundan sonra kim nasıl karar alırsa alsın, biz diyoruz ki Türkiye Cumhuriyet’i olarak bizim arşivlerimiz açıktır. Gerek devletin arşivleri gerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin arşivleri açıktır. Ermenistan’ın bu noktada varsa arşivleri onlar da açsınlar. Belgelerle, bilgilerle konuşalım. Karşılıklı olarak tarihçileri, hukukçuları, arşiv bilimcileri, arkeologları görevlendirelim. Ondan sonra siyasiler biz bunun kararını verelim. İlgisi olmayan ülkelerin neye dayanarak, bu kararları verdiğini ben anlamakta zorlanıyorum. Eğer bu süreç bu şekilde devam edecek olursa, inanıyorum ki dünyanın bazı ülkelerinde de aynen onlara yönelik bu tür kampanyalar başlatılabilir. Çünkü alınan bu kararların bilimden kesinlikle uzaktır, bunun bilimle alakası yoktur. Tamamı siyasidir. Ve bu dünya barışına hizmet etmez. Barışı içtenlikle kovalayan siyasiler, bu noktada yanlış bir adım içerisindedir. Bu iş duygusallık götürmez.”

AB üyesi olmaya çalışırken ve dünya kamuoyunun dikkatleri Türkiye’ye çevrilmişken, söz ve ifade özgürlüklerini genişleten uyum yasaları kabul edildikten sonra ve özellikle, Türk vatandaşına tahriklere kapılmaması uyarıları yapılırken, yazar Orhan Pamuk hakkında düşüncesi yüzünden dava açılması hakkında, Başbakan’a görüşü soruldu. Erdoğan şu yanıtı verdi:

“Biz AB sürecinde düşünce ve fikir özgürlüklerine yönelik olarak atılması gereken adımları Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şekilde attık. Çıkarılması gereken yasaları çıkarttık. Şuanda bu konuyla ilgili olarak, yargı sürecinde olması nedeniyle, benim yapabileceğim bir açıklama yoktur. Bir savcının farklı bir yaklaşımı vardır. Daha farklı bir savcının devreye girmesi vardır. Şimdiyse burada yargı sürecinde olan br konu vardır. Yargının nasıl bir karar vereceğini ben bilemem. Şuanda süreci izlemekten başka elimizden gelen bir şey yoktur.”

Dün basın toplantısı ayrıca Başbakan Erdoğan’dan Papadopulos ile görüşmesi hakkında bilgi vermesi istendi. Erdoğan, Papadopulos görüşmesinde, Annan Planı içinde kuzeyde ve güneyde konfedere iki devlet olduğunu söyledi. Başbakan, “Bizim garantör ülke olduğumuz belirttim. Eğer illa oturalım konuşalım diyorlarsa, oturur konuşuruz, çünkü biz çözümden yanayız” dedi.

İlgili bağlantılar

XS
SM
MD
LG