Erişilebilirlik

3 Kasım 2005: Almanya, Fransa ve Suriye'yi İlgilendiren Gelişmelere Yer Veriliyor


New York Times, Almanya’da Sosyal Demokratlarla Hıristiyan Demokratlar arasında bir türlü sonuçlandırılamayan koalisyon pazarlıklarını ele alıyor. Yapılan yorumda, seçimin üstünden altı hafta geçtiği hatırlatılıyor ve kaybedilen her dakikanın büyük önem taşıdığı vurgulanıyor:

"Başbakan Gerhard Schrwder, ülkenin ihtiyaç duyduğu reformları uygulayamadığı için erken seçim kararı almıştı. Hristiyan Demokrat lider Angela Merkel de, hem sağın hem de solun kabul edebileceği bir program oluşturmak ve yeni kabineyi kurmak için büyük çaba harcadı. Ve eğer son gelişmeler siyasilerin aklını başına getirirse, son tarih olarak belirlenen 12 Kasım’a kadar bu hedefini gerçekleştirmek için hala yeterince zamanı var. Aksi taktirde, Mart ayında yeni bir seçime gidilmesini isteyen kesimlerin talebini kabul etmek zorunda kalabilirler."

Washington Post ise, Fransa’nın Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde yürütülen Doha roundu görüşmelerindeki uzlaşmaz tavrını eleştiriyor. Gazete, Fransa’nın tarım sektöründeki korumacı politikalarda ısrar ettiğini hatırlatıyor ve Avrupa Birliği’nin tarım sübvansiyonlarının azaltılması konusunda yaptığı son önerilerin aslında korumacı politikaları sürdürmeyi amaçladığı görüşüne yer veriyor:

"Avrupa’nın önerileri tamamen taktiksel bazı tavizlerden oluşuyor. Bunun nedeni ise, Fransa’nın Avrupa Birliği içindeki ortaklarını ticari bir korkaklığa sürüklemesidir. Bunun sonucu ise, yoksul ülkelerde kalkınmayı ve zengin ülkelerde büyümeyi amaçlayan Doha görüşmelerinin çıkmaza girmesidir. Fransa, yoksulluğun sürmesinin sorumluluğunu gerçekten üstlenmek istiyor mu ve bu kadar tek yanlı bir politika izlemek zorunda mı?"

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Suriye hakkındaki kararını değerlendiren Boston Globe Amerika’nın aslında Şam yönetimine karşı etkin yaptırımlar uygulanmasını istediğini belirtiyor. Ancak gazete, Lübnan eski başbakanı Refik Hariri’nin öldürülmesiyle ilgili olarak Suriye’yi uyaran kararın oybirliğiyle alınmasını önemli bir adım olarak değerlendiriyor ve Bush yönetiminin bu konuda doğru bir politika izlediğini savunuyor:

"Amerika’nın Birleşmiş Milletler’de içi boş ve açık bir yaptırım tehdidinde ısrar etmesi, bir bölünmeye yol açabilir ve dikkatlerin Suriye devlet başkanı Beşar Esad’ın yasadışı davranışları yerine başka bir noktaya çevrilmesine yol açabilirdi. Başka ülkelerin, Amerika’nın aslında Şam’da rejim değişikliği istediği yönündeki spekülasyonlara kapılmasına neden olabilirdi. Amerika’nın yapacağı en iyi şey, takım oyunu oynamak ve adaletin dişlilerinin Şam yönetimini öğütmesine izin vermektir."

New York Post ise Demokrat Parti’yi Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin başdanışmanı Lewis Libby hakkında açılan davayı siyasi açıdan istismar etmekle suçluyor. Demokratların girişimiyle Senatonun Irak savaşı öncesindeki istihbarat bilgileri konusunda gizli bir oturum yapmak zorunda kaldığını kaydeden gazete, Demokrat partinin aslı amacının gündemi değiştirmek olduğunu ileri sürüyor:

"Demokratlar olayı saptırmaya ve Libby hakkındaki iddianameyi kendi istekleri doğrultusunda yorumlamaya çalışıyor. Bunu yaparken, Amerika’nın Irak savaşına nasıl girdiği konusunda da kendi yorumlarını öne çıkartmayı amaçlıyorlar. Yaptıkları bu küçük numara, tam da Başkan Bush’un ikinci seçim zaferinin yıldönümüne denk geldi. Birilerinin Demokratlara seçimi kimin ve niçin kazandığını hatırlatması gerekiyor. Eğer Bush, böyle bir hatırlatmada bulunursa çok doğru bir iş yapmış olur. Ve bu hatırlatma ne kadar erken olursa, o kadar iyi olur."

XS
SM
MD
LG