“Suriye, Lübnan eski başbakanı Refik Hariri’ye düzenlenen suikastten yakasını sıyırıyor ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de buna izin veriyor”. New York Times, Güvenlik Konseyi’nin Hariri suikastiyle ilgili soruşturmanın uzatılması kararını bu sözlerle yorumluyor. Kararın alınmasından Rusya, Çin ve Cezayir’i sorumlu tutan gazete, bu kararla Lübnan’ın egemenliğinin ve Lübnanlıların can güvenliğinin de tehlikeye girdiğini iddia ediyor:
"Güvenlik Konseyi’nin inandırıcı bir karar alabilmesi ancak geniş çaplı bir uzlaşmayla mümkün olabileceği için Amerika, İngiltere, Fransa ve Danimarka bu sulandırılmış öneriyi mevcut koşullarda elde edilebilecek en iyi uzlaşma olarak kabul etmek zorunda kaldı. Bu uzlaşma, gerekli olmakla birlikte, uluslararası topluluğun terör ihraç eden ve komşu bir ülkenin egemenliğini ihlal eden bir rejime karşı etkin tavır alabileceği konusunda inandırıcılıktan uzak bir uzlaşmadır."
Washington Post da Suriye’nin bir yandan Hariri suiakstiyle ilgili olarak Birleşmiş Milletler tarafından sürdürülen soruşturmayı engellediğini bir yandan da Lübnan’da yeni cinayetler işlemeye devam ettiğini öne sürüyor. Gazete, cinayetlerin sorumluları adalet önüne çıkartılmadıkça Suriye’nin Lübnan’dan elini çekmeyeceği görüşüne yer veriyor:
"Öyle görünüyor ki, Esad terör eylemleriyle Lübnan’a yeniden Suriye’nin egemenliğini kabul ettireceğini düşünüyor ve Güvenlik Konseyi’nin kendisiyle kapsamlı bir çatışmaya girmekten kaçınacağını hesaplıyor. Güvenlik Konseyi’nin Perşembe günü kabul ettiği, Hariri suikastiyle ilgili soruşturmanın süresini uzatan, diğer cinayetleri soruşturma kapsamı dışında tutan ve Suriye’ye doğrudan bir yaptırım uygulanmasını içermeyen karar, Esad’ın bu politikasına çanak tutmaktadır."
Gündemdeki bir başka konu ise, Başkan Bush’un Ulusal Güvenlik Dairesi'ne verdiği gizli dinleme emri. USA Today, Başkan Bush’un uygulamayı teröre karşı önlem gerekçesiyle savunduğunu hatırlatıyor ancak telefonların dinlenmesi ve elektronik postaların izlenmesi için federal mahkemeden karar alınması gerektiğini vurguluyor. Yapılan yorumda, yürütmenin yasama ve yargı karşısında bu kadar öne çıkmasının demokrasiyi tehlikeye düşüreceği belirtiliyor:
"Amerikan ajanlarının istihbarat çalışmasını mahkeme kararıyla mı yoksa böyle bir karar olmadan mı yürüttüğü teröristler açısından fazla bir önem taşımıyor. Teröristler muhtemelen, Amerikan hükümetinin kendilerini bulmak için her türlü yöntemi denediği varsayımıyla hareket ediyordur. Bizim demokratik yaşam tarzımızı fazla önemsedikleri söylenemez. Eğer bu yaşam tarzını onlar değil de biz baltalarsak, bu gerçek bir trajedi olur."
New York Post ise Bush yönetimine destek veriyor ve gizli dinleme emrinin Amerika’nın güvenliği açısından gerekli bir önlem olduğunu savunuyor. Uygulamanın yasal olduğunu öne süren gazete, Demokrat Parti'nin bu konudaki tavrını eleştiriyor:
"Başkan Bush’un terörle savaşta izlediği yöntemleri eleştiren Demokratlar ve diğer muhalifler, 11 Eylül sonrasında Amerika’nın güvenlik ihtiyaçlarının ne kadar değiştiğinin farkında mı? Eğer farkında iseler bunu önemsiyorlar mı? Büyük ulusal krizler döneminde bile ülkeye sadık bir muhalefet yapma geleneğinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Ancak bugünlerde Demokratların yaptığı açıklamalarda muhalefet dozu giderek artarken, ülkeye sadakat giderek azalıyor. Buna bir son vermek gerekiyor. Hem de hemen."
"Güvenlik Konseyi’nin inandırıcı bir karar alabilmesi ancak geniş çaplı bir uzlaşmayla mümkün olabileceği için Amerika, İngiltere, Fransa ve Danimarka bu sulandırılmış öneriyi mevcut koşullarda elde edilebilecek en iyi uzlaşma olarak kabul etmek zorunda kaldı. Bu uzlaşma, gerekli olmakla birlikte, uluslararası topluluğun terör ihraç eden ve komşu bir ülkenin egemenliğini ihlal eden bir rejime karşı etkin tavır alabileceği konusunda inandırıcılıktan uzak bir uzlaşmadır."
Washington Post da Suriye’nin bir yandan Hariri suiakstiyle ilgili olarak Birleşmiş Milletler tarafından sürdürülen soruşturmayı engellediğini bir yandan da Lübnan’da yeni cinayetler işlemeye devam ettiğini öne sürüyor. Gazete, cinayetlerin sorumluları adalet önüne çıkartılmadıkça Suriye’nin Lübnan’dan elini çekmeyeceği görüşüne yer veriyor:
"Öyle görünüyor ki, Esad terör eylemleriyle Lübnan’a yeniden Suriye’nin egemenliğini kabul ettireceğini düşünüyor ve Güvenlik Konseyi’nin kendisiyle kapsamlı bir çatışmaya girmekten kaçınacağını hesaplıyor. Güvenlik Konseyi’nin Perşembe günü kabul ettiği, Hariri suikastiyle ilgili soruşturmanın süresini uzatan, diğer cinayetleri soruşturma kapsamı dışında tutan ve Suriye’ye doğrudan bir yaptırım uygulanmasını içermeyen karar, Esad’ın bu politikasına çanak tutmaktadır."
Gündemdeki bir başka konu ise, Başkan Bush’un Ulusal Güvenlik Dairesi'ne verdiği gizli dinleme emri. USA Today, Başkan Bush’un uygulamayı teröre karşı önlem gerekçesiyle savunduğunu hatırlatıyor ancak telefonların dinlenmesi ve elektronik postaların izlenmesi için federal mahkemeden karar alınması gerektiğini vurguluyor. Yapılan yorumda, yürütmenin yasama ve yargı karşısında bu kadar öne çıkmasının demokrasiyi tehlikeye düşüreceği belirtiliyor:
"Amerikan ajanlarının istihbarat çalışmasını mahkeme kararıyla mı yoksa böyle bir karar olmadan mı yürüttüğü teröristler açısından fazla bir önem taşımıyor. Teröristler muhtemelen, Amerikan hükümetinin kendilerini bulmak için her türlü yöntemi denediği varsayımıyla hareket ediyordur. Bizim demokratik yaşam tarzımızı fazla önemsedikleri söylenemez. Eğer bu yaşam tarzını onlar değil de biz baltalarsak, bu gerçek bir trajedi olur."
New York Post ise Bush yönetimine destek veriyor ve gizli dinleme emrinin Amerika’nın güvenliği açısından gerekli bir önlem olduğunu savunuyor. Uygulamanın yasal olduğunu öne süren gazete, Demokrat Parti'nin bu konudaki tavrını eleştiriyor:
"Başkan Bush’un terörle savaşta izlediği yöntemleri eleştiren Demokratlar ve diğer muhalifler, 11 Eylül sonrasında Amerika’nın güvenlik ihtiyaçlarının ne kadar değiştiğinin farkında mı? Eğer farkında iseler bunu önemsiyorlar mı? Büyük ulusal krizler döneminde bile ülkeye sadık bir muhalefet yapma geleneğinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Ancak bugünlerde Demokratların yaptığı açıklamalarda muhalefet dozu giderek artarken, ülkeye sadakat giderek azalıyor. Buna bir son vermek gerekiyor. Hem de hemen."