Washington Post, Bush’un geçen yıla göre daha ihtiyatlı konuştuğunu ve kendine güveninin azaldığını yazıyor. Gazete, Bush’un geçmişte yaptığı hatalarının geleceğe bakışını da sınırlandırdığı görüşüne yer veriyor.
"Dün akşamki konuşma ciddi eksiklerle doluydu. Bush sağlık politikasıyla ilgili doyurucu bir açıklama yapmadı. Vergi reformu, çoktan unutulmuş durumda. Kongre'deki yolsuzluk skandalına sadece değinip geçmekle yetindi. Amerika içindeki casusluk programıyla ilgili ciddi yasal sorunlara hiç girmeden, sadece teröristleri izleme programının Amerika’nın güvenliği için gerekli olduğunu söyledi. Kısacası, konuşma Bush’un siyasi konumundaki değişimi yansıtıyordu ve Amerika’nın hem içeride hem de dışarıda karşılaştığı sorunların çözümüne ilişkin kayda değer bir unsur içermiyordu."
New York Times ise Bush’un enerji alanındaki petrole bağımlılığın azaltılmasıyla ilgili sözlerini öne çıkartıyor. Amerikan ekonomisi ve ulusal güvenliği açısından konunun büyük bir önem taşıdığını vurgulayan gazete, Bush’un açıklamalarını ise yetersiz buluyor. Yapılan yorumda, temiz, ucuz ve sürdürülebilir alternatif enerji kaynakları için daha somut öneriler gerektiği belirtiliyor:
"Birliğin Durumu konuşmaları genellikle umut vermeyi amaçlayan konuşmalardır. Bu nedenle, Bush’un Ortadoğu petrolüne olan bağımlılığı azaltma sözünü alkışlamak gerekir. Ama bu kadar büyük bir hedef belirlenirken, bu hedefe hangi yöntemlerle ulaşılacağı da belirtilmelidir. Bush, enerji konusunda hiçbir zaman ciddi davranmadı. Liderlerimizin bir çoğu gibi Bush da, sorunu tanımlıyor ancak mevcut dengeleri bozacak çözüm önerileri konusunda pek bir şey söylemiyor. Eğer petrole olan bağımlılığın azaltılması terörle savaşın bir parçası ise, Bush’un saldırı değil savunma politikası izlediğini söyleyebiliriz."
Boston Globe, İran’ın nükleer programı konusunda geri sayımın başladığını ve Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesinin bu konuda uzlaşmaya vardığını hatırlatıyor. Rusya ve Çin’in de Avrupa ve Amerika’yla birlikte davranmasını diplomasinin başarısı olarak yorumlayan gazete, İran’ın önünde altı haftalık bir süre kaldığını kaydediyor:
"Varılan anlaşmanın en önemli unsuru, Ruslarla İranlıların önümüzdeki ay yoğun bir görüşme trafiği başlatması. Bu görüşmelerde, İran’daki reaktörlerde kullanılacak uranyumun Rusya’da zenginleştirilmesi konusunda bir uzlaşma sağlanması hedefleniyor. Böylece İran’ın nükleer silah üretimi için gerekli zenginleştirilmiş uranyum elde etmesi önlenecek, ancak elektrik üretiminin de önü açılacak. Şimdi, İran’ın iyi niyeti bütün dünyanın gözü önünde bir sınavdan geçecek. Londra’da varılan uzlaşmayla, İran’ın nükleer programı konusunda barışçıl bir çözüm umudu doğdu."
Los Angeles Times, Filistin’de seçimden zaferle çıkan Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal’in bir makalesine yer veriyor. Meşal, Amerika ve Avrupa’nın mali yardımları kesme tehdidini bütün Filistin halkını cezalandırma girişimi olarak değerlendiriyor ve Batının demokrasi sınavında sınıfta kaldığını savunuyor. Meşal, Hamas’ın rüşvet, tehdit ve gözdağı ile yıldırılamayacağını vurguluyor:
"Hiçbir gücün, topraklarımızı çalmasını ve ulusal haklarımızı yok saymasını kabul etmeyeceğiz. Başkalarının günahlarının affedilmesi için veya başkalarının sorunlarının çözümü için bizim topraklarımızda kurulan Siyonist devletin meşruluğunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğiz. Ancak, eğer uzun vadeli bir ateşkesi ilkesel olarak kabul ediyorsanız, bunun koşullarını görüşmeye hazırız. Hamas, gerçekten adil bir barış isteyenlere barış elini uzatıyor."
"Dün akşamki konuşma ciddi eksiklerle doluydu. Bush sağlık politikasıyla ilgili doyurucu bir açıklama yapmadı. Vergi reformu, çoktan unutulmuş durumda. Kongre'deki yolsuzluk skandalına sadece değinip geçmekle yetindi. Amerika içindeki casusluk programıyla ilgili ciddi yasal sorunlara hiç girmeden, sadece teröristleri izleme programının Amerika’nın güvenliği için gerekli olduğunu söyledi. Kısacası, konuşma Bush’un siyasi konumundaki değişimi yansıtıyordu ve Amerika’nın hem içeride hem de dışarıda karşılaştığı sorunların çözümüne ilişkin kayda değer bir unsur içermiyordu."
New York Times ise Bush’un enerji alanındaki petrole bağımlılığın azaltılmasıyla ilgili sözlerini öne çıkartıyor. Amerikan ekonomisi ve ulusal güvenliği açısından konunun büyük bir önem taşıdığını vurgulayan gazete, Bush’un açıklamalarını ise yetersiz buluyor. Yapılan yorumda, temiz, ucuz ve sürdürülebilir alternatif enerji kaynakları için daha somut öneriler gerektiği belirtiliyor:
"Birliğin Durumu konuşmaları genellikle umut vermeyi amaçlayan konuşmalardır. Bu nedenle, Bush’un Ortadoğu petrolüne olan bağımlılığı azaltma sözünü alkışlamak gerekir. Ama bu kadar büyük bir hedef belirlenirken, bu hedefe hangi yöntemlerle ulaşılacağı da belirtilmelidir. Bush, enerji konusunda hiçbir zaman ciddi davranmadı. Liderlerimizin bir çoğu gibi Bush da, sorunu tanımlıyor ancak mevcut dengeleri bozacak çözüm önerileri konusunda pek bir şey söylemiyor. Eğer petrole olan bağımlılığın azaltılması terörle savaşın bir parçası ise, Bush’un saldırı değil savunma politikası izlediğini söyleyebiliriz."
Boston Globe, İran’ın nükleer programı konusunda geri sayımın başladığını ve Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesinin bu konuda uzlaşmaya vardığını hatırlatıyor. Rusya ve Çin’in de Avrupa ve Amerika’yla birlikte davranmasını diplomasinin başarısı olarak yorumlayan gazete, İran’ın önünde altı haftalık bir süre kaldığını kaydediyor:
"Varılan anlaşmanın en önemli unsuru, Ruslarla İranlıların önümüzdeki ay yoğun bir görüşme trafiği başlatması. Bu görüşmelerde, İran’daki reaktörlerde kullanılacak uranyumun Rusya’da zenginleştirilmesi konusunda bir uzlaşma sağlanması hedefleniyor. Böylece İran’ın nükleer silah üretimi için gerekli zenginleştirilmiş uranyum elde etmesi önlenecek, ancak elektrik üretiminin de önü açılacak. Şimdi, İran’ın iyi niyeti bütün dünyanın gözü önünde bir sınavdan geçecek. Londra’da varılan uzlaşmayla, İran’ın nükleer programı konusunda barışçıl bir çözüm umudu doğdu."
Los Angeles Times, Filistin’de seçimden zaferle çıkan Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal’in bir makalesine yer veriyor. Meşal, Amerika ve Avrupa’nın mali yardımları kesme tehdidini bütün Filistin halkını cezalandırma girişimi olarak değerlendiriyor ve Batının demokrasi sınavında sınıfta kaldığını savunuyor. Meşal, Hamas’ın rüşvet, tehdit ve gözdağı ile yıldırılamayacağını vurguluyor:
"Hiçbir gücün, topraklarımızı çalmasını ve ulusal haklarımızı yok saymasını kabul etmeyeceğiz. Başkalarının günahlarının affedilmesi için veya başkalarının sorunlarının çözümü için bizim topraklarımızda kurulan Siyonist devletin meşruluğunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğiz. Ancak, eğer uzun vadeli bir ateşkesi ilkesel olarak kabul ediyorsanız, bunun koşullarını görüşmeye hazırız. Hamas, gerçekten adil bir barış isteyenlere barış elini uzatıyor."