BM Güvenlik Konseyi ve Almanya İran’ı uranyum zenginleştirme çalışmalarına son vermeye çağırdı. Tahran hükümeti ise çağrıyı reddetti.
Amerika Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice, uluslararası topuluğun İran’ dan nükleer faaliyetlerini durdurmasını isterken birlik içinde olduğunu açıkladı.
Rice bu açıklamayı Berlin’de Fransız, İngiliz, Rus, Çin ve Alman dışişleri bakanlarıyla görüştükten sonra yaptı.
Ancak İran’ın Uluslararası Atom Enerji Dairesindeki temsilcisi Aliaşgar Sultaniye, Tahran’ın nükleer enerji çalışmalarından asla vazgeçmeyeceğini bildirdi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, uranyum zenginleştirme faaliyetlerine son vermesi için İran’a bir ay süre tanımış bulunuyor.
İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun taleplerine uyması ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerinden vazgeçmesi için verilen süreye tepkisinin ne olabileceği yönünde görüş belirten bakanlar, Tahran’ın izlediği politikaları değiştirmemesi halinde İran'a yönelik olarak Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin kullanabileceği çeşitli araçlar bulunduğunu bir kez daha vurguladılar. İran dünkü çağrıya verdiği il tepkide nükleer teknolojiyi barışçı amaçlarla kullanma hakkı olduğunu savunmuş ve çağrıyı kaale almayacağını açıklamıştı. Bugün Federal Dışişleri Bakanlığı binasında düzenlenen toplantı sonrasında bir açıklama yapan Amerikan Dışişleri Bakanı Rice, ''İran halkıyla, kendisini temsil etmeyen rejim arasındaki çelişkileri keskinleştirmemiz, bu araçlardan biri olabilir'' dedi. Uluslararası toplumun Birleşmiş Milletlerin çağrısı ile İran'a bir kez daha müzakerelere dönmesi sinyalini verdiğini ifade eden Rice, İran'ın uluslararası camianın isteklerini dikkate almasını, gerginliği tırmandırmak yerine, masaya oturmasını talep etti.
Öte yandan Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier bugünkü toplantıda ortak bir çizgi oluşturulduğunu ve İran’ın Güvenlik Konseyi’nin ültimatumunu ciddiye almaktan başka seçeneği olmadığını vurguladı. Steinmeier’ın bu sözleri İran konusunda geçmişte daha çekimser kalan Rusya ve Çin’in de tavrının değiştiği yönünde değerlendirildi. Bu arada Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya’dan meslektaşları ile bir araya gelmeden önce bir saate yakın bir süre başbakan Merkel’le görüşen Rice’ın ziyaretiyle bağlantılı yorumlarda, Irak Savaşı'ndan önceki dönemin aksine bu kez Amerika Birleşik Devletleri´nin, İran konusunda diplomatik açılımları ciddiye aldığı ve daha temkinli davrandığı vurgulanıyor. Ancak bugünkü Berlin zirvesinden sonra da Washington'ın İran konusundaki nihayi stratejisinin nasıl olacağı meçhul. Bilindiği gibi İsrailli güvenlik yetkilileri İran'ın bir yıl içinde 'geri dönülmez noktaya' geleceğini iddia ediyor, ki o nokta İran'ın uranyum zenginleştirme ve nükleer silah üretebilme yeteneğine sahip olması.
Alman istihbarat çevreleri de İran'ın bir yıl sonra uranyum zenginleştirebilir duruma gelebileceğinden, fakat nükleer bomba için daha beş yıla ihtiyacı olacağından yola çıkıyorlar. Amerika Birleşik Devletleri başkanı George W. Bush ülkesinin, İran’ın nükleer silah sahibi olmasına izin vermeyeceğini dile getirmiş, bu da Amerika’nın İran’a yönelik tehdidinin fiili bir müdahaleye dönüşebileceği yönünde yorumlara yol açmıştı.
Amerika Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice, uluslararası topuluğun İran’ dan nükleer faaliyetlerini durdurmasını isterken birlik içinde olduğunu açıkladı.
Rice bu açıklamayı Berlin’de Fransız, İngiliz, Rus, Çin ve Alman dışişleri bakanlarıyla görüştükten sonra yaptı.
Ancak İran’ın Uluslararası Atom Enerji Dairesindeki temsilcisi Aliaşgar Sultaniye, Tahran’ın nükleer enerji çalışmalarından asla vazgeçmeyeceğini bildirdi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, uranyum zenginleştirme faaliyetlerine son vermesi için İran’a bir ay süre tanımış bulunuyor.
İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun taleplerine uyması ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerinden vazgeçmesi için verilen süreye tepkisinin ne olabileceği yönünde görüş belirten bakanlar, Tahran’ın izlediği politikaları değiştirmemesi halinde İran'a yönelik olarak Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin kullanabileceği çeşitli araçlar bulunduğunu bir kez daha vurguladılar. İran dünkü çağrıya verdiği il tepkide nükleer teknolojiyi barışçı amaçlarla kullanma hakkı olduğunu savunmuş ve çağrıyı kaale almayacağını açıklamıştı. Bugün Federal Dışişleri Bakanlığı binasında düzenlenen toplantı sonrasında bir açıklama yapan Amerikan Dışişleri Bakanı Rice, ''İran halkıyla, kendisini temsil etmeyen rejim arasındaki çelişkileri keskinleştirmemiz, bu araçlardan biri olabilir'' dedi. Uluslararası toplumun Birleşmiş Milletlerin çağrısı ile İran'a bir kez daha müzakerelere dönmesi sinyalini verdiğini ifade eden Rice, İran'ın uluslararası camianın isteklerini dikkate almasını, gerginliği tırmandırmak yerine, masaya oturmasını talep etti.
Öte yandan Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier bugünkü toplantıda ortak bir çizgi oluşturulduğunu ve İran’ın Güvenlik Konseyi’nin ültimatumunu ciddiye almaktan başka seçeneği olmadığını vurguladı. Steinmeier’ın bu sözleri İran konusunda geçmişte daha çekimser kalan Rusya ve Çin’in de tavrının değiştiği yönünde değerlendirildi. Bu arada Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya’dan meslektaşları ile bir araya gelmeden önce bir saate yakın bir süre başbakan Merkel’le görüşen Rice’ın ziyaretiyle bağlantılı yorumlarda, Irak Savaşı'ndan önceki dönemin aksine bu kez Amerika Birleşik Devletleri´nin, İran konusunda diplomatik açılımları ciddiye aldığı ve daha temkinli davrandığı vurgulanıyor. Ancak bugünkü Berlin zirvesinden sonra da Washington'ın İran konusundaki nihayi stratejisinin nasıl olacağı meçhul. Bilindiği gibi İsrailli güvenlik yetkilileri İran'ın bir yıl içinde 'geri dönülmez noktaya' geleceğini iddia ediyor, ki o nokta İran'ın uranyum zenginleştirme ve nükleer silah üretebilme yeteneğine sahip olması.
Alman istihbarat çevreleri de İran'ın bir yıl sonra uranyum zenginleştirebilir duruma gelebileceğinden, fakat nükleer bomba için daha beş yıla ihtiyacı olacağından yola çıkıyorlar. Amerika Birleşik Devletleri başkanı George W. Bush ülkesinin, İran’ın nükleer silah sahibi olmasına izin vermeyeceğini dile getirmiş, bu da Amerika’nın İran’a yönelik tehdidinin fiili bir müdahaleye dönüşebileceği yönünde yorumlara yol açmıştı.
