Amerika Dışişleri Bakanı’nın Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu yardımcısı Dan Fried, laik ve Müslüman Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınmasının, bütün Müslüman dünyasında olumlu bir etki yapacağını söyledi. Amerika’nın Sesi’ne konuk olan bakan yardımcısı, Avrupa’da Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan seçmen kitleleri olduğunu hatırlattı ve şöyle devam etti:
"Bunun örneklerini Fransa ve Hollanda’da yapılan referandumlarda gördük. Amerikan hükümetinin görüşü, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin bütün diğer adayları gibi, aynı standartlara tabi tutulması. Türkiye’nin özel bir muamele görmemesi gerektiği gibi, bu ülkenin üyeliğiyle ilgili standartların da yükseltilmemesi gerek."
Üyelik sürecinin zor olacağını vurgulayan Dışişleri Bakan Yardımcısı Fried, istenen sonuca ulaşılması durumunda, yaratacağı etkinin önemine de şöyle dikkat çekiyor:
"Bu elbette zor olacak, ama laik, demokratik ve aynı zamanda Müslüman bir nüfusa sahip Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınmasının derinden yaratacağı etkiyi düşünebiliyor musunuz? Ilımlı demokratik siyasi bir çizgi izleyen ve İslam’ı benimseyen, aynı zamanda demokrasiye bağlı bir ülkenin Avrupa Birliği’ne alınmasının, Müslüman dünyasında da olumlu yankıları olacak."
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınmasının medeniyetler çatışması tezini de çürüteceğini savunan Dan Fried, kısa bir süre önce Ankara ve İstanbul’a yaptığı ziyaretleri hatırlattı ve bu kentlerin ulaştığı refah düzeyinden, modern ve işlevsel görünümünden etkilendiğini söyledi. Dan Fried şöyle devam etti:
"Elbette Türkiye’de yoksul bölgeler hala var. Ama 1950’li yıllarda Avrupa’da da çok yoksul bölgeler vardı. Avrupa’nın bütünleşmesinin Batı Avrupa’ya yaptığı etkiyi küçümseyemeyiz. Bundan dolayı da görüşümüzü yalnızca batı Avrupa’yla kısıtlayamayız."
Amerika Dışişleri Bakanı’nın Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu yardımcısı Dan Fried, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğiyle ilgili kötü senaryolardan kaygılanmak yerine, iyi senaryoların düşünülmesi gerektiğini belirtti.
"Bunun örneklerini Fransa ve Hollanda’da yapılan referandumlarda gördük. Amerikan hükümetinin görüşü, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin bütün diğer adayları gibi, aynı standartlara tabi tutulması. Türkiye’nin özel bir muamele görmemesi gerektiği gibi, bu ülkenin üyeliğiyle ilgili standartların da yükseltilmemesi gerek."
Üyelik sürecinin zor olacağını vurgulayan Dışişleri Bakan Yardımcısı Fried, istenen sonuca ulaşılması durumunda, yaratacağı etkinin önemine de şöyle dikkat çekiyor:
"Bu elbette zor olacak, ama laik, demokratik ve aynı zamanda Müslüman bir nüfusa sahip Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınmasının derinden yaratacağı etkiyi düşünebiliyor musunuz? Ilımlı demokratik siyasi bir çizgi izleyen ve İslam’ı benimseyen, aynı zamanda demokrasiye bağlı bir ülkenin Avrupa Birliği’ne alınmasının, Müslüman dünyasında da olumlu yankıları olacak."
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınmasının medeniyetler çatışması tezini de çürüteceğini savunan Dan Fried, kısa bir süre önce Ankara ve İstanbul’a yaptığı ziyaretleri hatırlattı ve bu kentlerin ulaştığı refah düzeyinden, modern ve işlevsel görünümünden etkilendiğini söyledi. Dan Fried şöyle devam etti:
"Elbette Türkiye’de yoksul bölgeler hala var. Ama 1950’li yıllarda Avrupa’da da çok yoksul bölgeler vardı. Avrupa’nın bütünleşmesinin Batı Avrupa’ya yaptığı etkiyi küçümseyemeyiz. Bundan dolayı da görüşümüzü yalnızca batı Avrupa’yla kısıtlayamayız."
Amerika Dışişleri Bakanı’nın Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu yardımcısı Dan Fried, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğiyle ilgili kötü senaryolardan kaygılanmak yerine, iyi senaryoların düşünülmesi gerektiğini belirtti.