Erişilebilirlik

29 Aralık Amerikan Basınından Özetler


Devrik Irak lideri Saddam Hüseyin hakkında verilen idam cezasını değerlendiren Washington Post, yargı sürecinin mükemmel olmadığını belirtiyor ancak mükemmel bir yargılama sonucunda da kararın farklı olmayacağını öne sürüyor:

"İnsan hakları örgütlerinin, iç savaş yaşayan, her gün bombaların patladığı ve idam mangalarının kol gezdiği bir ülkeden mükemmel bir adalet süreci beklemesi, gerçekçi değil. Aslında yargı süreci bittiğinde, suçlamalarla ilgili olarak iddia ve savunma makamları arasında ciddi bir görüş ayrılığı yoktu. Saddam Hüseyin, kurbanları hakkındaki idam kararını, delillere üstünkörü baktıktan sonra imzaladığını televizyonda itiraf etti. Ve ardından da bir devlet başkanının buna hakkı olduğunu söyledi. Böyle bir anlayıştan, nasıl mükemmel bir yargılama çıkması beklenebilir ki?"

New York Times Saddam Hüseyin’in yargılama sürecinde, kanunların üstünlüğü ve ulusal birliğin sağlanması konusunda önemli bir fırsatın kaçırıldığını vurguluyor. Gazete, Irak’ın geldiği noktayla ilgili şu görüşe yer veriyor:

"Bu hafta başında, İngiliz ve Irak askerleri, Basra’da, içinde gizli bir zindan bulunan bir polis karakolunu bastı. Çoğu işkence görmüş, yüzden fazla insan belki de infaz edilmekten kurtarıldı. Bu, ancak 2003 Martı’nda İngiliz ve Amerikan askerlerinin Şiileri kurtarmak amacıyla Basra’ya girdiğinde, Baas yönetiminin son günlerinde rastlanabilecek türden bir olaydı. Ancak olay 2006 yılı Aralık ayında geçiyordu ve kurtarılan insanlar Irak’taki yeni Şii yönetimin kurbanlarıydı. Saddam Hüseyin’i devirmek, Irak’ta otomatik olarak daha iyi bir yönetim oluşmasını sağlamadı. Saddam Hüseyin’i idam etmek de böyle bir sonuç doğurmayacak."

Christian Science Monitor Etiyopya’nın Somali’ye müdahalesinde ne kadar haklı olduğunu sorguluyor ve uluslararası toplumun gelişmeler karşısındaki tavrını mercek altına alıyor. Yapılan yorumda, bu tür müdahalelerde genel bir ilke saptamanın zorluğu vurgulanıyor:

"Somali’deki gelişmeler, dışarıdan yapılacak bir müdahalenin meşruiyeti konusunda genel ilkeler saptamanın ve bu ilkeleri Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin çıkarlarıyla uyumlu kılmanın zorluklarını gösteriyor. Darfur örneğinde olduğu gibi, bir müdahale ihtiyacı net bir şekilde ortaya çıksa bile, gereken askeri gücü bulmak çok zor olabiliyor. Ayrıca, Irak iç savaşında olduğu gibi, böyle bir müdahale, istenmeyen sonuçlar doğurabiliyor. Birleşmiş Milletler’in ve benzeri kurumların yaptığı başarılı müdahaleler, bundan sonra yaşanabilecek olaylar açısından da temel esasları ortaya çıkardı. Ancak Somali’deki savaş, bir dış müdahalenin ilkelerini belirlemek için daha fazla çalışılması gerektiğini gösteriyor:"

USA Today Kofi Annan’ın yerine genel kekreterliğe seçilen Ban Ki Moon’u bekleyen en önemli görevin, Birleşmiş Milletler’e güveni yeniden sağlamak olduğunu yazıyor. Gazete, genel sekreterin sorumluluklarının aksine, çok az yetkiye sahip olduğunun altını çiziyor:

"Kofi Annan, göreve başlamasından altı hafta sonra, hala Birleşmiş Milletler’de reform yapamadığı için kendisine yöneltilen eleştirilerden şikayetçi olmuştu. Rusya’nın temsilcisi de, dalga geçerek, “Tanrı’nın dünyayı ve cenneti yaratması için harcadığı süreden daha fazla bir zaman geçti” diye konuşmuştu. Annan, buna karşılık, “Evet ama Tanrı’nın büyük bir avantajı vardı. Tanrı, genel kurul, güvenlik konseyi ve komiteler olmadan, o tek başına çalışıyordu” cevabını vermişti. Bu anekdot bile, yeni genel sekreterin karşılaşacağı sıkıntıları göstermeye yetiyor. Eğer yeni genel sekreter bu kurumlarla birlikte başarılı bir çalışma yapabilirse, tehlikelerle dolu dünyamız çok daha güzel olacaktır."

XS
SM
MD
LG