Washington Post Turkish Daily News gazetesi yazarı Mustafa Akyol’un Türkiye’deki laik-İslamcı tartışmalarıyla ilgili bir makalesine yer veriyor. Başbakan Erdoğan’ı uluslararası Siyonist komplonun bir parçası olarak gösteren Musa’nın Çocukları adlı kitabın Türkiye’de büyük ilgi gördüğünü kaydeden Akyol, bu tür komplo teorilerinin laik ve ulusalcı kesimlerce de benimsendiğini savunuyor.
"Asıl şaşırtıcı olan şey, Türkiye’de İslamcı denen grupların Batı yanlısı, liberal bir tavır takınmasına karşılık, laiklerin tam zıt kutupta yer alması. Bazı uzmanlar Türkiye’deki iktidar mücadelesinin muhafazakar küreselciler ile aralarında aşırı laik Kemalistlerin de bulunduğu savunmacı miliyetçiler arasında yaşandığını söylüyor. Bu bestseller kitap da bu çerçevede anlam kazanıyor. Laik kesimler, AKP liderliğini Yahudi ajanı gösteren bu tür girişimleri bu partinin kitle desteğini azaltacağı için destekliyor. Böylece, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme umudunun azalacağını ve ülkenin Avrupa’dan gelecek yıkıcı düşüncelere karşı daha dirençli olacağını sanıyor. ''
Boston Globe yazarı Donald MacGillis ise İstanbul’daki Ramazan izlenimlerini aktarıyor. Türkiye’deki Atatürkçü laik geleneğin AKP iktidarının tehdidi altında olduğunu belirten yazar, yeni anayasa girişimini de laikliğin koruyucusu olan ordunun yetkilerini azaltma girişimi olarak yorumluyor.
''İslamcı partinin seçim başarısı demokrasi açısından bir zafer olsa da, çoğulculuk açısından bir yenilgi olabilir. Bu çoğulculuk Türk ekonomisinin büyümesinde ve İstanbul’un Doğu Akdeniz’in New York’u olarak turistleri ve işadamlarını cezbetmesinde büyük bir rol oynadı. Sadece ekonomik çıkarlar bile, İslamcı partiyi, İstanbul’da Osmanlı İmparatorluğu döneminde parlayan çoğulculuğun demokrasiye kurban edilmemesi gerektiğine ikna etmelidir.''
New York Times Kosova’nın statüsüne ilişkin kararın 10 Aralık’ta verileceğini hatırlatıyor ve Kosova’nın bağımsızlık zamanının geldiğini savunuyor. Sırbistan ve Rusya’nın bağımsızlığa karşı olduğunu kaydeden gazete, Amerika ve Avrupa Birliği’ni bu konuda kararlı bir tutum almaya çağırıyor.
''Bütün yeni demokratik ülkelerde olduğu gibi Kosova’nın da uzun süre boyunca hukuk, insan hakları, ekonomi ve diğer konularda yardıma ihtiyacı oalcak. Ancak Kosova halkı bunu deneme şansını hak ediyor. Sırplar da artık Kosova’nın bir daha asla Belgrat tarafından yönetilmeyeceği gerçeğini kabullenmelidir. Artık, Balkanlardaki bu son yarayı da sarma zamanı gelmiştir.''
Christian Science Monitor Kuzey Kore’nin nükleer programına son vermeyi kabul etmesinin ardından Güney Kore’yle de bir işbirliği anlaşması imzalamasını mercek altına alıyor. Bütün dikkatlerin nükleer programla ilgili anlaşmaya çevrildiğini yazan gazete, iki Kore arasındaki anlaşmanın da en bunun kadar önemli olduğunun altını çiziyor.
'' İki Kore kendi arasında anlaşmadan, Amerika’nın Kuzey Korew ile ayrı bir barış anlaşması imzalaması çok zor. Bu aynı zamanda başka bir nükleer sorunla da ilgili bir yaklaşımdır. Aynı şekilde İran, İsrail’i Ortadoğu’da barışçıl bir oyuncu olarak kabul etmeden Amerika İran’la ilişkilerini geliştiremez. Eğer dünya üzerindeki nükleer tehditleri sona erdirme görevi Amerika’nınsa her iki örnekte de öncelikli çatışmaları sona erdirmek gerekiyor.''
"Asıl şaşırtıcı olan şey, Türkiye’de İslamcı denen grupların Batı yanlısı, liberal bir tavır takınmasına karşılık, laiklerin tam zıt kutupta yer alması. Bazı uzmanlar Türkiye’deki iktidar mücadelesinin muhafazakar küreselciler ile aralarında aşırı laik Kemalistlerin de bulunduğu savunmacı miliyetçiler arasında yaşandığını söylüyor. Bu bestseller kitap da bu çerçevede anlam kazanıyor. Laik kesimler, AKP liderliğini Yahudi ajanı gösteren bu tür girişimleri bu partinin kitle desteğini azaltacağı için destekliyor. Böylece, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme umudunun azalacağını ve ülkenin Avrupa’dan gelecek yıkıcı düşüncelere karşı daha dirençli olacağını sanıyor. ''
Boston Globe yazarı Donald MacGillis ise İstanbul’daki Ramazan izlenimlerini aktarıyor. Türkiye’deki Atatürkçü laik geleneğin AKP iktidarının tehdidi altında olduğunu belirten yazar, yeni anayasa girişimini de laikliğin koruyucusu olan ordunun yetkilerini azaltma girişimi olarak yorumluyor.
''İslamcı partinin seçim başarısı demokrasi açısından bir zafer olsa da, çoğulculuk açısından bir yenilgi olabilir. Bu çoğulculuk Türk ekonomisinin büyümesinde ve İstanbul’un Doğu Akdeniz’in New York’u olarak turistleri ve işadamlarını cezbetmesinde büyük bir rol oynadı. Sadece ekonomik çıkarlar bile, İslamcı partiyi, İstanbul’da Osmanlı İmparatorluğu döneminde parlayan çoğulculuğun demokrasiye kurban edilmemesi gerektiğine ikna etmelidir.''
New York Times Kosova’nın statüsüne ilişkin kararın 10 Aralık’ta verileceğini hatırlatıyor ve Kosova’nın bağımsızlık zamanının geldiğini savunuyor. Sırbistan ve Rusya’nın bağımsızlığa karşı olduğunu kaydeden gazete, Amerika ve Avrupa Birliği’ni bu konuda kararlı bir tutum almaya çağırıyor.
''Bütün yeni demokratik ülkelerde olduğu gibi Kosova’nın da uzun süre boyunca hukuk, insan hakları, ekonomi ve diğer konularda yardıma ihtiyacı oalcak. Ancak Kosova halkı bunu deneme şansını hak ediyor. Sırplar da artık Kosova’nın bir daha asla Belgrat tarafından yönetilmeyeceği gerçeğini kabullenmelidir. Artık, Balkanlardaki bu son yarayı da sarma zamanı gelmiştir.''
Christian Science Monitor Kuzey Kore’nin nükleer programına son vermeyi kabul etmesinin ardından Güney Kore’yle de bir işbirliği anlaşması imzalamasını mercek altına alıyor. Bütün dikkatlerin nükleer programla ilgili anlaşmaya çevrildiğini yazan gazete, iki Kore arasındaki anlaşmanın da en bunun kadar önemli olduğunun altını çiziyor.
'' İki Kore kendi arasında anlaşmadan, Amerika’nın Kuzey Korew ile ayrı bir barış anlaşması imzalaması çok zor. Bu aynı zamanda başka bir nükleer sorunla da ilgili bir yaklaşımdır. Aynı şekilde İran, İsrail’i Ortadoğu’da barışçıl bir oyuncu olarak kabul etmeden Amerika İran’la ilişkilerini geliştiremez. Eğer dünya üzerindeki nükleer tehditleri sona erdirme görevi Amerika’nınsa her iki örnekte de öncelikli çatışmaları sona erdirmek gerekiyor.''