Başkan Bush, Avrupa Birliği liderleriyle birlikte İran’a sert bir mesaj gönderdi ve nükleer zenginleştirme programından vazgeçmediği taktirde yaptırım uygulanacağı tehdidinde bulundu. Bush, bugün Slovenya’nın başkenti Liyubliana’daki basın toplantısında, konuyu fazla görüşmemekle birlikte Amerika’nın, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini desteklediğini tekrarladı.
Başkan Bush, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği hakkında şunları söyledi: “Amerika olarak, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olması gerektiğine kuvvetle inanıyoruz. Türkiye’nin demokratik ve serbest piyasa reformlarını, Avrupa Birliği’ne üyelik için yaptığı girişimleri takdir ediyoruz.”
Liyubliana yakınlarında bir şatoda saatlerce görüşen Avrupa Birliği liderleri sonunda İran’a, uranyum zenginleştirme programından vazgeçmesi için daha çok baskı yapılması konusunda anlaşmaya vardı.
Başkan Bush, Amerika ve Avrupa Birliği’nin, Birleşmiş Milletler’in İran’a uyguladığı yaptırımların ötesine geçmekten kaçınmayacaklarını bildirdi: "Bir ülke bütün sorunları çözemez. Ben de böyle düşünüyorum. Bir grup ülkeyse İran’a çok açık bir mesaj gönderebilir, şunu diyebilirler: Hür dünyanın taleplerini reddetmeye devam ederseniz, biz de tecrit politikasını sürdürmeye, yaptırımlar üzerinde çalışmaya ve gerekirse yeni yaptırımlar uygulamaya kararlıyız."
Zirveden sonra yayınlanan bildiride Çin’den de Dalai Lama’nın temsilcileriyle Tibet konusunda sonuç verecek görüşmelere başlaması istendi, taraflara şiddetten uzak durmaları çağrısında bulunuldu. Bildiride ayrıca Zimbabwe hükümetine de 27 Haziran’da ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimlerini serbest ve adil bir şekilde gerçekleştirmesi çağrısı yapıldı.
Zirvede Avrupa Birliği’nin 27 üyesini, Avrupa Konseyi dönem başkanı Slovenya’nın Başbakanı temsil etti. Zirveye Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso da katıldı. Barroso, zirvenin genç bir demokrasi olan Slovenya’da yapılmasının, Soğuk Savaş sonrası dönemde Avrupa Birliği bünyesinde kaydedilen gelişmeyi temsil etmesi açısından önemli olduğunu vurguladı: "Bugün, Atlas Okyanusu’ndan Karadeniz’e, Akdeniz’den Baltık Denizi’ne kadar uzanan bir bölgede demokratik ülkelerin barış içinde yaşadığına tanık oluyoruz."
Bu zirveler geleneksel olarak ekonomik konular üzerinde yoğunlaşır. Bu zirvede ekonomiye ek olarak güvenlik konuları üzerinde de duruldu. Amerika Alman Marshall Fonu adlı düşünce kuruluşundan John Glenn, ekonomik bağların özellikle Irak savaşı gibi siyasi anlaşmazlık yaratan konuların varlığına rağmen güçlü kalabildiğini söylüyor: "Siyasi açıdan sorunların çok büyüdüğü dönemlerde bile ekonomik ilişkilerin iyi gittiğini görüyoruz. Ekonomik işbirliğinin siyasi tartışmalardan etkilenmesini önlemek için yoğun bir baskı olduğunu söylemek mümkün."
Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi Trans-Atlantik konuları uzmanı Reginald Dale de zirvelerin ilişkilere ivme kazandırdığı görüşünde: "Ticaret ve yatırım açısından Trans-Atlantik ilişkileri dünyanın en globalleşmiş bölgesi ve bu daha da gelişmeye zorlanıyor. Bu da çok önemli bir gelişme."
George Bush, Başkan olarak çıktığı bu son Avrupa gezisinde Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere liderleriyle görüşerek Batı Avrupalı müttefiklerine de veda ediyor.
