Erişilebilirlik

Ergenekon Soruşturması Nasıl Başladı?


Ergenekon soruşturması 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda el bombalarının bulunmasıyla başladı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’e göre bu olay, darbe yapmaya çalışan eski askerlerin, aşırı milliyetçi grupların ve önde gelen gazetecilerin karıştığı Ergenekon adlı bir çeteyi ortaya çıkardı.

Ergenekon davası silahlı terör çetesi kurmak, devleti darbeyle yıkmaya çalışmak, halkı galeyana teşvik etmek ve silahlı isyan gibi bir dizi suçları kapsıyor. 2 bin 500 sayfalık iddianame, bombalı saldırılar, suikastlar ve darbeye zemin hazırlama gibi ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyecek bir planın ayrıntılarını ortaya koyuyor.

Uzmanlara göre Ergenekon çetesi iddiaları Soğuk Savaş dönemine kadar uzanıyor. Ergenekon da, o dönemde olası Sovyet işgaline karşı bazı Avrupa ülkelerinde aşırı sağcı partileri çetelemek suretiyle oluşturulan Gladio adlı örgütün Türkiye uzantısı olarak görülüyor.

Taraf gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar, Ergenekon çetesinin evrim geçirerek, Türk siyasetinde büyük bir anti-demokratik güce dönüştüğünü savunuyor. Çongar’a göre Ergenekon davası, Türk demokrasisinin geleceği için çok önemli:

Yasemin Çongar, Ergenekon davasının, devlet içindeki kirlerin, çok sayıda suçta payı olduğuna inanılan gizli örgütlerin ortaya çıkarılmasını sağlayacak. Çongar’a göre eğer savcılar soruşturmanın ucuna inebilirse Türkiye daha demokratik ve şeffaf bir ülke olabilecek.

Ergenekon soruşturması Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink suikastından, yazar Orhan Pamuk’a yönelik suikast girişimine kadar bir dizi olaya uzadı.

Ancak soruşturmaya karşı çıkanlar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin muhalefeti susturmaya çalıştığını iddia ediyor. Ergenekon soruşturması kapsamında hükümet aleyhtarı gösterileri düzenleyenlerden, eski komutanlardan, AKP’yi eleştiren gazetelerin yöneticilerine kadar çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gazeteci Mine Kırıkkanat gözaltına alınanların bazılarının sözkonusu suçla ilgisi olmadığını söylüyor:

Geçen yıl yürürlüğe giren yeni terörle mücadele yasasının da izin verdiği gibi, zanlılar mahkemeye çıkarılmadan aylarca gözaltında tutulabiliyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Soli Özel sürecin böyle yürümesinden kaygı duyuyor:

Soli Özel, soruşturmanın özensiz yürütüldüğünü, kurallara uyulmadığını ve bir şekilde siyaset karıştırıldığını savunuyor. Özel, “Amaca ulaşmak için herşey mübah” anlayışının sonuçta davaya da zarar vereceği görüşünde.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıçlarından Rıza Tümen de, bu tarz bir soruşturmayla varılacak hükmün Avrupa mahkemesi tarafından reddedileceğine dikkati çekiyor. Soli Özel de bununla birlikte sonuç ne olursa olsun, üst düzey devlet ve ordu yetkililerinin yargılanmasının, Türkiye’de yeni bir dönemi başlattığını belirtiyor:

Türkiye’de seçimle işbaşına gelen hükümetlerin darbelerle devrildiğini ve bu darbelerin kendi çapında meşru sayıldığını hatırlatan Soli Özel, şimdi artık askeri darbelerin meşru sayılmayacağını ve bunun da Türk demokrasisi açısından bir derece olgunlaşma olduğunu savunuyor.

Uzmanlar, Ergenekon davasının toplum içinde kutuplaşmaya yolaçmasından kaygı duyuyor. Ama yine de bir yılı aşkın süredir manşetlerden düşmeyen Ergenekon soruşturması, hem hükümet aleyhtarları, hem de yanlıları tarafından Türk tarihinde bir mihenk taşı olarak görülüyor.

İlgili bağlantılar

XS
SM
MD
LG