Christian
Science Monitor küresel mali kriz karşısında
IMF’nin hızla harekete geçtiğini belirtiyor. Ancak gazete, zor durumdaki
ülkelere yardım eden IMF’nin kendisinin de yardıma muhtaç olduğunu vurguluyor.
“Ülkelere ancak zor duruma düştükten sonra ve çok sert koşullarla yardım etmesi IMF’ye yöneltilen eleştirilerin başında geliyor. IMF bu kez henüz sorun yaşamayan ancak sermaye kaçışı ve döviz kurlarındaki oynaklığın kurbanı olan ülkelere 100 milyar dolarlık kısa vadeli kredi sağlayacağını açıkladı. Bunun için de bir koşul öne sürmedi. IMF, kuruluş amacına uygun davranıyor. Ancak kurumun kendisinin de daha fazla yardıma ihtiyacı var. IMF’nin elinde küçük ve orta büyüklükteki ülkeler için 250 milyar dolar var. Ekonomistler 15 ila 20 yeni gelişen ülkenin de IMF’nin kapısını çalacağını tahmin ediyor. Bunun için IMF’nin elinde yeterli kaynak yok. Gelecek ay yapılacak küresel ekonomi zirvesinde bu konu mutlaka ele alınmalıdır.”
USA Today finans kurumlarını kurtarmak amacıyla hazırlanan 700 milyar dolarlık kurtarma planının, amacından sapmaya başladığı görüşünde. Yapılan yorumda, plandan yararlanan kuruluşların piyasaları rahatlatmak yerine kendi çıkarlarını öne çıkarttığı öne sürülüyor:
“Eğer devlet ortalığa para saçacaksa, bunu yaparken vergi mükelleflerini korumalıdır. Bir hayırsever gibi değil, en büyük, en kötü ve en sert yatırımcı gibi davranmalıdır. Öyle koşullar öne sürmelidir ki, gerçekten desteğe ihtiyacı olmayan kuruluşlar, “teşekkürler, ben bu desteği istemiyorum” demelidir. Bütün bunları da bankaların yeniden sorumsuzca kredi açma eğilimine girmelerini önlemek için yapmalıdır. En önemlisi de gelecekte bankacılık yapmak isteyenlere, akıllıca davranmadıkları durumlarda, bir kurtarma operasyonu yapılsa bile bunun cömert koşullarda olmayacağını göstermelidir.”
New York Times Amerikan otomotiv endüstrisinin merkezi olan Detroit’in de devlet desteği istediğini hatırlatıyor. Gazete, kriz ortamında devletin otomotiv sektörüne koşullu destek vermesi gerektiğini savunuyor:
“Otomotiv firmaları, vergi mükelleflerinin paralarını ödeyinceye kadar, hissedarlarına kar payı dağıtmamalıdır. Yöneticilere ödenen ücretlere sınırlama getirilmelidir. Üst düzey yöneticiler de görevden alınmalıdır. Vergi mükelleflerinin parası, işletme yönetiminde beceriksizlik gösterenleri ödüllendirmek için kullanılmamalıdır. Elbette Detroit’e destek vermek büyük riskler içeriyor. Finans sisteminden sonra otomotiv sektörünün de kurtarılması, diğer firmaların da Washington’dan yardım arayışına girmesine yol açacaktır. Washington hayır demeyi öğrenmelidir. Ama bu koşullarda, Detroit’in batmasına izin verilemez.”
Washington Post seçime dört gün kala Cumhuriyetçilerin Demokrat başkan adayı Barack Obama’ya yönelik saldırılarının giderek sertleştiğine dikkat çekiyor. Gazete, Cumhuriyetçilerin Obama’yı Filistinli akademisyen Reşit Halidi ile bağlantılı göstermek istemesini eleştiriyor:
“McCain’in yaptığı biçimde, Halidi ile ilişkili olmayı suçlanacak bir şey gibi göstermenin kendisi ayıplanacak bir tavırdır. Özellikle de Arap kökenli olmanın saldırı konusu olduğu bir seçim kampanyasında.Halidi’ye, kendisine yönelik suçlamalara cevap verip vermeyeceğini sorduk. “bu aptallık rüzgarı duruncaya kadar sessizliğimi koruyacağım” diye cevap verdi. Giderek daha pervasız ve daha karalayıcı hale gelen seçim kampanyasında yapılacak en doğru şey bu. Ne yazık ki bu aptallık rüzgarı dört gün daha sürecek gibi görünüyor.”
“Ülkelere ancak zor duruma düştükten sonra ve çok sert koşullarla yardım etmesi IMF’ye yöneltilen eleştirilerin başında geliyor. IMF bu kez henüz sorun yaşamayan ancak sermaye kaçışı ve döviz kurlarındaki oynaklığın kurbanı olan ülkelere 100 milyar dolarlık kısa vadeli kredi sağlayacağını açıkladı. Bunun için de bir koşul öne sürmedi. IMF, kuruluş amacına uygun davranıyor. Ancak kurumun kendisinin de daha fazla yardıma ihtiyacı var. IMF’nin elinde küçük ve orta büyüklükteki ülkeler için 250 milyar dolar var. Ekonomistler 15 ila 20 yeni gelişen ülkenin de IMF’nin kapısını çalacağını tahmin ediyor. Bunun için IMF’nin elinde yeterli kaynak yok. Gelecek ay yapılacak küresel ekonomi zirvesinde bu konu mutlaka ele alınmalıdır.”
USA Today finans kurumlarını kurtarmak amacıyla hazırlanan 700 milyar dolarlık kurtarma planının, amacından sapmaya başladığı görüşünde. Yapılan yorumda, plandan yararlanan kuruluşların piyasaları rahatlatmak yerine kendi çıkarlarını öne çıkarttığı öne sürülüyor:
“Eğer devlet ortalığa para saçacaksa, bunu yaparken vergi mükelleflerini korumalıdır. Bir hayırsever gibi değil, en büyük, en kötü ve en sert yatırımcı gibi davranmalıdır. Öyle koşullar öne sürmelidir ki, gerçekten desteğe ihtiyacı olmayan kuruluşlar, “teşekkürler, ben bu desteği istemiyorum” demelidir. Bütün bunları da bankaların yeniden sorumsuzca kredi açma eğilimine girmelerini önlemek için yapmalıdır. En önemlisi de gelecekte bankacılık yapmak isteyenlere, akıllıca davranmadıkları durumlarda, bir kurtarma operasyonu yapılsa bile bunun cömert koşullarda olmayacağını göstermelidir.”
New York Times Amerikan otomotiv endüstrisinin merkezi olan Detroit’in de devlet desteği istediğini hatırlatıyor. Gazete, kriz ortamında devletin otomotiv sektörüne koşullu destek vermesi gerektiğini savunuyor:
“Otomotiv firmaları, vergi mükelleflerinin paralarını ödeyinceye kadar, hissedarlarına kar payı dağıtmamalıdır. Yöneticilere ödenen ücretlere sınırlama getirilmelidir. Üst düzey yöneticiler de görevden alınmalıdır. Vergi mükelleflerinin parası, işletme yönetiminde beceriksizlik gösterenleri ödüllendirmek için kullanılmamalıdır. Elbette Detroit’e destek vermek büyük riskler içeriyor. Finans sisteminden sonra otomotiv sektörünün de kurtarılması, diğer firmaların da Washington’dan yardım arayışına girmesine yol açacaktır. Washington hayır demeyi öğrenmelidir. Ama bu koşullarda, Detroit’in batmasına izin verilemez.”
Washington Post seçime dört gün kala Cumhuriyetçilerin Demokrat başkan adayı Barack Obama’ya yönelik saldırılarının giderek sertleştiğine dikkat çekiyor. Gazete, Cumhuriyetçilerin Obama’yı Filistinli akademisyen Reşit Halidi ile bağlantılı göstermek istemesini eleştiriyor:
“McCain’in yaptığı biçimde, Halidi ile ilişkili olmayı suçlanacak bir şey gibi göstermenin kendisi ayıplanacak bir tavırdır. Özellikle de Arap kökenli olmanın saldırı konusu olduğu bir seçim kampanyasında.Halidi’ye, kendisine yönelik suçlamalara cevap verip vermeyeceğini sorduk. “bu aptallık rüzgarı duruncaya kadar sessizliğimi koruyacağım” diye cevap verdi. Giderek daha pervasız ve daha karalayıcı hale gelen seçim kampanyasında yapılacak en doğru şey bu. Ne yazık ki bu aptallık rüzgarı dört gün daha sürecek gibi görünüyor.”