Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin iki özel bankayı birleştirerek yüzde 20’sini devletleştirmesi ve başına da en yakın danışmanını ataması, büyük bir polemik başlattı. Sarkozy kendisini, “önemli olan bu görevi yapabilecek yetenekte olmasıdır” diye savunurken, muhalefet Cumhurbaşkanı’nı cumhuriyet rejiminden çıkarak tek adam yönetimine kaymakla suçladı. Krize karşı mücadele yöntemi nedeniyle eleştirilen Sarkozy’nin son kararı, anketlerde 7 puan birden kaybetmesine neden oldu.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin global mali krize karşı aldığı önlemler ülkede derin tartışmalar yaratırken, Sarkozy’nin halk nezdindeki popülaritesi de gün geçtikçe eriyor. Sarkozy’nin, ülkenin önemli iki bankası Banque Populaire ile Caisse d’Epargne’ın 5 milyar Euro’luk bir kamu enjeksiyonuyla birleştirilmesi ve yüzde 20 oranında devletleştirilmesi kararı tartışma yarattı. Üstüne bir de Elysee Sarayı’ndaki ekonomi danışmanı François Perol’ü birleşen yeni bankanın başına atayacağını açıklaması tartışmaları polemiğe çevirdi.
Önceki gün Roma’da nükleer santral ihalesi imza töreni sırasında yöneltilen bir soru üzerine, Sarkozy danışmanı Perol’ün sözkonusu göreve atanacağını doğruladı.
Sarkozy, açıklamasında konuyu Etik Komisyonu’na da danıştığını, atamada bir sakınca olmadığına ilişkin komisyonun görüş belirttiğini, bu görüşün iki banka yönetimine de gönderildiğini anlattı. Ancak bu açıklama, tartışmaların ateşini söndürmek yerine daha da alevlendirdi. Zira Etik Komisyonu toplanmamış, bu konuda da her hangi bir karar almamıştı.
Sarkozy’nin yeni ataması ülkede muhalefetin sert tepkisiyle karşılaştı. Muhalefet lideri Martine Aubry, Sarkozy’yi yalan söylemekle suçlarken, rejimin bir cumhuriyet olmaktan çıkıp tek kişi yönetimine doğru kaymaya başladığını söyledi. Muhalefet liderlerinden François Bayrou da Sarkozy’nin bu kararıyla açıkça suç işlediğini öne sürdü. Elysee Sarayı’ndan eleştirilere ilişkin yapılan açıklamada, Komisyon başkanının konuya ilişkin kişisel görüşünün alındığını, atama kararının hukuki olarak sakıncalı olmadığı yolundaki görüşün de iki banka yönetimine iletildiği açıklandı. Ancak muhalefet komisyonun toplanarak bu konunun politik etik açısından doğru olup olmadığının da değerlendirilmesini istiyor.
Nicolas Sarkozy muhalefetin itirazlarına rağmen Perol’ü dün Banque Populaire’in başına atadı, bugün de Caisse d’Epargne’ın Yönetim Kurulu toplanacak ve Perol’ü resmen Genel Müdür atayacak. İki bankanın birleştirilmesi kararının mimarı Perol de, genel müdür olarak birleşme sürecini takip edecek. İki bankanın evliliğinden doağacak yeni banka Fransa’nın en büyük ikinci bankası olacak ve 98 bin çalışanı, 8 bin şubesi ve 35 milyon müşterisiyle yeni bir bankacılık devi doğacak.
Sarkozy’nin tartışılan kriz yönetimi gözleri diğer Avrupa liderlerinin mali krizi nasıl yönettiğine çevirdi. Son haftada yapılan anketler, Sarkozy’nin arkasındaki halk desteğinin 7 puan düşerek yüzde 37’ye kadar gerilediğini gösterdi. Hükümet üyeleri bu düşüşü “Kriz nedeniyle bütün Avrupalı liderlerin popülaritesi düştü” diye savunuyor ancak anketler tersini gösteriyor. Liderlerin popülaritesine ilişkin yapılan anketlere göre, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi yüzde 56, Almanya Başbakanı Angela Merkel yüzde 55, İspanya Başbakanı Jose Louis Zapatero yüzde 46 ile popülaritelerini koruyor. Buna karşılık Sarkozy yüzde 37, İngiltere Başbakanı Gordon Brown ise yüzde 28 ile liste sonuna yerleşiyor. Ancak burada önemli bir detay, başbakanlığı Tony Blair’den devralan Brown’ın popülaritesi hiçbir zaman yüksek olmadığı için düşüş de hızlı görünmüyor. Anketler, Amerika Başkanı Barack Obama’nın ise yüzde 60 ile Avrupalı liderlerin üzerinde bir halk desteğine sahip olduğunu gösteriyor.
