Irak’ta İtalyan askerlerini hedef alan saldırı ve Bush yönetiminin egemenliği Iraklılara devretme sürecini hızlandırma girişimleri, 13 Kasım tarihli Amerikan basınında geniş yer ayrılan konular arasında. USA Today gazetesi, Irak’ın sivil yöneticisi Paul Bremer’ın Washington’daki temaslarını “Bush Bremer’a açık konuştu: Sonuç istiyorum” başlığıyla duyuruyor: "Başkan Bush, aylardır Irak’ta sağlanan ilerlemenin hızından duyduğu memnuniyeti dile getiriyordu. Ama artık böyle bir memnuniyet yok. Çarşamba günü Beyaz Saray’da yapılan ve üst düzey yöneticilerin katıldığı üç toplantıda, Bush yaşadığı hayal kırıklığını ve sabrının kalmadığını açıkça ortaya koydu. Irak’ın yöneticisi Bremer’a iktidarı Iraklılara devretmenin daha hızlı ve daha iyi bir yolunu bulması gerektiğini söyledi. Şimdi Bremer’ın önündeki seçeneklerden birisi, Irak geçici yönetimini kendi içlerinden bir lider seçmeye ikna etmek, bir diğer seçenek ise, daha fazla yetkisi olan daha küçük bir yapı oluşturmak." New York Times gazetesi ise, bugünkü sayısında Avrupa Birliği’nin kendi güvenlik ve savunma sistemini oluşturma yolundaki çabalarına yer veriyor. Gazete, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın Avrupa Birliği’nin NATO’dan bağımsız olarak gerçekleştireceği askeri operasyonlar konusunda görüş birliğine varmak üzere olduklarını yazıyor:
"Avrupa Birliği’nin Anayasa taslağında savunma konusuyla ilgili görüşler esas olarak Fransa ve Almanya’nın bakışını yansıtıyor. Taslakta, Birliğin güvenlik yapısında yer alabilmek için üye ülkelerin belli kriterleri yerine getirmesi öngörülüyor. Bir çok aday ve üye ülkenin desteğini alan İngiltere ise, bu tür bir yapısal işbirliğinin mümkün olduğunca geniş katılıma açık olması gerektiğini savunuyor. Ancak Avrupalı diplomatlar son günlerde Paris ile Londra’nın belirlenecek kriterler konusunda bir uzlaşmaya varmak üzere olduklarını açıkladı. Buna göre, bütün üye ülkeler belirlenecek bir tarihe kadar askeri kapasitelerini geliştirme hedefini ilke olarak kabul edecek. Bu kriterler arasında Avrupa Birliği’nin üstleneceği askeri görevler için birliklerini iki hafta içinde konuşlandırabilme kriteri de yer alıyor. Bu görevlere katılmak istemeyen veya askeri kapasitesi olmayan ülkeler ise, görevin yerine getirilmesini engellemeyecek. Ayrıca Avrupa’nın ilk anti-balistik füze savunma sistemiyle ilgili olarak üç ülkenin ortak üreteceği 3 milyar euro’luk anlaşmanın da Perşembe günü imzalanması bekleniyor."
Christian Science Monitor gazetesi ise İran’ın nükleer programıyla ilgili olarak Uluslar arası Atom Enerjisi Kurumu’nun açıkladığı raporu mercek altına almış. Gazete, İran’ın yaptırım uygulanacağı korkusuyla işbirliğine açık bir tavır sergilediğine dikkat çekerek, bu durumun değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor:
"İran, Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak gibi dışlanmış bir ülke olmayı ve ekonomisinin daha da kötüye gitmesini göze alamaz. Uluslar arası Atom Enerjisi Kurumu, İran’da denetim yapabilmek için yaptırım tehdidini kullanmalıdır. Aksi taktirde, İsrail harekete geçebilir. Avrupalı liderler de, İran’ın birkaç hafta önce yaptığı pişmanlık numarasına inanarak bu ülkenin tamamen temzilendiği düşüncesine kapılmamalıdır. Avrupa ayrıca, İran’a nükleer teknoloji sağlayan dört ülkeden biri olan Rusya’ya silahsızlanmayı daha fazla ciddiye alması yönünde bir mesaj vermelidir."