Rus hükümeti Beslan kentinde bir okulu basıp bombalarla birçok kişinin ölümüne yolaçan teröristlerin Çeçen milliyetçiler olduğunu öne sürüyor.
Rusya’nın güneybatısındaki Çeçenistan Özerk Cumhuriyetinin nüfusu büyük ölçüde Müslümanlardan oluşuyor.
Rus hükümeti, önce Beslan’daki teröristlerin bazılarının Arap olduğunu açıkladı ancak daha sonra bu açıklama geri çekildi.
Krize geniş yer veren Arap basını da Beslan’daki rehine krizini konu alan yorumlarında İslam ve terörizm olgusunu değerlendirdi.
Ancak olaya geniş yer ayıran Arap gazeteleri, İslam ile Rusya’da veya diğer yerlerdeki terör eylemleri arasında bağlantı kurulmasından yakınan yorumlara ve İslam dünyasının özeleştiride bulunması gerektiğini savunan düşüncelere geniş yer verdi.
El Arabiye televizyon kanalının genel müdürü Abdülrahman El Raşit, El Şark El Avsat gazetesindeki yazısında, “bütün Müslümanlar terörist değil ancak ne yazık ki neredeyse bütün teröristlerin Müslüman” diyordu.
El Raşit, makalesinde, “Yeni Müslümanlar” olarak tanımladığı bir grubu, masum ve hayırseverliğe dayalı bir din olan ve cinayeti en aşağılık suç olarak kabul eden Müslümanlığı tahrif etmekle suçluyordu.
Bu "Yeni Müslümanlar"ın İslamiyet’i küresel bir nefret ve savaş çığırtkanlığına çevirdiğini belirten El Raşit Kur’an’ın aslında “bir insanı öldürürseniz bütün bir insanlığı öldürürsünüz” dediğini belirtiyordu.
Mısırlı köşe yazarı ve İslam uzmanı Fehmi Huveydi hiçbir gerçek Müslüman’ın kamuya açık bir alana yönelik bir saldırıyı affetmeyeceğini belirtiyor:
"İster Müslüman, ister gayri Müslim olsun masum bir insanın öldürülmesini kabul edemeyiz. Dinimizde böyle bir eylemin Kuran’a göre yasak olduğunu biliyoruz. Bunlar masum insanlar, özellikle de çocuklar. Rusya’da olanlar hiçbir biçimde kabul edilemez. Bütün insanların yaşamını, yaşama hakkını savunmak gerekir.”
Ancak Huveydi, Çeçen terörizminin dinden çok milliyetçilikle bağlantılı olduğunu belirterek Müslümanlar kadar Yahudiler ve Hristiyanların da terör eylemleri düzenlediğini savunuyor.
Beslan’da yaşananların kınanması gerektiğini kaydeden Huveydi, Rusya’nın son 150 yılda Çeçenistan’da yaptıklarının da kınanması gerektiğini vurguluyor.
Aralarında bir çok çocuğun da bulunduğu 350 kişinin ölümüyle sonuçlanan rehin alma eylemi Kuveyt, Mısır, Lübnan, Ürdün ve Suudi Arabistan gazetelerinde nefret ve tiksinti uyandıran ifadelerle tanımlanıyor.
Suudi Arabistan’ın resmi gazetesi Okaz’ın köşe yazarı Halit Hamit el Süleyman, masum çocukları rehin alarak İslamiyet’i özünden saptıranlara, önce Müslümanların karşı çıkma zamanının geldiğini yazdı.
Mısır’da İslami esaslara dayalı bir yönetimi savunan ve yıkıcı faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle yasadışı ilan edilen Müslüman Kardeşler Grubu’nun önde gelen üyelerinden ve sözcüsü olan İssam El Aryan masum insanlara yönelik saldırıların hiçbir zaman kabul edilemeyeceğini belirtiyor:
"Her şeyden önce olayı ve Rusya’nın Beslan kentindeki okulda yapılan katliamı kınıyoruz. Bu yöntemlere karşıyız, Kim olura olsun, amaçları ne olursa olsun, şiddet yanlısı gruplara karşıyız. İnsanların kendi topraklarını işgale karşı savunma hakkı ile masum insanlara karşı girişilen kanlı ve kör bir şiddet eylemi arasında ayırım yapmak zorundayız."
El Arian aşırı örgütlerin Müslüman ülkelerde ortaya çıkmasını ise temel hakların olmayışına ve siyasete katılım eksikliğini bağlıyor. El Arian demokratik reformların ılımlı İslam’ın kendini kanıtlamasına fırsat sağlayacağını ifade ediyor.
Lübnan’da yayımlanan Daily Star gazetesinin genel yayın yönetmeni Rami Huri de nüfusunun büyük bölümü Müslüman olan Arap ve Asya ülkelerinin son yıllarda büyük çaplı terör saldırılarının merkezi olduğunu yazıyor.
Lübnanlı Müslüman yazar, Arapların meşru şiddet ile Irak’taki gibi gayrı meşru şiddet eylemleri arasındaki farkı artık görmesi gerektiğini belirtiyor.
Rami Huri şöyle diyor:
“Arapların büyük bir kısmı İsrail işgalie karşı savaşan Filistinli ve Lübnanlı gerilla imajıyla kendini fazlasıyla bütünleştirdi. Ancak bugün hepimiz yabancıları kaçırıp rehin alan ve kafalarını kesen Arap imajıyla dehşete düşüyoruz. Kendi toplumlarımızın böyle bir noktaya nasıl ve niçin düştüğünü sorgulamak ve cevabını bulmak zorundayız...”