Avrupa Birliği liderlerinin 17 Aralık’ta Türkiye’nin müzakerelere başlayıp başlamayacağına ilişkin olarak verecekleri karara temel oluşturacak ilk taslak belge ortaya çıktı.
İlk olarak çarşamba günü Avrupa Birliği büyükelçileri tarafından ele alınacak olan belge 17 Aralık’ta müzakereye evet denileceğinin ancak bunun bol miktarda şarta bağlanacağının ilk sinyallerini veriyor.
Taslak belge Türkiye’ye biri boş olmak üzere 5 paragraf ayırırken müzakerelerin nasıl yürütüleceğine ilişkin çerçeveyi başka bir başlık altında ele alıyor. Türkiye’nin kaydettiği gelişmeden övgüyle bahseden belge, Avrupa Birliği’nin, reform sürecine devam edileceğine yönelik güveninin altını bir kez daha çiziliyor.
Türkiye’ye ayrılan paragraflardan birinde Kıbrıs konusu ele alınıyor. Bu paragrafta Avrupa Birliği Konseyi’nin Türkiye’nin Ankara Antlaşması’nın uyumlaştırılmasını öngören ve on yeni üyenin birliğe katıldığını dikkate alan protokolü imzalamasına atıf yapılıyor.
Ankara henüz bu protokolü imzalamadı ve kamuoyuna açıklandığı kadarıyla bu yönde alınmış bir karar da yok. Ancak bu protokolün imzalanması Kıbrıs’ın Türkiye tarafından fiilen tanınması anlamını taşıyacak. Bu paragraf AB’nin bu konuda 17Aralık’a kadar Türkiye üzerinde baskı kurabileceğinin de göstergesi olarak algılanıyor.
Kıbrıs’ın hemen ardından gelen paragraf ise Yunanistan’ın son günlerde hava sahası ihlallerini neden yeniden ısıtmaya başladığını da ortaya çıkaran bir niteliğe sahip. Paragrafta Türkiye’nin iyi komşuluk ilişkileri ve üye ülkelerle mevcut sınır sorunlarını barışçıl yoldan çözme taahhüdüne vurgu yapılıyor.
Zirveden Ankara’nın en önemli beklentisi olan müzakerelere başlanıp başlanmayacağı konusuna ise belgede atıf yapılmıyor. Bu konuya ilişkin paragraf boş bırakıldı. Bu alanda son kararı liderlerin söylemesi tercih ediliyor. Bunun nedeni ise müzakerelere başlama konusunda belli bir genel kanı bulunmakla birlikte, nasıl başlanacağı konusunda üye ülkeler arasında henüz bir uzlaşma sağlanamamış olması.
Müzakere tarihi konusunu liderlerin zirve sırasında yapacakları tartışmalardan çıkacak sonuca bırakan belge, Fransa gibi bazı ülkelerin önerdikleri “imtiyazlı ortaklık” ya da “özel statü” gibi alternatif seçeneklere de atıfta bulunmuyor.
Müzakerelerin nasıl yürütüleceği konusu ise ayrı bir başlık altında ele alınmış. Bu bölümde müzakerelerin her aday ülkenin performansına göre şekilleneceği vurgulanıyor, Komisyon’un tavsiyesi doğrultusunda her başlığın açılması ve geçici olarak kapanması için eşik konulacağı ifade ediliyor.
Yapısal politikalar ve tarım alanlarında uzun geçiş dönemleri ve spesifik düzenlemeler gerekebileceğine de vurgu yapan belge özellikle işgücünün serbest dolaşımı konsunda daimi koruma önlemleri uygulanabileceğini belirtiyor.
Müzakerelerin açıldığı ancak katılımının mali etkisi büyük olacak ülkelerle müzakerelerin 2014 mali çerçevesinde uzlaşıldıktan sonra kapatılabileceğine yönelik ifade Türkiye’yle müzakerelerin en erken 2014’te başlayacağı anlamı taşıyor.
Müzakereler sırasında gündeme gelebilecek ciddi boyutlu ihlallerde Komisyon’un kendi inisiatifiyle ya da üye ülkelerin üçte birinin talebiyle müzakerelerin askıya alınmasını önerebileceği de dile getiriliyor. Askıya alma ya da sürece yeniden başlama konusunda ise Konsey’in nitelikli çoğunlukla karar vereceği ifade ediliyor.
Taslak belge ilk olarak çarşamba günü COREPER tarafından ele alınacak. Haftaya COREPER aynı belgeyi bir kez daha masaya yatıracak. Daha sonra belge 13 Aralık tarhinde Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının yapacakları toplantının gündemine gelecek. Son olarak ise liderler 16 – 17 Aralık Zirvesi’nde nihai kararı verecekler.