Erişilebilirlik

Af Örgütü: “Türkiye’nin Acil İhtiyacı Yargı Bağımsızlığı”


Uluslararası Af Örgütü’nün hazırladığı 2020 yılı Türkiye raporunda, insan hakları noktasında Türkiye’nin en acil ihtiyacının yargı bağımsızlığı olduğu vurgulandı.

Uluslararası Af Örgütü’nün her yıl hazırladığı ve dünyada insan haklarının durumunu değerlendiren yıllık raporu yayınlandı. 2020 raporunun Türkiye’ye ilişkin bölümünde yargı alanındaki uygulamalar için ‘yargı tacizi’ tabiri kullanıldı. Yargı bağımsızlığı bölümünde de, “Bazı yargı mensupları ve hukukçular mesleki görevlerini meşru biçimde yerine getirdikleri için yaptırımlara maruz kaldı. Gazeteciler, siyasetçiler, aktivistler, sosyal medya kullanıcıları ve insan hakları savunucularının da aralarında bulunduğu kişilere yönelik gerçek veya varsayılan muhalefetleri nedeniyle yargı tacizi devam etti” ifadelerine yer verildi.

Yıllık raporda, hükümetin muhalefeti bastırmak için yerel yönetimlerin faaliyetlerini kısıtlamaya çalıştığına vurgu yapılarak, “Nisan ayında hükümet, muhalefeti daha da bastırmak için Covid-19 krizini kullanarak muhalefet partilerinin yönetimindeki birçok belediyenin bağış kampanyalarını yasakladı ve İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının pandemiyle mücadele kapsamında bağış toplamasına ilişkin soruşturmalar başlattı” denildi.

“Baroların yetkileri ve bağımsızlığı zayıflatıldı”

Raporun “Aşırı devlet müdahalesi” başlığında, hakimler ve avukatların durumuna yer verildi. Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından Gezi Davası’nda yargılanan Osman Kavala dahil tüm kişileri beraat ettiren üç hakim hakkında başlatılan disiplin soruşturmasının devam ettiğine dikkat çekildi.

Geçen yıl çıkarılan baroların yapısıyla ilgili yasaya da dikkat çekilen raporda, “Terörle bağlantılı suçlardan’ yargılanan müvekkillerini temsil eden avukatlara yönelik ceza soruşturmaları sürdü. Eylül ayında polis, 47 avukatı yalnızca mesleki faaliyetleri nedeniyle ‘terör örgütü üyeliği’ şüphesi ile gözaltına aldı. En az 15 avukat tutuklu yargılandı. Yargıtay, terörle bağlantılı mevzuat kapsamında yargılanan Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi 14 avukata verilen hapis cezalarını onadı” ifadeleri kullanıldı.

“Pandemide ifade özgürlüğü; binlerce kişi yargı kapısında”

Raporda pandemiyle ilgili görüş açıklayanların hedef olduğunu dikkat çekilerek, bu kişilerin “yalan haberler,” “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” veya “halk arasında korku ve panik yaratmak” suçlarıyla mücadele iddiasıyla hedef alındıkları ve bunun için ceza kanununun kullandığı belirtildi. Raporda şu bilgilere yer verildi; “İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre sadece 11 Mart ile 21 Mayıs arasında 1105 sosyal medya kullanıcısı ‘covid-19’la ilgili provokatif paylaşımlar yapmak’ da dahil çeşitli biçimlerde ‘terör örgütü propagandası’ yapmakla suçlandı ve 510 kişinin sorgulanmak üzere gözaltına alındı.”

Raporda geçen yıl en az 12 gazetecinin salgınla ilgili haber yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alındıkları ifade edilirken, “Gazeteciler ve diğer medya çalışanları tutuklu yargılanmaya ve haklarındaki mahkumiyet kararları nedeniyle cezaevinde tutulmaya devam etti. Terörle mücadele yasaları kapsamında yargılanan bazı gazeteciler ve medya çalışanları suçlu bulundu ve yıllarca hapis cezalarına mahkum edildi, meşru faaliyetleri ise suç delili gibi gösterildi. Onlarca insan hakları savunucusu, insan hakları çalışmaları nedeniyle ceza soruşturmaları ve yargılamalarla karşı karşıya kaldı “denildi.

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) hükümeti eleştirmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hedef alındığını ve yeni başkanının terörist olmakla suçlandığı da raporda yer aldı. Raporun cezaevleriyle ilgili bölümünde ise 90 bine yakın mahkumun pandemi nedeniyle erken tahliye edildiği belirtildi; özellikle tutuklu yargılanan ve terörle mücadele yasaları kapsamında mahkum olan kişilerin tahliye edilmediğine yer verildi.

AİHM’in Demirtaş kararı

Af Örgütü’nün raporunda, muhalefet partileri mensuplarına yönelik soruşturmalar ve yargılamalara da yer verdi. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na, ‘Cumhurbaşkanına ve kamu görevlisine hakaret’, ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik’ ve ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlarından dokuz yıl sekiz ay hapis cezası verildiğine dikkat çekilen raporda, HDP’li eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in durumuna vurgu yapıldı.

AİHM’in eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a ilişkin kararına da yer verilen raporda, “AİHM Büyük Daire, aralık ayında Demirtaş’ın ifade özgürlüğü, kişi hürriyeti ve güvenliği ve serbest seçim hakları ile AİHS ile korunan haklarının hukuk dışı amaçlarla sınırlandırılması yasağının ihlal edildiğine hükmederek, Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasını istedi. Kararın ardından hazırlanan yeni iddianame, yıl sonu itibariyle birinci derece mahkemesinde bekliyordu” denildi.

“Kitle imha silahları yasası sivil toplumu tehdit ediyor”

Raporda TBMM’den Aralık ayında çıkarılan ve tartışmalara neden olan “kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesi”ne ilişkin yasa eleştirildi. Yasanın sivil toplum açısından sorun yaratacağını savunan Af Örgütü, ”TBMM Aralık ayında görünüşte kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesi amacı taşıyan, gerçekte sivil toplum açısından ciddi sonuçlar yaratan yeni bir yasa çıkardı. Yasa, terörle mücadele yasaları kapsamında hakkında soruşturma açılan sivil toplum örgütü başkanlarının görevden alınmasına ve bu kişilerin yerine hükümetin kayyım atamasına izin veren hükümler içeriyor” dedi.

Türkiye’nin 2020’de de tüm dünyada en yüksek sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke olduğuna dikkat çekilirken, geçen yıl mültecilerin Yunanistan sınırına akın etmelerine vurgu yapıldı. Türkiye’nin 2020’deki bu olayda sorumsuzca davrandığını savunan Af Örgütü, “Türkiye, 27 Şubat’ta AB ile sınırlarının açıldığını duyurmasının ardından, sorumsuzca sığınmacıları ve göçmenleri Türkiye-Yunanistan kara sınırına gitmeye teşvik etti ve ulaşımlarını kolaylaştırdı. Yunanistan kara sınırındaki şiddetli geri itmeler insanların ölümüne ve yaralanmasına yol açtı. Mart sonunda Türkiye yetkilileri sığınmacıları ve mültecileri sınır bölgesinden çıkardı” dedi.

Raporda, Türkiye’nin yıl içinde 16 binin üzerinde kişiyi Suriye’ye, 6 bin civarında kişiyi de güvenli olmamasına rağmen Afganistan’a sınır dışı ettiğine yer verildi.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Savunuculuk Direktörü Ruhat Sena Akşener, Türkiye’deki en önemli sorunun yargı bağımsızlığı olduğunu söyledi. Akşener, ”Türkiye’ye yapılan en önemli eleştirilerden bir tanesi yargı bağımsızlığının zarar görmüş olduğudur. Yargı bağımsızlığının zarar görmesi çok fazla kesimin ihlale uğramasına neden oluyor. Adil yargılanma ile ilgili sorunları da buna ekleyebiliriz. 2020 yılında gazetecilerden sivil toplum aktivistlerine, insan hakları savunucularına, avukatlara kadar toplumun çok geniş bir kesimi hem yargı bağımsızlığı sağlanamamasından dolayı ihlallere maruz kaldı, hem de uzun tutukluluk süreleri ya da haksız biçimde cezaevinde kalma gibi ihlallere maruz kaldı. Meşru biçimde görevlerini yapmakta olan yargı mensuplarına yönelik devlet baskısının çok artmış olduğuna dair birtakım saplamalar var, bu da önemli. Barışçıl toplanma ve protesto hakkına yönelik ağır ihaleler ve bunu takibinde kolluğun aşırı güç kullanımına bağlı olarak, başka türlü ihlaller ve cezasızlık vurgulanıyor” dedi.

STÜDYO VOA

Adams soruşturmasında sorgulanacak yeni Türk işadamları var mı? – 30 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG