26 Nisan‘da ‘ağır terör saldırısı planladığı’ şüphesiyle tutuklanan aşırı sağcı Üsteğmen Franco A.’nın ardından, 27 yaşında bir askerin daha gözaltına alındıktan sonra tutuklanması, Alman ordusunda aşırı sağ bir örgütlenme olduğu yönündeki tartışmaları alevlendirdi.
Maximilian T. adındaki zanlının, Franco A. ve onunla aynı günlerde gözaltına alınan Mathias F. ile birlikte ‘devleti tehdit edecek aşırı sağcı ağır şiddet eylemi‘ planlamakla suçlandığını açıklayan Federal Savcılık, söz konusu üç zanlının işbirliği içinde hareket ettiğini ve arkalarında daha derin bir aşırı sağcı yapılanmanın olabileceğinden yola çıkıldığını açıkladı. Alman ordusu istihbarat servisi MAD, söz konusu kişilere ait evlerde ve bilgisayarlarda yapılan aramalarda bir suikast listesi ele geçirildiğini, buna göre Almanya eski Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ve Federal Adalet Bakanı Heiko Mass’ın da bulunduğu bir dizi siyasetçiye yönelik saldırı planlandığını doğruladı. Suikast listesinde yer alan diğer siyasetçiler mülteci ve yabancılardan yana aldıkları tavırlarla bilinen ve genelde sol görüşlü kişiler. Zanlılardan Franco A.'nın, askerliğinin yanısıra sahte kimlik oluşturarak kendisini Suriyeli Hristiyan sığınmacı olarak kaydettirdiği, uzun bir süre gizli bir şekilde çifte hayat yaşadığı, mülteci kılığına girerek terör saldırılarını gerçekleştirdikten sonra, olayı sığınmacıların üzerine yıkmayı hedeflediği ortaya çıkmıştı. Ordu içerisinde aşırı sağcı hücre olduğu yönündeki ilk bulgu ve ihbarlar ilk kez 2014 yılında gündeme gelmiş, ancak o dönemde hiçbir işlem yapılmamıştı. Son günlerde ortaya çıkan durum, yoğun bir soruşturmayı beraberinde getirirken, Savunma Bakanı Von der Leyen de, eleştirilerin odak noktasına geldi. Yaşananların Alman ordusuna büyük zarar verdiğini ve töhmet altında bıraktığını savunan muhalefet, aşırı sağcı paralel yapılanmanın hızlı bir şekilde aydınlatılması gerektiğini belirtirken, koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Meclis Grubu Başkanı Thomas Oppermann, yıllardan beri fark edilmeden saldırılar planlayan ve ölüm listeleri tutan aşırı sağcı bir grubun oluşmasından Savuna Makanı Leyen’i sorumlu tuttu.
Duisburg’da Türk Öldürüldü
Bu arada Duisburg kentinde kafe işleten bir Türk kadının işyerinde öldürülmesi NSU terör örgütünün ırkçı cinayetlerini bir kez daha gündeme taşıdı. Polis yetikileri, Birgül Düven adlı 46 yaşındaki kadının susturuculu silahla kafasına iki kez ateş edilerek, katledildiğini belirterek, 15 polisten oluşan özel ekip kurulduğunu duyurdu. Düven'in öldürülmesinde, haraç mafyası veya ilişki cinayeti ihtimalinin çok az olması ve infaz edilme biçimi, ülkede sekizi esnaf Türk toplam 10 kişiyi öldüren NSU örgütünü akıllara getirdi. 2000 - 2007 yılları arasında işlenen cinayetlerde de, seçilen Türk kurbanlar susturuculu silahla kafalarına ateş edilerek öldürülmüştü. Münih’te devam eden NSU davasını bağımsız olarak izleyen ve duruşma tutanaklarını, makale ve analizleri Almanca ve Türkçe olarak online yayınlayan NSU-Watch adlı inisyatif, yetkililerin olayla ilgili tüm kuşkuları kaldıracak şekilde açıklama yapmasını ve cinayetin nedenini ortaya çıkarmasını talep etti.