Amerikan basını, geçen haftaki silahlı lise saldırısından bu yana aktardığı silah kontrolu tartışmalarına bugün de yer ayırmaya devam ediyor.
New York Times, Başkan Trump’ın okullarda güvenliği arttırmak için öğretmenleri silahlandırma şeklindeki öneriye adeta dört elle sarıldığını yazıyor. Gazete, okullarda görev yapan öğretmen ve diğer personelin yüzde 10 ila 40’ının silah kullanma becerisine sahip olduğunu iddia eden Trump’ın silahlı öğretmenlere ikramiye verilmesi önerisinde de bulunduğunu bildiriyor. Habere göre Trump ayrıca öğretmenlere silah ve atış eğitimi vermek için federal bütçeden ödenek ayıracağını da söylüyor. Ulusal Silah Birliği NRA’in de desteklediği öneri, New York Times’ın bugünkü başyazısının da konusu. Başkan Trump’ın, Ulusal Silah Birliği Başkanı Wayne LaPierre’in “Silahlı kötüleri durdurmak silahlı iyilere düşer” şeklindeki sözlerini benimsediğini yazan gazetenin Trump’ın son girişimine yanıtı “Bırakın Öğretmenler Sadece Ders Versin” başlıklı yazı oldu. Yazı şöyle devam ediyor: “Amerika’da üç buçuk milyon ilkokul, ortaokul ve lise öğretmeni var. Trump’ın önerdiği gibi bunların yüzde 20’sinin silahlandırılması, 700 bin öğretmenin belinde silah taşıması anlamına gelir. Bu sayı, Amerika’nın silahlı kuvvetlerinde aktif olarak görev yapanların yarısı. Ayrıca toplu katliam yapan saldırganların çoğu zaten ya kendileri de ölmek istiyor ya da ölümü göze alıyorlar. Trump’ın bu saldırganları durdurmak için getirdiği öneri, bu gerçek karşısında son derece gülünç. İşin bir başka yönü, öğretmenlerin de insan olduğunu unutmamak. Stres ve korkunun hakim olduğu bir ortamda öğretmenlerin saldırgana silahlarıyla müdahale etmesini beklemek, daha fazla can kaybına yol açmak anlamına gelebilir. Örneğin New York Polis Teşkilatı verilerine göre son derece sıkı atış eğitimi alan polislerin bile çatışma anında hedef tutturma oranı üçte bir. Korku içindeki silahlı bir öğretmenin silahlı saldırganı vurmaya çalışırken kalabalık okul koridorları ya da dersliklerde yanlışlıkla kendi öğrencilerini vurduğunu düşünmek hiç de zor değil.”
New York Times bugün ayrıca Florida’daki lise saldırısından sonra başlayan silah kontrolu tartışmalarının bu sefer farklı bir yön izlediğini savunan bir değerlendirmeye yer veriyor. Gazete, silah kontrolu yasalarının çıkarılmasından yana olanların iyi finanse edilmiş bir altyapı geliştirdiklerini, böylesi bir altyapının geçmişte oluşturulamadığını kaydediyor. Değerlendirmeye göre bir başka farklılıksa kendisi de Ulusal Silah Birliği üyesi olan Trump’ın başkanlık koltuğunda oturuyor olması. Ancak en önemli fark, Tallahassee’deki eyalet meclisini sel gibi basan, protestolar düzenleyip seslerini yükselten, siyasetçilerle yüzleşen, televizyon kameralarının karşısına özgüvenle geçip, neden bireysel silahlanmaya karşı olduklarını soğukkanlı, ciddi ama enerjik bir şekilde savunan Floridalı liselilerin varlığı. Silah kontrolunu savunan Demokrat siyasetçiler, gençlerin ahlaki otoriteyi ellerine aldıklarını ve böylelikle olgunlaşmış bir siyasi oluşumun ortaya çıktığını söylüyor. Gazete, silah kontrolu yasasıyla ilgili bir değişikliğe imza atıp atmasalar da gençlerin en azından artık yıpranmış silah tartışmalarına yepyeni bir boyut kazandırdıkları yorumunda bulunuyor.
Washington Post ise Suriye’de kan akmaya devam ederken Birleşmiş Milletler’in Suriye Ordusu’nun pazar gününden bu yana 350 kişinin öldüğü Doğu Guta’ya yönelik saldırıları durdurması amacıyla yapacağı Güvenlik Konseyi oylamasını geciktirdiğini bildiriyor. Güvenlik Konseyi tasarısı, 30 günlük ateşkes ilan edilmesini ve beş yıldır kuşatma altında olan bölgeye acilen insani yardım ulaştırılmasını öngörüyor. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ın kilit müttefiklerinden Rusya, veto gücünü kullanarak, Suriye hükümetinin faaliyetlerini kısıtlayacak her türlü tasarıyı şimdiye kadar dokuz kez engelledi. Güvenlik Konseyi’ne üye ülkeler, ağır sivil kayıplar karşısında Rusya’nın bu sefer geri adım atacağını umuyordu. Rusya’nın BM Temsilcisi Vasili Nebenzia, İsveç ve Kuveyt’in hazırladığı ateşkes tasarısının “gerçekçi olmadığını” kaydetti ve Doğu Guta’dan gelen haberleri “toplu psikoz” olarak değerlendirdi. Öte yandan Doğu Guta ve civarındaki hastanelere destek veren Suriye Amerikan Tıp Cemiyeti, hükümet güçlerinin beş gündür sürdürdüğü saldırılarda kendilerine ait en az 23 klinik, hastane ve sağlık ocağının bombalandığını kaydediyor.