Washington Post, Adalet Bakanı Jeff Sessions'ın dün Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu'nda verdiği ifadede Trump'ın seçim kampanyasının Rusya'yla ilişkileri konusundaki ifadesini bir kez daha değiştirdiğini yazıyor. Gazete, Sessions'ın oturum sırasında ilk kez, dış siyaset danışmanı George Papadopoulos'un Mart 2016’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve başkan adayı Trump'ı bir araya getirebilecek bazı Rus yetkililer tanıdığını söylediğini hatırladığını bildiriyor. Oysa habere göre Sessions daha geçen ay, Trump kampanyası temsilcilerinin Ruslarla iletişim içinde olduğunu düşünüp düşünmediği sorulduğunda, ”Böyle bir görüşme olduğunu sanmıyorum, görüşme yapan herhangi birinin varlığından haberdar değilim” şeklinde konuşmuştu. Ancak gazete, dünkü oturumda Sessions'ın hafızasının birdenbire tazelendiğini ve ”2016 Mart'ında Trump Oteli'nde Papadopoulos'un katıldığı bir görüşmeyi şimdi hatırlıyorum ama görüşmenin ayrıntılarını aklıma getiremiyorum. Papadopoulos'un Ruslarla müzakere edebilecek kapasiteye sahip olduğunu söylediğini hatırlıyorum ama bunun uygun olmayacağını düşünmüştüm” dediğini bildiriyor. Gazete, beş saatten uzun süren ve Sessions'ın Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu önüne ilk kez çıktığı oturum, zaman zaman hararetli anlara da sahne oldu. Sıcak tartışmaların nedeni, Trump'ın Adalet Bakanlığı'na, rakibi Clinton hakkında soruşturma açması için baskı yapması ve böylelikle bakanlığın bağımsızlığını tehdit etmesi meselesiydi. Adalet Bakanı Sessions, komisyon üyelerinden Demokrat Partili John Conyers'ın ”Başkan Trump hukukun halka değil kendisine hizmet etmesini istiyor” şeklindeki sözlerineyse, başkaları tarafından baskı altına alındığı iddiasını reddederek yanıt verdi.
New York Times ise İran-Irak sınırında meydana gelen ve İran'da 530'dan fazla can kaybına neden olan depremle ilgili ayrıntılara ana sayfasında yer vermeyi bugün de sürdürüyor. Habere göre 7,3 büyüklüğündeki deprem, Eylül ayında Mexico City'de meydana gelen depremden çok daha fazla can kaybına neden oldu ve Türkiye, İsrail, Lübnan ve Pakistan'da da hissedildi. İran hükümetinin vatandaşlarına kriz zamanlarında yabancı ülkelerden yardım almadan tek başına bakabileceğini kanıtlama çabasıysa bir kez daha tartışmaya neden oldu. Gazete, depremden sonra gerek arama-kurtarma, gerekse yardım ve yeniden yapılanma çabalarının, İran'ın becerilerinin, kaynaklarının ve kapasitesinin vereceği bir sınav olacağı yorumunda bulunuyor. İranlı gazeteci Nadir Kerimi Joni, İran'ın yeterli kriz yönetimi becerisine sahip olmadığını, ancak İran halkının seferber olarak bu açığı kapamaya ve doğal afetlerden en çok zarar görenlere yardım etmek için işbirliği yapmaya başladığını söylüyor.
New York Times bugün ayrıca Senato'nun hazırladığı vergi reformu tasarısına bir ekleme yaparak eski Başkan Obama döneminde sağlık hizmetleri ve sağlık sigortası yasasının parçası olarak getirilen bir zorunluluğun kaldırılmasına ilişkin maddeyi tasarıya eklediğini bildiriyor. Habere göre Obamacare yasası, vatandaşların sağlık sigortası satın almasını zorunlu hale getiriyor, satın almayanlara para cezası getiriyordu. Cumhuriyetçi Parti, Obamacare yasasının bu kilit maddesini kaldırarak vergi kesintilerinin neden olacağı bütçe açığını kapamaya çalışıyor. Cumhuriyetçiler'e göre bu zorunluluk kaldırılınca sağlık sigortası satın alanların sayısı azalacak. Böylelikle hükümetin sağlık sigortası satın alanlara sağladığı sübvansiyonlar da doğru orantılı olarak azalma gösterecek ve hükümet, orta ve dar gelir grubunun sağlık harcamalarına daha az ödenek ayıracak. Gazete, sigorta satın alma zorunluluğun ortadan kalkmasıyla 13 milyon Amerikalı'nın sigorta almaktan vazgeçeceğini ve Cumhuriyetçi Parti'nin on yıl içinde 300 milyar dolar tasarruf etmeyi planladığını yazıyor. Bu miktar, Cumhuriyetçiler'in kurumlar vergisinin yüzde 35'ten yüzde 20'ye indirilmesiyle oluşacak bütçe açığını kapamada kullanılacak ve gazeteye göre plandan en çok yine orta ve dar gelirliler zarar görecek, zenginlerse vergi kesintilerini garanti altına almış olacak.