Amerikan Ulusal Arboretumu, başkentin kalabalığına ve hareketliliğine rağmen şehrin ortasına kurulmuş adeta saklı bir cennet. Burayı ziyaret edenler, kente hem çok yakın hem de çok uzak olan bu büyük parkın varlığını şaşkınlıkla karşılıyor. Amerika’nın Sesi Televizyonu, çok sayıda Washingtonlu’nun bile varlığını bilmediği bu eşsiz parkı ziyaret etti.
180 hektarlık bir arazi üzerine kurulu olan Amerikan Ulusal Arboretumu, Washington’un doğusunda. Bu büyük parkta doğa, en güzel haliyle ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. Parkın deneyimli botanikçi ve peyzaj mimarları sayesinde Arboretum, ziyaretçileri, Washington’un baş döndürücü temposundan biraz olsun uzaklaştırıyor.
Balık gölü, ziyaretçilerin ilk uğrak noktası. Bir yaşındaki oğlunu parka getiren Sam Augusta şöyle konuşuyor: “Buraya balıklara ve nilüferlere bakmaya geliyoruz. Oğlum balıkları daha önce hiç bu kadar yakından görmemişti.” Arboretum’un müdavimlerinden Joan Love ise, hemen hemen her bitkiyi tanıdığını ve büyük bir kentte rastlanması güç hayvanlar gördüğünü söylüyor.
Arboretum’da sergilenen ve eskiden Kongre binasının bir parçası olan sütunlar, Washington’da olduğunuzu hatırlatıyor. Bir zamanlar Kongre binasının doğu girişinde yükselen bu kumtaşı sütunlar Thomas Jefferson ve Dwight Eisenhower’ın başkanlık yemini edişine tanık oldu. Kongre 1958’de restore edilirken sütunlar mermer olanlarla değiştirildi. Eski sütunlar da Arboretum’a verildi. Arboretum’un Washington halkına huzurlu bir ortam sağlamaktan başka bir amacı da var.
Arboretum’un Genel Müdürü Thomas Elias şöyle konuşuyor: “Ulusal Arboretum Kongre tarafından bir araştırma ve eğitim merkezi olarak 1927 yılında kuruldu. Amaç, botanik araştırmaları yapmak ve Amerikan halkını bilgilendirmekti.”
Arboratum’dan araştırmacılar her yıl birçok ülkeye gidip bitki örnekleri topluyor. Parka getirilen bu örnekler dikiliyor ve hastalık ve böceklere dirençli türler yetiştirilmesinde kullanılıyor. Arboretum’da ayrıca biyoyakıt üretiminde kullanılan bitkilerin sergilendiği özel bir bölüm var. Genel Müdür Elias, “Serginin amacı halka fosil yakıtların yerine biyoyakıt ve etanol üretiminde kullanılabilecek bitkileri tanıtmak. Sergide yakıt üretiminde kullanılan 21 değişik bitki türüne yer veriyoruz,”diye konuşuyor. Bu bitki türleri arasında yosunlar, alfalfa, Afrika yağ palmiyesi, ayçiçeği, soya fasülyesi ve Çin süpürge darısı var.
Ziyaretçilere ilginç sergiler kadar parkın güzelliği ve huzurlu ortamı da çekici geliyor. Arboretum’un en yüksek noktasından Kongre binasını ve Washington Anıtı’nı görmek mümkün. Burası, siyaset dünyasının merkezinden çok uzakta olmasa da, ziyaretçilerin bir nebze huzur bulmasını sağlıyor.