Washington Post İran’a yönelik yeni yaptırımların kabul edilmesini Obama yönetiminin diplomatik başarısı olarak yorumluyor. Ancak gazete bu yaptırımların İran’ın nükleer programını önlemekte yetersiz kalabileceğini de ekliyor;
“Ayetullah Ali Hamaney yönetimi Obama’nın diyalog önerilerini kesin bir dille reddetmişti. Şimdi muhtemelen yaptırımları da önemsemeyecektir. Obama yönetimi, işbaşına geldikten sonra benimsediği ve bir yandan görüşmelere başlamayı bir yandan da çok yönlü ekonomik baskı uygulamayı içeren ikili stratejisini hayata geçirmekte yavaş davrandı. İran’daki Yeşil Hareket, her ne kadar sokaklarda bastırılmış olsa da, kabul edilen yaptırımlarla kıyaslandığında, İran’da anlamlı bir değişim sağlama konusunda daha şanslı görünüyor. Obama yönetimi, Birleşmiş Milletler’de gösterdiği çabanın bir benzerini İran’daki muhalefeti destekleme konusunda da göstermelidir.”
New York Times da İran’a yönelik yeni yaptırımların yeterli olmayacağını savunuyor. Gazete, Türkiye ve Brezilya’nın yaptırımlara ‘hayır’ demesini günün en rahatsız edici olayı olarak değerlendiriyor;
“Diğer birçok ülke gibi Türkiye ve Brezilya da İran’ın oyununa geldiler. Bu iki ülkenin, İran’ın nükleer amaçlarına ulaşmasına niçin destek verdiklerini veya niçin dünyanın bütün büyük güçlerinin karşısında yer aldıklarını anlamak zor. 2006’dan bu yana büyük güçler, İran’a defalarca müzakerelere başlama önerisinde bulundular. Ancak İran bu önerilerle ciddi biçimde ilgilenmedi. İran’ın fikrini değiştirmesi için bu ülkeye karşı nasıl bir baskı ve ikna yöntemi uygulanması gerektiğini bilmiyoruz. Ancak yaptırımların sertleştirilmesinin yeterli olmayacağını biliyoruz. Bütün büyük güçlerin Tahran’a baskıyı sürdürmesi gerekiyor.”
Los Angeles Times da Tahran’a yönelik yaptırımların sonuç alıcı olmayacağını yazıyor. Gazete, İran’ın nükleer programını önlemek için tek yolun diplomasi olduğunu vurguluyor;
“Obama yönetimi ve müttefikleri, Türkiye ile Brezilya’nın İran’la imzaladığı anlaşmayı çok geç ve çok yetersiz bularak reddetmişlerdi. Ancak yapılan oylamadan sonra Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi, İran’la müzakerelere kapıyı açık bıraktıklarını söylediler. Yönetimin bir yıldır sürdürdüğü çabaların yaptırımlar dışında bir sonuç getirmediğini görüyoruz. Gerçekçi olmak gerekirse, bu yaptırımların ardından Tahran korkmadığını gösterme çabasına girecek ve diplomatik girişimler sekteye uğrayacaktır. Yine de yönetimi ve müttefiklerini İslami Cumhuriyet ile müzakere arayışını sürdürmeye çağırıyoruz. Çünkü diğer seçenekler hiç iç açıcı değil. Askeri bir operasyonun savunulacak bir tarafı yok. İran’ın nükleer güç olması ise tehlikeli biçimde istikrar bozucu olacaktır.”
USA Today bu yıl yapılan önseçimlerde zengin adayların başarılı olduğuna dikkat çekiyor. Gazete, bu durumu kaygı verici buluyor;
“Bu yılki önseçimlere ilişkin birçok şey söylenebilir; deneyimli isimlerin kaybettiği, kadın adayların ve seçmenlerin kızgınlığının öne çıktığı söylenebilir. Ancak kesin olan tek bir şey var; bu yıl kendi kampanyalarını kendileri finanse eden çok zengin adayların yılı oldu. Bu tür adayların istisna olmaktan çıkıp kural haline gelmesi beraberinde bazı sorunları da getiriyor. Paranın gücüyle yoğun bir reklam kampanyası yürüten, ancak gazetecilerin ve halkın sorularından kendilerini soyutlayan bu adaylar, sanal adaylar olarak görülüyor. Seçmen denetiminin yerini halkla ilişkiler çalışmaları alıyor. Böylece hem adayların görüşleri hakkında net bilgi edinmek mümkün olmuyor, hem de halka hesap vermek zorunda kalacakları bir göreve geldiklerinde nasıl davranacaklarını kestiremiyoruz.”