Odatv internet sitesinde yayınlanan ‘‘Sessiz, sedasız ve törensiz defnedilen Libya şehidi MİT mensubu’’ haberiyle ilgili tutuklu sayısı üçe çıktı.
Çarşamba günü tutuklanan Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve muhabir Hülya Kılınç’tan sonra Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın daveti üzerine dün sabah beraberinde avukatları Hüseyin Ersöz, Yiğit Akalın ve Serkan Günel’le birlikte İstanbul Adalet Sarayı’na gelen savcılığın tutuklama talebiyle sevk edildiği mahkemede verdiği ifadesinde Libya’da ölen MİT mensubunu deşifre etme niyeti olmadığını söyledi.
Pehlivan: ‘Sanık sandalyesine oturmam başka hesapların ürünü’
Pehlivan, ‘‘Odatv, Türk istihbaratına zarar verecek bir bilgiyi sayfasına taşımamıştır. Ben eğer MİT mensubunu deşifre etme amacında olsaydım, hiç kimse yazmıyorken Hakan Fidan’a Fethullahçıların nasıl operasyon çektiğini yazmazdım, ancak bu durumu Mahrem kitabımda yazdım. Sonuçta ben bu haberde hiçbir suç unsuru görmüyorum ama suçlanmamın, sanık sandalyesinde oturmamın başka hesapların ürünü olduğunu düşünüyorum. Bu adliyeden zengin FETÖ’cüler sırf parası var diye elini kolunu sallayarak çıkıyorken beni birazdan tutuklayacaksınız. Bu adliyeden sırf bazı tarikat mensuplarına yakın diye insanlar hüsnü şehadet ettirilerek serbest kalıyorken siz beni birazdan tutuklayacaksınız. Bu adliyede rüşvetle dosyalar kapatılırken, siz beni birazdan tutuklayacaksınız. Hapse giren adamı hapisle korkutamazsınız. Gireceğim ve orada da gazetecilik yapacağım. Çıkacağım ve çıkınca da gazetecilik yapacağım. Tek derdimiz Türk halkını aydınlatmaktır’’ dedi.
Hüseyin Ersöz: ‘Tüm Odatv’nin tutuklanma süreci, Cumhurbaşkanına sorulan soruyla başladı’
Pehlivan, bu ifadesinin ardından Türk Ceza Kanunu’nun 37/1 maddesinde düzenlenen ‘suça iştirak’ten tutuklanırken, avukatlarından Hüseyin Ersöz’ün tutuklama öncesi ifadesi dikkat çekiciydi.
Ersöz, ‘‘Tüm Odatv’nin tutuklanma süreci, bu haberle değil bundan on gün önce Cumhurbaşkanı tarafından özel uçağında sipariş olarak verilmiş bir soruya cevapla başlamıştır. Dolayısıyla bizim teknik olarak çalıştığımız hukuki savunmalar teferruattan ibarettir’’ dedi.
Azerbaycan dönüşü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorulan soru
Avukat Hüseyin Ersöz’ün kast ettiği soru 25 Şubat’ta Azerbaycan ziyaretinden dönüşte bir gazeteci tarafından soruldu.
Uçakta kendisine sorulan "Osman Kavala’nın skandal bir kararla tahliyesi ve ardından başka bir soruşturma kapsamında yeniden gözaltına alınmasıyla başlayan süreci başa götürecek olursak; şu an itibariyle Kavala’yı aklamaya çalışan ve canhıraş savunan bir medya grubu var. Odatv internet sitesi ve sahibi Soner Yalçın. Odatv, gezi sürecinde kalkışmanın önemli medya ayaklarından biriydi. Darbe girişimine basın yoluyla destek veren Odatv, katil devlet ve katil polis gibi manşetler attı. Ancak iddianamede bunların hiçbiri yer almadı. Bu konuyla ilgili ne dersiniz?" şeklindeki soruya Cumhurbaşkanı, ‘‘Bunun gündeme getirilmesinden dolayı teşekkür ediyorum. Bunlar daha çok gündeme getirilmeli. Benim polisime katil demenin bedelini kim ödeyecek? O günlerin bütün çekimleri yok mu? Var. Bu zatın bir defa o terör örgütleriyle beraber görüntüleri var. İşin içinde aktör ve bu aktörle ilgili olanlar bitenler ortada. Ben burada ister istemez topu yargıya atacağım. Yargı hâlâ 'Gezi ile bunun alakası yok' diyorsa kusura bakmasınlar, ortada bir gerçek var’’ cevabını vermişti.
Pehlivan, önceki gün VOA Türkçe’ye ‘‘Operasyon ve tutuklanma riskini her zaman ensemizde hisseden insanlarız’’ demişti
Dün akşam tutuklanan Pehlivan, 2011 yılında birlikte tutuklandığı mesai arkadaşı Barış Terkoğlu’nun tutuklanmasının ardından VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, suç işlemediklerini ancak kendisinin de tutuklanma ihtimali olduğunu söylemişti.
Pehlivan, ‘‘Biz gazeteciliği seçerken, gazetecilik yaparken yakın Türkiye tarihini bilen insanlarız. Bu ülke, Uğur Mumcuları gördü. Ahmet Taner Kışlalıları gördü. Hrant Dinkleri gördü. Metin Göktepeleri gördü. Ape Musaları gördü. Necip Hablemitoğullarını gördü. Yazarken yazdıkları nedeniyle başına gelen insanları gördü. Onun için yazarken tutuklanmak, operasyona uğramak, cezaevine konmak bizim şerbetli olduğumuz konular. Biz zaten her zaman bu riskleri her zaman ensemizde hisseden insanlarız. Biz buna rağmen o korku duvarını aşıp gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Bundan sonra bir şey olur mu? Bunda bir şey yok ki, bundan sonra bir şey olsun. Ha olmaz mı? Olur. Dün nasıl biz Silivri duvarlarını aşarak gazetecilik yaptıysak, tahliye olduğumuzda gerçekleri yazmaya devam ettiysek, ‘Nerede kaldık’ demişsek cezaevinde Barış’la birlikte birbirimizi görmeden sızıntı kitabını yazdıysak, yine yazarız. Yine girer, yine çıkar, yine yazarız’’ demişti.
Dışarıdaki Gazetecilerden sosyal medya kampanyası
Tutuklu gazetecilerle dayanışma içinde olan Dışarıdaki Gazeteciler de kamuoyunun dikkatini tutuklamalara çekmek için #BizBuFilmiGörmüştük hashtag’iyle sosyal medya kampanyası yaptılar.
Savcının tutuklama talebiyle mahkemeye sevk ettiği Ağırel, Çelik ve Keser adli kontrol kararıyla serbest kaldı
Libya’daki ölen MİT mensubuyla ilgili yapılan haberlere ilişkin olarak İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla şüpheli sıfatıyla İstanbul Adalet Sarayı’na çağrılarak ifade veren Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel, Yeni Yaşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ile aynı gazetenin sorumlu müdürü Aydın Keser’se savcılık tarafından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildikten sonra adli kontrol kararıyla serbest bırakıldılar.
Adliye önünde açıklama yapan Murat Ağırel, ‘‘Sevinemiyoruz. Odatv’deki arkadaşlarımız içerideyken, haksız, hukuksuz bir şekilde içerideyken benim sevinmem söz konusu bile değil. Onlar adına da mücadele edeceğiz. Daha anlatacağız. Daha çok bu yapılan operasyonları anlatmaya devam edeceğiz. Ne için yapıldığını anlatmaya devam edeceğiz. Kanunsuzların, hukuksuzların ve çetelerin peşinde olmaya devam edeceğiz’’ diye konuştu.
