Erişilebilirlik

Çağaptay: 'Amerika Yüzde Yüz Yaptırım Uygulayacaktır'


Çağaptay: 'Amerika Yüzde Yüz Yaptırım Uygulayacaktır'
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:12:32 0:00

Amerika’nın Sesi Türkçe Yayın Bölümü tarafından hazırlanan ‘Stüdyo Washington’ programında Özlem Tınaz’ın sorularını yanıtlayan Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay, iki ülke ilişkilerinin uzun soluklu olmasından dolayı genelde yaptığı analizlerde Türk-Amerikan ilişkilerine iyimser bir perspektiften bakmasına karşın bu kez kötümser olduğunu söyledi:

"İlişkilerde duygusal bir kopuşa gidiyoruz"

“1946-1952 arası dönemde perçinlenen ve 70 senelik bir geçmişe sahip olan Türk-Amerikan ilişkilerinin aslında şimdiye kadar pek çok badire atlattığını, bundan dolayı önüne çıkan meseleleri de her zaman halledeceğini düşünüyordum, bunların üstesinden geleceğini düşünüyordum. Bu kez daha kötümserim diyebilirim. Bu S-400 meselesinin Washington’da algılanması duygusal bakış açısının da etkisiyle Ankara’da beklenenden daha menfii olacak gibi görünüyor.

Türk-Amerikan ilişkilerinde belki de bir duygusal kopuşa gidiyoruz, aslında iki ülkede de karşılıklı olarak büyük kızgınlık var, Türkiye haklı olarak Amerika’nın YPG siyasetini anlamıyor ve kabul edemiyor. Fethullah Gülen’in hala burada ikamet ediyor olmasından dolayı büyük endişeler var.

Amerika da kendi bakış açısıyla bakıldığında, örneğin; Suriye savaşında Esat yönetimine yoğunlaşıp, oradaki cihatçıları uzun süre ihmal etmesi, daha sonra oradaki cihatçıların IŞİD’e dönüşmesinde endirekt olarak, en azından sorumluluk sahibi olduğunu düşünen kişiler var.

Her iki taraf da kendi bakış açısından haklı ya da haksız diyebiliriz ama ilişkilerde duygusal bir bakış açısı var, iki tarafta da kızgınlık var, hiddet var, ‘benim sana ihtiyacım yok tavrı’ var yavaş yavaş oluşmaya başlayan, S-400 satışına bu açıdan bakmak lazım.

İspanya S-400 sistemini alıyor olsaydı mutlaka yaptırımlara uğrayacaktı çünkü Amerikan Kongresi’nden geçmiş bir yasa var, o tasarı diyor ki; ‘Rusya’nın bazı şirketlerinin ürünlerini alan, onlarla iş yapan şirketler, kamusal kişiler, Amerikan yaptırımlarına uğrar’ diyor.

Dolayısıyla S-400 hava savunma sistemini yapan şirket de, Kongre’nin geçirdiği tasarı dahilinde olduğu için, hangi ülke alırsa alsın, bu ülke yaptırıma uğrayacaktı. Fakat örneğin; İspanya bu füze sistemini alacak olsaydı, uğrayacağı yaptırımlar herhalde çok daha yumuşak olacaktı.

Türkiye’nin uğrayacağı yaptırımlar daha sert olacak gibi görünüyor.

İşte bu da duygusallığın etkisiyle. Dolayısıyla son 20 senedir yaptığım analizlerde Türkiye konusuna her zaman olumlu baktığımı düşünen ve Türk- Amerikan ilişkilerine iyimser baktığımı düşünen biriyim, bu kez ne yazık ki kötümser bir bakış açısı var, herhalde kafamda oluşmaya başlayan, o da hem bu ilişkilerde uzun süredir gerilim yaratan değişik faktörlerin halledilememiş olması, bunların yarattığı birikim, şimdi de işte bu S-400’ün neden olduğu ‘perfect storm’ yani ‘mükemmel bir kriz’e doğru girişin işareti diyebiliriz."

"Türkiye'ye en az sempatiyle bakan kurumlardan biri Pentagon"

“Aslında çok acı bir gelişme çünkü ben yaklaşık 20 sene önce, 2002 yılında Washington Enstitüsü’ndeki görevime başladığımda, Amerikan hükümeti içinde Türkiye’yi en çok seven kurum Amerikan askerleri ve Pentagon’du. Dolaysısıyla bu dönüşüm son 20 sene içerisinde oldu. Ve ağırlıklı olarak AK Parti döneminde oldu diyebiliriz.

Bunun köklerinde Irak savaşı, Türkiye’nin daha önce Çin’den füze savunma sistemi almaya çalışma girişimi, Türkiye’den bakışta Amerika’nın YPG siyaseti, Gülen hareketiyle olan ilişkisi gibi sorunlar var, dolayısıyla Türk Amerikan ilişkileri gerçekten dönüştü. Dönüşümün en menfii yönde olduğu kurum da Amerikan Savunma Bakanlığı yani Pentagon diyebiliriz.”

"Türkiye S-400'leri NATO sistemine entegre edemeyecek"

“NATO sonuçta bir güvenlik klübü. Ama herhalde şunu yapmak zorunda kalacak; Türkiye, Rusya’dan alacağı S-400 savunma sistemini NATO sistemine entegre edemeyecek, Türkiye’nin şu anda bir füze savunma sistemi olmadığı için yeni bir füze savunma sistemi, Amerikan ya da Fransız menşeli ya da başka ülkelerden, yeni, ikinci bir füze savunma sistemi almak zorunda kalacak, dolayısıyla yeniden para harcayacak bu konuda.

Alacağı sistemi NATO sistemine entegre edebilir ancak Rusya’dan alacağı sistemi entegre etmesine imkan yok, dolayısıyla Türkiye açısından da bunun hesabının yapılması gerekiyor, aynı anda Türkiye’nin iki ayrı sisteme ihtiyacı var mı yok mu, hangisini almalı, Türk- NATO ilişkilerinde bir kırılma değil, ama Türk Amerikan ilişkilerine benzeyen daha uzun vadeli bir yol ayrışması sürecine girebileceğimizi söyleyebilirim” dedi.

"Kongre'de çok ciddi yaptırımlar yapacak gibi görünüyor"

Türkiye’nin söz konusu füze sistemini alıp, Türkiye’ye getirerek, bunu bir güç sistemine bağlamadığı için aktif hale getirmemesinin, başka modellerde kabul edilebileceğini fakat bu kez çok duygusal bir bakış açısı olduğunu dile getiren Çağaptay, özellikle Amerikan Kongresi’nde Türkiye’ye yönelik olarak büyük bir kızgınlık oluşmuş durumda olduğunu hatırlattı:

“Değişik faktörlerden dolayı, buradaki hükümet sisteminde Başkan’la Kongre’nin de ayrı olduğunu da düşünürsek, Beyaz Saray çok ciddi yaptırımlar yapmasa bile, Kongre çok ciddi yaptırımlar yapacak gibi görünüyor, dolayısıyla Türkiye’nin belki de bu konudaki çıkmazı; bir yandan Beyaz Saray’ı dengelemeye çalışmak, bir yandan Kongre’yi dengelemeye çalışmak, örneğin; Kaşıkçı cinayetinde Beyaz Saray, Suudi Arabistan’a yumuşak davrandığı için Kongre çok sert davrandı.

Belki de buna benzer bir senaryoyu engellemek için Kongre’nin Türkiye’ye çok sert davranmasını engellemek için Beyaz Saray Türkiye’ye karşı beklenenden daha sert yaptırımlarda bulunabilir.

Sonuçta ya Beyaz Saray sert yaptırımlarda bulunacak, eğer o bulunmazsa Kongre ne yazık ki sert yaptırımlarda bulunacak.”

"Güvenli bölge Türkiye-ABD ilişkilerinde güven arttırıcı olabilir"

Çağaptay, güvenlikli bölge konusunun Türk Amerikan ilişkilerinde önemli bir güven arttırıcı önlem olabileceğini de şu sözlerle savundu:

“Şu anda ilişkilerde en büyük ihtiyaç; iki tarafın birbirine psikolojik olarak güven duyduğu bir ilişki zemini oluşturmak.

Güvenlikli bölge bunun için çok güzel bir fırsat olacak gibi görünüyor. Fakat bunun oluşturulması için de bazı faktörlerin ortada olması lazım.

Bunlardan biri; Amerika kuvvetlerinin çoğunu çektiğini söylüyor, Türkiye tek başına doğu Suriye’nin hepsine hakim olacak ve bunu elinde tutabilecek kapasitede olan bir ülke değil henüz.

Dolayısıyla Amerika’nın yardımına ihtiyacı olacak. Ama Amerika Doğu Suriye’den çıkmak istediğini söylediği için Avrupa ülkelerinin katılımı gerekiyor.

Avrupa ülkelerinin bu konuda ayak dirediğini görüyoruz. Dolayısıyla belki de güvenlikli bölge ilk başta göründüğü gibi gerçekleşecek gibi değil şu anda. Bu da aslında kötü bir haber. Eğer bu güvenlikli bölge gerçekleşseydi, ikili ilişkilere taze bir nefes verecek, taze bir hava verecek bir girişim olabilirdi. Daha sonra yaşanacak krizlerin üstesinden daha kolay gelmemize yardımcı olacak pozitif bir gelişme olurdu.”

Türkiye’nin Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi programından çıkarılmasının, geçmiş dönemdeki bazı yaptırımlara göre çok daha fazla olumsuz etkide bulunduğunu ifade eden Çağaptay, ancak ekonomik olarak bunun yansımasının beklendiği kadar sert olmadığını söyledi.

“Maduro için Türkiye bir hayat zinciri değil şu anda"

Venezuela’da yaşanan siyasi gelişmelere de Çağaptay şu sözlerle değindi:

“Maduro için Türkiye bir hayat zinciri değil şu anda. Onun esas destekçisi uluslararası arenada Rusya ve Küba gibi rejimler. Dolayısıyla Amerika’nın burada esas olarak karşılaşacağı çabalayacağı karşısında duracağı ülkeler Küba ve Rusya” dedi ve “Türkiye’nin büyük zarar göreceğini düşünmüyorum çünkü Amerika Venezuela siyasetini zamana yaymaya karar verdi.

Askeri müdahale olmayacak, içeriden gelecek bir hareketle Maduro’nun düşmesini bekliyor. İşte eğer bunun neticesinde Venezuelayla altın ticareti yapan ülkelere karşı bir yaptırım politikası başlatırsa, onun neticesinde de Türkiye bunun çerçevesinde bir yaptırıma karşı tabi kalabilir” diye ekledi.

Çağaptay, iki ülke ilişkilerindeki en kötü senaryonun S-400 füze savunma sistemi parçalarının yaz aylarından itibaren Türkiye’ye gelmesi, bunun da teslimat olarak kabul edilmesi, Amerikan Kongresi’nin yaptırım sürecini başlatması, bu yaptırım sürecinin sert olmasını engellemek için Trump’ın kendi yaptırım sürecini başlatması olacağını kaydederken, en iyi gelişmeninse Türkiye’nin bir yolunu bulup bu füze savunma sistemini almayacağını söylemesi ve krizi ertelemesi olarak yorumladı.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG