Erişilebilirlik

Casus Filmlerini Aratmayacak Ses Dalgasıyla Saldırı


ABD’nin, Küba’daki diplomatlarına yönelik ses dalgasıyla saldırılardan Havana yönetimini sorumlu tutmasına, Devlet Başkanı Raul Castro’dan beklenmedik bir tepki geldi.

Haber ajansı Associated Press’e bilgi veren kaynaklar, Raul Castro’nun ABD Büyükelçisi Jeffrey DeLaurentis’le görüşmesinde, kendisinin de şaşkına döndüğünü ve endişeli olduğunu söylediğini belirtti. AP’ye göre Castro, Küba devletine yönelik her türlü suçlamayı reddettiği için bu defa da kendisinden beklenen,“Bizi suçlamaya nasıl cesaret edersiniz” şeklinde bir tepki vermesiydi ama bunu yapmadı ve ABD’li yetkilileri de şaşırttı.

Bununla birlikte Kübalı yetkililerin, Amerikan Federal Soruşturma Bürosu FBI’I Havana’ya davet etmesi de beklenmedik bir gelişme oldu.

ABD'li diplomatların 2016’dan bu yana Küba’dases dalgası ile yapılan saldırılara maruz kaldığı geçen Ağustos ayında ortaya çıkmıştı. Şu ana kadar ABD’li diplomatlar arasında teyit edilmiş vaka sayısı 21.Bazı vakalarda kalıcı duyma kaybı ve hafif beyin hasarı olması ise Havana’daki diplomatik temsilcilikleri kaygılandırdı.

Associated Press haber ajansının kaynaklarına göre Fransa da, büyükelçilik çalışanlarını, ses dalgalarına bağlı yaralanmalara karşı kontrolden geçirtti.

Havana, Washington yönetiminin Küba’ya yönelik ithamlar ve iddialarını ise geleneksel olarak, “uydurma” olarak nitelerdi. Ancak bu defa Castro yönetimi Küba topraklarında bu olayın yaşanmış olabileceğini ihtimal dışı bırakmadı.

ABD’li yetkililer soruşturmanın detaylarını paylaşamasa da, Küba’nın böyle gizli bir saldırıda bulunduğuna inanmak için sebepleri olduğunu söylüyor.

Soruşturmayı yürütenler, Rusya ya da Kuzey Kore gibi bir ülkenin desteğiyle, Küba güvenlik güçleri içinde bir fraksiyonun da eyleme geçmiş olabileceği üzerinde duruyor.

Washington’da ise kızgınlık artıyor. Son olarak beş Cumhuriyetçi senatör, Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’a mektup yazarak, ABD’deki tüm Kübalı diplomatları sınır dışı etmesini ve Havana’daki büyükelçiliğin kapatılmasını talep etti.

Aralarında Küba asıllı Florida Senatörü Marco Rubio’nun da bulunduğu grup, “Havana’nın diplomatlarımızı ve ailelerimizi koruma görevini göz ardı etmesi sonuçsuz kalmamalı” açıklamasını yaptı.

Küba ve ABD’nin, yıllardır birbirlerinin diplomatlarını taciz ettiği sır değil. Kübalıların, ABD’li diplomatların evlerine girip mobilyaların yerlerini değiştirdiği ya da tuvaletlerini kullandığı söylenir. Amerikalıların da Kübalı diplomatların araçlarının tekerleğini patlattığı, farlarını kırdığı da iddialar arasındadır.

Yine de bu tür “tuhaf şakaların” amacı rahatsızlık vermekten öteye geçmezdi. Taraflar birbirine zarar vermezdi.

Ancak ABD’li diplomatlar 2016’nın Kasım ayında farklı bir durumu rapor etmeye başladı. Hasta hissediyorlardı. Aileleri de sıkıntı yaşıyordu. Garip, açıklanamayan gıcırtılar, ziller duyuyorlardı. Associated Press’in ulaştığı bilgilere göre, odalara girip çıkarken bile sanki ses dalgaları ve sinyallerin içinden geçiyormuş gibi hissediyorlardı.

Bu olaylar ilk rapor edilmeye başlandığında, Obama’nın başkanlığının son günleriydi; Washington ve Havana arasında işbirliği rüzgarları esiyordu. Donald Trump’ın 8 Kasım’da ABD Başkanı seçilmesi, bu işbirliğinin sona erme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu anlamına geliyordu.

ABD, kendi kaderinin belirsizliği içindeyken, Küba da kendi tarihinde bir dönüm noktası yaşadı. Küba devriminin lideri Fidel Castro, 25 Kasım’da hayatını kaybetti. Fidel Castro, yetkilerini Raul Castro’ya devretmiş olsa da kardeşinin Amerika açılımından rahatsızdı.

Diplomatlar arasında garip semptomlar ilk ortaya çıkmaya başladığında, Amerikalı yetkililerin vakalar arasında bağlantı kurması iki haftalarını aldı.

Obama’nın Beyaz Saray’dan ayrıldığı 20 Ocak 2017 tarihinde bu gizemli hastalıkla ilgili söylentiler artık Washington’da da gündemdeydi. Ancak AP’nin konuştuğu yetkililere göre bu saldırılarla ilgili iddialar Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı’nın kilit noktalarına kadar ulaşamadı.

Trump göreve geldiğinde ise tablo netleşmeye başladı. 17 Şubat’ta ABD, Küba Dışişleri Bakanlığı’na ve Washington’daki Küba Büyükelçiliği’ne şikayette bulundu. Sonrasında da Raul Castro, ABD Büyükelçisi DeLaurentis ile görüştü. Saldırılar bilinmeyen bir nedenle bir süreliğine durdu. Sonra yeniden başladı.

Ancak bu defa hedef Kanadalılar’dı. Mart ile Mayıs ayları arasında Kanadalı diplomatların evlerinde yaşayanlarda bulantı, baş ağrısı, burun kanaması gibi şikayetler rapor edildi. Sonra bu saldırılar da sona erdi.

Kanadalılar, Havana’daki görevlilerini sağlık kontrolünden geçirdi. Bir bölümü de geçici olarak Kanada’ya geri döndü.

ABD Büyükelçiliği de bir yandan kendi tıbbi soruşturmasını yürüttü. Elçilik görevlileri, Miami Üniversitesi’nde kontrolden geçirildi. Dışişleri Bakanlığı Johns Hopkins ve Pennsylvania Üniversitesi’nden doktorlardan gizli danışmanlık hizmeti aldı.

Peki neden hem ABD hem komşusu Kanada hedef alındı? Küba’nın Kanada ile süregelen bir ihtilafı yok. İki ülkenin ilişkileri gayet iyi seyrediyor. ABD’li yetkililere göre saldırganlar soruşturmayı sulandırmak için Kanadalıları hedef almış olabilir.

Bu arada FBI görevlileri de Havana’ya giderek saldırıların rapor edildiği evlerde ve ABD’li yetkililerin kaldığı bir otelde inceleme yaptı. Kanadalı güvenlik güçleri de Küba’ya gitti. Ancak saldırıya dair hiçbir ize rastlamadılar.

23 Mayıs tarihine gelindiğinde Amerika hala kafalardaki sorulara herhangi bir yanıt bulamamıştı. Ancak bir şeyler yapılması gerekiyordu. Trump yönetimi, ABD’li diplomatların güvenliğini sağlayamayan Küba yönetimini protesto etmek için iki diplomatı sınır dışı etti.

Taraflar sınır dışı kararını açıklamadı. Hatta Küba misillemede de bulunmadı.

Trump Haziran ayında da Küba’ya seyahat sınırlamalarını sertleştirdi. Ancak bu karar, Küba’yı saldırılar nedeniyle cezalandırmaktan çok, Obama’nın kararlarını ortadan kaldırmaya yönelikti.

9 Ağustos’a kadar bu ses dalgasıyla yapılan saldırılar gizli tutuldu. Ancak haberlerin patlak vermesiyle Amerika Dışişleri Bakanlığı olaylardan haberdar olduğunu ve soruşturmanın sürdüğünü açıklamak zorunda kaldı. O dönemde AP haber ajansı, fiziki bulgular arasında kolay kelimeleri hatırlama güçlüğü ve konsantrasyon sorunları olduğu bilgisine ulaştı.

Dışişleri Bakanlığı vaka sayısını 16 olarak açıklamış ve olayların devam etmediğini bildirmişti. Ancak vaka sayısı Eylül’ün ikinci haftasında 21’e çıktı.

Son olay ise 21 Ağustos’ta rapor edildi. Washington yönetimi ise hala kimin, neden saldırdığını bulabilmiş değil.

STÜDYO VOA

ABD’nin inşa ettiği geçici liman üzerinden Gazze’ye yardım sevkiyatı başladı - 17 Mayıs
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:58 0:00
XS
SM
MD
LG