Erişilebilirlik

Çeşme Turizm Projesi’nde Uzlaşma Arayışı


Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy

Türkiye’de kamuoyunun 25 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayımlanan acele kamulaştırma kararıyla haberdar olduğu Çeşme Turizm Projesi'yle ilgili olarak ilk kez hem projeye destek veren hem de karşı çıkan kuruluşların katılımıyla bir toplantı yapıldı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koordinasyonunda Çeşme’de yapılan toplantıya Bakan Mehmet Nuri Ersoy, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’in yanı sıra turistik işletmeleri temsil eden sivil toplum kuruluşları ve projenin iptali için dava açan Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı meslek örgütleri ve üniversiteler katıldı.

Komisyon iki haftada bir toplanacak

Basına kapalı olarak düzenlenen toplantı sonrasında bir açıklama yapan Bakan Ersoy, projeyle Çeşme’yi örnek gösterilecek bir turizm markası yapmayı amaçladıklarını bildirdi. Ersoy, projeyle ilgili bir komisyon oluşturulduğunu söyleyerek, "Bundan sonra düzenli olarak burada geniş tabanlı kabulün oluşturulacağı bir plan yaratmak açısından Çeşme'de Bakanlık koordinasyonunda bu toplantılarımıza devam edeceğiz. Önemli olan Çeşme'nin dokusuna, yapısına uygun ve geleceğin turizmini Çeşme'ye getirecek, sadece Türkiye için değil dünya çapında, dünyaca örnek gösterilecek bir turizm markasının, Çeşme Projesi'nin Ege Bölgesi'nde var olmasını sağlamak" dedi.

Komisyonu iki haftada bir toplamayı düşündüklerini kaydeden Ersoy, teknik olarak çalışılması gereken çok detay olduğunu dile getirdi. Ersoy, örnek planlamaları yapacaklarını, daha sonra ise ihale ve yapılaşma aşamasına geçeceklerini vurguladı.

Proje neleri içeriyor?

25 Ocak’ta yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Çeşme ve Urla’da 511 parsel arazi için acele kamulaştırma kararı verilmişti. Kamuoyu da bölgede bir Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi projesi oluşturulduğundan bu sayede haberdar olmuştu. Türk basınında bu projenin Arap sermayesi tarafından hayata geçirileceği ve Çeşme’de Kanal İstanbul benzeri bir kanal açılacağı yönünde haberler yer almış, ancak daha sonra bu haberler bakanlık tarafından yalanlanmıştı.

Zorunlu kamulaştırma kararına ve projeye karşı iptal davaları gündeme gelmiş ancak daha sonra yayımlanan farklı Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile kamulaştırma kararları ortadan kalkmıştı. Bakan Ersoy, 9 Mart’ta İzmir Ticaret Odası’nda yapılan ve projeye destek veren kuruluşların katıldığı toplantı sonrasında projenin 20 milyar dolara mal olacağını açıklamıştı.

Ersoy, bu toplantıda iş dünyasının temsilcilerine yaptığı sunumda, projenin 9 bin 574 hektar bir alanda gerçekleşeceğini belirtmişti. Buna göre bölgedeki turizm sezonunu 12 aya çıkartacak olan proje, en az 100 bin kişiye de istihdam sağlayacak. Projede 20 golf sahası, turnuvalar yapılmasına uygun spor alanları, termal turizm tesisleri, kongre, fuar ve etkinlik merkezi, kültür ve sanat merkezleri, tarım ve doğa turizmi alanları, Ege’nin en büyük müzesi, ekstrem spor alanları, film stüdyosu, turizm teknik meslek liseleri ve sağlık merkezi gibi tesisler yer alacak. Turizm tesisleri denize sıfır olarak planlanmayacak ve sahilde geniş bir bant genel kullanıma açık olacak. Kültür ve Turizm Bakanı ayrıca proje için 2021’in son çeyreğinde tahsis ihalelerine çıkılabileceğini ve bu ihalelerde bir milyar dolar gelir beklendiğini söylemişti.

TMMOB: ''İtirazlarımızı dile getirdik''

Çeşme’deki toplantıya katılan TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sözcüsü Melih Yalçın, projenin iptaline yönelik dava açtıklarını hatırlatarak, “Toplantıda bunu dile getirdik. İtirazlarımızı, kaygılarımızı dile getirdik. Burada zaten 1/100.000’lik bir plan olduğunu, mevcut plan çerçevesinde yapılacaklara kimsenin itirazı olmadığını ancak turizmin geliştirilmesi adına yeniden planlanmasının doğru olmadığını söyledik” dedi.

VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Yalçın, farklı görüşlerdeki insanların bu tür toplantılarda birbirini dinlemesinin önemli olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Son zamanlarda Türkiye’de bu tür toplantılarla karşılaşmıyoruz. Ancak bu ille de uzlaşacağız anlamına gelmez. Onların boş bir alan, mezbelelik olarak gördüğü yer, bizim için cennet. Biz bu cenneti çocuklarımıza, torunlarımıza olduğu gibi bırakmak istiyoruz. Siz burayı paraya dönüştürelim diyorsanız bu konuda anlaşmamız zaten mümkün değil diye baştan söyledik”.

Bakan Ersoy’un toplantıda birkaç kez mutabakatla varılacak noktayı kabul edeceğini söylediğini vurgulayan Yalçın, “Bakan, bunların sadece öneri olduğunu söyledi. Ama sadece öneri mi, kenarda duran hazır bir proje mi kimsenin bir bilgisi yok. Bakan uzlaşmadan çıkacak sonuca göre parsel bazında planlama olacağını söylüyor. Plan olmadan tahsis olmayacağını söylüyor. Plana uymayanın tahsisinin iptal edileceğini söylüyor. Dolayısıyla ‘şu an hiçbir şey hazır değil, oturup birlikte hazırlayacağız’ dediği için biz henüz yolun başında olduğumuzu düşünüyoruz” diye konuştu. Yalçın toplantıya farklı görüşlerin katılımının yöntem olarak doğru olduğunu belirtmekle birlikte, “Sadece bizim orada olmamız yetmez. İzmir halkının da mümkün olduğu kadar bu konuyu bilmesi ve söz hakkının olması gerekiyor” dedi.

Mevcut 1/100.000’lik planı İzmir’in anayasası olarak tanımlayan Yalçın, bu plan ve 2019 yılında Çevre Bakanlığı’nın aldığı koruma kuralları çerçevesinde yapılacaklara itirazları olmayacağını söyledi. Hem turizmi geliştirecek hem de TMMOB’un kaygılarını giderecek ortak bir yol bulunmasının mümkün olduğunu belirten Yalçın, “Bizim kaygımız hükümetin buradan ne beklediği konusunda. Eğer turizmin 12 aya yayılması gibi bir kaygı varsa, İzmir bunu kendi içinde tartışıp çözüm yolu bulabilir. Ama burayı tahsis edip para kazanma kaygısı varsa, burayı tahsis ettiğiniz kişiler o parayı misliyle çıkarmak isteyecektir. Bu da bize rantı hatırlatıyor. Bu konudaki kaygılarımızı ifade ettik. ‘Siz burada bir hayali söylüyorsunuz ama bunun bir bedeli olacak. Biz o bedelin ne olduğunu şu an bilmiyoruz. O bedel ortaya çıkınca ancak biz tavrımızı net olarak ortaya koyacağız. Biz herhangi bir bedel ödemek istemiyoruz’ dedik” ifadelerini kullandı.

“Proje hem doğayı koruyor hem ekonomiyi destekliyor”

Türkiye Otelciler Federasyonu Başkan Yardımcısı Mehmet İşler de hem projeyi destekleyen hem de karşı çıkan tarafların bir araya gelmesinin önemini vurgulayarak, “Bu, toplumsal bir konsensüs ve iş ortaklığının başlangıcıydı. Projeye karşı olanların görüşlerini dinlemek, sorunların ortadan kaldırılmasını sağlamak açısından önemliydi” dedi.

VOA Türkçe’ye konuşan İşler, Çeşme’nin uzun süredir talan edildiğini söyleyerek meslek odalarını bu konuda duyarsız kalmakla eleştirdi. İşler, Çeşme Turizm Projesi’nin hayata geçmemesi halinde talanın süreceğini de sözlerine ekledi: “Bir bölge havaalanı için tahsis edilmişti. En değerli bölge olan sahile Araplar proje yapacaktı. Bir bölümünü özel sektör almıştı. Bir bölümünde Çeşme’deki bütün eğlence ve müzik işletmeleri toplanacaktı. Bir kısmı da köylüler tarafından yıllardır kullanılan tapusuz alanlar. Eğer bu proje olmasaydı burası yine ranta kurban gidiyordu. Buranın kaderi de maalesef Çeşme gibi olacaktı ve yağmalanacaktı. Odaların hiçbirinin sesi çıkmıyordu”.

Gelişme ile korumacılık arasında ince bir çizgi olduğunu belirten İşler, hazırlanan projenin koruyarak geliştirmeyi amaçladığını ve doğayla uyumlu olduğunu kaydetti. İşler, “Biz hiçbir zaman ekolojiyi ekonomiye kurban etmedik. Ama ekoloji uğruna da ekonominin getirilerinden muaf olmamamız lazım. Bu ikisinin ortak noktası planlamadır. Bu hem doğayı koruyan hem de ekonomiye destek veren bir projedir” diye konuştu.

Antalya’nın 600 bin, Muğla’nın 400 bin yatak kapasitesine sahip olduğunu belirten İşler, “İzmir’in yatak kapasitesi 65 bin. İzmir’in doğal, tarihi, kültürel zenginliklerinin fazla olmasına rağmen turizmden bu kadar az pay almasının en büyük sebebi yatak kapasitesinin düşük olmasıdır. Bu, İzmir’in turizm pastasından pay alması için derece yerinde bir projedir” dedi.

Corona virüsü salgını öncesinde yatırımcıların projeye büyük ilgi gösterdiğini vurgulayan İşler, “Biz gecikmemesini istiyoruz ama tabii ki Corona virüsü vakası sektördeki yatırımları yavaşlatacaktır. Bazı odalar itirazlara gidecektir ve süre uzayacaktır. Ancak Corona riskinin en kötü şartlarda 2021 sonunda ortadan kalkacağı öngörülüyor. Bu gecikme süreci içinde de idari ve hukuki sorunların çözüleceğini düşünüyorum. Biz bu süreyi mahkemelerin sonuçlanması ve aynı zamanda yeniden planlama, projelendirme ve pazarlama süreci olarak görebiliriz. Normalleşme süreci sonrasında yatırımcının ciddi bir turizm modeli olarak buraya talep göstereceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.

STÜDYO VOA

ABD üniversitelerinde Gazze protestoları yayılıyor - 24 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:22 0:00
XS
SM
MD
LG