Erişilebilirlik

Cumhuriyet Gazetesi Davasında İlk Duruşma


Cumhuriyet gazetesi davası bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı. Davada 17’si Cumhuriyet çalışanı 19 kişi yargılanıyor.

Cumhuriyet gazetesi çalışanlarından 11’i tutuklu, 5’i tutuksuz yargılanıyor. Hakkında yakalama kararı bulunan Cumhuriyet gazetesi eski genel yayın yönetmeni Can Dündar ise Türkiye dışında bulunuyor.

Davanın Cumhuriyet dışı tutuklu sanığı Kemal Aydoğdu, “jeansbiri” twitter hesabının kullanıcısı olarak başka bir FETÖ soruşturmasından tutuklu. Bir dönem Cumhuriyet gazetesine Washington’dan haber geçen İlhan Tanır ise davanın bir başka şüphelisi.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, gazetenin yayın danışmanı Kadri Gürsel, karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Önder Çelik, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Kemal Güngör, yazar Hakan Kara, Cumhuriyet Kitap eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay, yazar Güray Öz, Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ahmet Şık duruşma salonuna alkışlarla girdi.

Cuma günü ara karar verilecek

Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, duruşmaların Cuma gününe kadar devam edeceğini Perşembe günü talepleri alıp ara karar vereceğini açıkladı.

Kimlik tespiti ve iddianamenin özetinin okunmasının ardından savunmalara geçildi. Mahkemenin savunmasını istediği ilk isim olan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, bazı evraklarını Silivri Cezaevi’nden çıkartmasına izin verilmediği gerekçesiyle hakkını Salı günü kullanmayı talep etti.

Bu talebi kabul eden mahkeme başkanı savunmasını yapmak üzere Cumhuriyet gazetesi Yayın Danışmanı ve köşe yazarı Kadri Gürsel’den savunmasını yapmasını istedi.

Kadri Gürsel: “Yalan haberlerle itibarsızlaştırılmak istendim”

Aynı zamanda Uluslararası Pen Yönetim Kurulu Üyesi de olan Kadri Gürsel kendisine isnat edilen “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etmek, FETÖ/PDY ve PKK/KCK örgütlerinin manipülatif amaçlarına hizmet eder tarzda yayın yapılmasından sorumlu olmak ve ‘Erdoğan Babamız Olmak İstiyor’ başlıklı köşe yazısını kaleme alarak açıkça ve doğrudan Cumhurbaşkanı’nın şahsını hedef alarak Türkiye’de otoriter bir rejim bulunduğu algısını yaratmak” şeklindeki suçlamaları reddetti.

Haber amaçlı olmak kaydıyla ByLock kullanıcısı olduğunu bilmediği beş kişiyle konuştuğunu söyleyen Gürsel, “ByLock kullanıcısı ve FETÖ/PDY şüphelisi toplam 112 kişi ile iletişim kaydımın olduğu yönündeki asılsız iddiadan yola çıkarak ‘irtibat’ sonucu çıkarmak izan ve vicdana aykırıdır. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan 25.03.2017 tarihli analiz raporuna dayandırılan bu asılsız iddia, aleyhimizdeki iddianamenin Mahkeme’ye ve avukatlarımızın erişimine sunulmasından bir gün önce, iktidara yakın gazetelere servis edilmiştir. Bu yüzden hakkımdaki ‘112 ByLock kullanıcısı ve FETÖ/PDY şüphelisi ile irtibatlı olduğum’ şeklindeki yalan haberle itibarsızlaştırılmak istendiğim aşikardır” dedi.

“Tutuklanmam için sözde gerekçe icat edilmiş”

İddianamede imza yetkisine sahip olduğu iddia edilen Gürsel, bu iddianın gerçekdışı olduğunu belirtti: “Bu fezlekede ben, ‘Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’de birinci derecede imza yetkisine sahip’ olarak gösteriliyorum. Bununla da kalınmamış, bir de ‘Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı’ ilan edilmişim. Oysa Vakfın başkanının Orhan Erinç olduğu, kamuoyunca bilinen bir gerçektir. Cumhuriyet’teki konum ve görevlerime dair bu iki fahiş hatanın polis fezlekesinde yer alması ‘masum’ bir dalgınlıkla açıklanamaz. Delil de uydurulmamış, aleni, erişime açık veriler, insanı hayretler içinde bırakan bir cüretle düpedüz tahrif edilmiş ve böylece tutuklanmam için bir sözde gerekçe icat edilmiş.”

Gürsel: “AKP’nin FETÖ’yle yaptığı ittifakın kurbanı olabileceğini ifade etmiştim”

Beraatini isteyen Gürsel, şimdi ilişkilendirilmeye çalıştığı FETÖ’yü cemaat olarak tanımlandığı yıllarda televizyonlarda açıkça eleştirdiğini de hatırlattı: “FETÖ’nün adı henüz “Cemaat” iken ve bu cemaat ile AKP iktidarı birlikte çalışırken benim bu yapıya karşı bakışım kategorik biçimde negatif olmuştur ve bu bakışım hiç değişmemiştir. Mevcut iktidarın, geçmişte bu grupla sürdürdüğü fiili koalisyon ortaklığını teşhir ettim ve bu meşum işbirliğinin ülkeye vereceği zararı öngördüm. O zamanki adıyla cemaatin, iktidardan aldığı güç ve destek sayesinde kurduğu komploların sonucunda AKP’nin de bu ittifakın kurbanı olabileceğini çeşitli vesilelerle ifade ettim.”

Akın Atalay: “FETÖ’den sanık savcı, Cumhuriyet’e FETÖ ithamında bulunuyor”

Cumhuriyet davasının ilk günü ikinci savunmayı yapan Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay oldu. Yıllarca gazetenin avukatlığını da yapan Atalay, Cumhuriyet gazetesini FETÖ’yle irtibatlı göstermeye çalışan soruşturma savcısının FETÖ’den sanık olduğuna dikkat çekti.

Atalay, “Düşünebiliyor musunuz? Yayın politikasının temelinde laiklik ilkesinin savunulması bulunan kadim bir gazeteye, FETÖ adına faaliyette bulunma ithamında bulunuluyor. Hem de savcı olarak bu ithamı yapan kişinin kendisi FETÖ üyeliğinden sanık ve kanunlarımızdaki en ağır cezaya muhatap.

“Hakkındaki dava nedeniyle savcı adayı bile olamayacak bir savcının yürüttüğü soruşturma sonucunda düzenlenen bir iddianame nedeniyle burada sanık olarak bulunuyoruz” dedi.

Akın Atalay: “Kimseye kapıkulu olmadık, gazeteciliğe ihanet etmedik”

İddianamede gazetenin yayın politikasına değişikliğin kaynağı olarak işaret edilen Cumhuriyet Vakfı’nın seçimli toplantısına ilişkin ayrıntılı açıklamalarda bulunan Atalay, göreve getirilen kişinin İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu’yla birlikte çalışmış 30 yıllık bir Cumhuriyet çalışanı, kabul edilmeyen kişinin ise daha önce hiç Cumhuriyet’te çalışmayan bir başka kişi olduğunu ifade etti.

Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı, “Cumhuriyet gazetesini çıkartan Yenigün A.Ş. batık değildir. Güveni kötüye kullanma suçu için ahlaken ve mesleki batık olmak gerek. Kimseye kapı kulu olmadık. Gazeteciliğe ihanet etmedik. Cumhuriyet ne hükümet, ne parti gazetesidir. Cumhuriyet yalnız Cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın anlatımıyla demokrasinin savunucusudur. Cumhuriyetin 25 yıllık faaliyet döneminde biriken toplam zararı, siyasi iktidarın desteği ve sağladığı ticari olanaklarla yayınlamakta olan ismini herkesin bildiği havuz medyasındaki çoğu gazetenin bir yıllık zararına ancak karşılık gelir” dedi.

Dündar: "Türkiye’deki Durum Her Geçen Gün Kötüye Gidiyor"

Davada gazetenin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar gıyaben yargılanıyor.

Halen Almanya’da bulunan Dündar, Associated Press Haber ajansına verdiği özel demeçte Türkiye’nin tüm dünyada 24 Temmuz günü kutlanan Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde bu şekilde gündeme gelmesinin üzücü olduğunu söyledi.

Dündar, "Türkiye'deki durum her geçen gün kötüye gidiyor" ifadesini kullandı.

Dündar: ‘Türkiye’deki Durum Her Geçen Gün Kötüye Gidiyor’
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:01:43 0:00

STÜDYO VOA

IMF Avrupa Dairesi Direktörü Kammer: “Türkiye’deki ekonomik programı destekliyoruz” – 19 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:51 0:00
XS
SM
MD
LG