(Ses dosyasini indirmek için bu link'i sag tiklayip, menüden Kaydet maddesini seçiniz: MP3'ü indirmek için)
Builders in developing countries are often not required to build strong buildings. So when a disaster strikes, the damage is often widespread.
Yet, Japan is one of the most developed countries in the world. Still, the March 11 earthquake and tsunami waves destroyed more than 14,000 buildings.
Brady Cox is an assistant professor of civil engineering at the University of Arkansas. He is also an earthquake expert with an organization called Geotechnical Extreme Events Reconnaissance, or GEER. The group studies major disasters.
Professor Cox says Japan has one of the best building-code systems in the world.
“The problem is this earthquake was just a mammoth earthquake, one of the, you know, top five earthquakes in recorded history. So anytime you have an earthquake that large, you’re going to have damage.
The quake measured magnitude nine.
“One thing I think a lot of people don’t understand is that building codes are meant to prevent loss of life in earthquakes. That doesn’t mean that the buildings won’t -- or bridges for that matter, or anything – won’t sustain significant damage.
” Mr. Cox says Japan has invested a lot in seismic research and design since a magnitude 7.5 earthquake in Niigata in 1964. That same year, a 9.2 quake shook the American state of Alaska.
“Those two earthquakes really opened up a lot of new research on something called soil liquefaction, in particular. And, you know, the Japanese, they have more earthquakes greater than magnitude six or seven than probably any other country in the world. I mean, they get hit a lot.”
Soil liquefaction is the process by which the strength or stiffness of soil is weakened by an event like the shaking of an earthquake. The soil begins to move like liquid.
Professor Cox says the first step to designing an earthquake-resistant building is to study the soil.
“Then the structural engineers take that information and they use it to detail the building in terms of, is this going to be a steel structure? Is it going to be reinforced concrete? And then you get into all kinds of things in terms of the designs of the columns and the beams and the framing of the building and the connections. And how much steel do you put in?”
A team from Geotechnical Extreme Events Reconnaissance is planning a trip to Japan to examine the destruction. Mr. Cox and other members of GEER went to Haiti after the powerful earthquake last year, and continue to work with Haitian officials.
“A lot of the work that we’ve been doing has been focusing on the rebuilding effort and how to especially make sure that the rebuilding of schools and hospitals, and kind of critical facilities that you would need to respond to an emergency – police and fire stations, government buildings – that those things get rebuilt appropriately.”
--------------------------------
Click on this exercise to improve your English vocabulary! Open
Improve your English comprehension skills with this activity! Open
Improve your English by learning the facts! Open
Click here to improve your English language listening skills! Open
Expand your English language skills with this activity! Open
Gelişmekte olan ülkelerde müteahhitlerin sağlam yapılar inşa etmesi her zaman bir zorunluluk değil. Bu nedenle bu ülkelerde doğal felaketler çok daha fazla zarar veriyor.
Japonya dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri. Ancak yine de 11 Mart’taki deprem ve ardından oluşan tsunami dalgaları 14 binden fazla yapıya zarar verdi.
Arkansas Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden yardımcı doçent doktor Brady Cox, aynı zamanda doğa olaylarının jeoteknik etkilerini inceleyen GEER adlı kuruluşun deprem uzmanlarından. GEER, büyük doğal afetleri inceliyor.
Profesör Cox, Japonya’nın dünyanın en iyi inşaat kod ve kurallar sistemlerinden birine sahip olduğunu söylüyor.
”Sorun, Japonya’daki depremin çok büyük bir deprem olmasıydı. Bildiğiniz gibi bu deprem tarihte kaydedilen en büyük beş depremden biri. Bu kadar büyük bir deprem olduğunda hasar kaçınılmaz.”
Deprem 9 büyüklüğündeydi.
”İnsanların anlamadıkları bir nokta, inşaat kod ve kurallarının amacının deprem sırasında hayat kaybını önlemesi olduğu. Bu, binaların, köprülerin ya da diğer yapıların depremde büyük zarar görmeyecekleri anlamına gelmiyor.”
Cox, Japonya’nın, 1964 yılında 7 buçuk şiddetinde bir depremin Niigata’yı sarsmasından bu yana sismik araştırmalara büyük yatırım yaptığını söylüyor. Aynı yıl Amerika’nın eyaletlerinden Alaska’da 9 virgül 2 şiddetinde bir başka deprem meydana gelmişti.
”Bu iki deprem özellikle toprak sıvılaşması alanında yeni birçok araştırma yapılmasının önünü açtı. Japonya dünyada 6 ve 7‘den daha şiddetli depremin en sık görüldüğü ülke. Çok sık sarsılıyor.”
Toprak sıvılaşması, toprağın gücü ya da sertliğinin depremdeki sarsıntıyla zayıflaması sürecine verilen ad. Bu durumda toprak sıvı gibi hareket etmeye başlıyor.
Profesör Cox, depreme dayanıklı bina inşa etmenin ilk adımının toprağı incelemek olduğunu söylüyor.
”Toprak incelendikten sonra inşaat mühendisleri bu bilgileri alıp binanın ne şekilde inşa edileceğine karar veriyor. Bu bina çelik yapı mı, yoksa sağlamlaştırılmış beton mu olacak? Bundan sonra da binanın kolon, kiriş ve iskelet tasarımıyla ilgili ayrıntılara giriliyor. Örneğin kullanılacak çelik miktarı belirleniyor.”
GEER kuruluşundan bir ekip depremin verdiği hasarı yerinde incelemek üzere Japonya’ya gitmeyi planlıyor. Cox ve GEER’ın diğer üyeleri geçen yıl şiddetli bir depremin yerle bir ettiği Haiti’ye de gitmişti. Uzmanlar Haitili yetkililerle birlikte çalışmaya devam ediyor.
”Yaptığımız işin büyük bölümü yeniden yapılanma çabaları üzerinde yoğunlaşıyor. Özellikle okul, hastane, acil durumlarda ihtiyaç duyulacak itfaiye teşkilatları ve polis karakolları binalarıyla hükümet binalarının depreme dayanıklı şekilde inşa edilmesi için çalışıyoruz.”