Erişilebilirlik

“Diyarbakır'da kamu görevlileri neden depremle ilgili soruşturmalara ve davalara dahil edilmiyor?”


Depremden dakikalar sonra kriz masası kuran Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, hazırladığı raporu depremin yıldönümünde basın toplantısıyla açıkladı.
Depremden dakikalar sonra kriz masası kuran Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, hazırladığı raporu depremin yıldönümünde basın toplantısıyla açıkladı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerde, Diyarbakır’da ölen ve yaralananlarla ilgili soruşturmalar ve davalar nedeniyle depremin yıldönümünde 9 tutuklu bulunuyor. Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren kentte hiçbir kamu görevlisinin soruşturmalara dahil edilmediğini söyleyerek davalardan sonuç alınamayacağını savundu.

Depremden dakikalar sonra kriz masası kuran Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, hazırladığı raporu depremin yıldönümünde basın toplantısıyla açıkladı.

Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren tarafından okunan raporda, Diyarbakır kent merkezinde yıkılan 6 binada, 414 kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi.

Kent merkezi ve 17 ilçede 53 acil yıkılacak, 6 bin 770 ağır hasarlı ve 3 bin 180 orta hasarlı yapı bulunduğuna dikkat çekilen raporda, geçici barınma merkezindeki 585 konteynerde, 494 aileye mensup 2 bin 300 kişinin kaldığı ifade edildi. Raporda ayrıca 5 bin 156 konutun ihalesinin yapıldığı, yapımı tamamlanıp teslim edilen konut bulunmadığı vurgulandı.

"Diyarbakır'da kamu görevlileri neden depremle ilgili soruşturmalara ve davalara dahil edilmiyor?"
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:01:57 0:00

Raporda, son bir yıl içinde Diyarbakır kent merkezinden yaklaşık 50 bin kişinin, barınma, sosyo-ekonomik ve benzeri nedenlerle göç ettiği belirtilerek göçün temel nedeninin, ekonomi olduğuna işaret edildi.

Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu’ndan öneriler

Raporun son kısmında ise önerilere yer verildi. Platformun dile getirdiği bazı öneriler şöyle:

  • Şehirlerin ve insan yerleşimlerinin daha kapsayıcı, güvenli, dirençli ve sürdürülebilir kılınması sağlanmalı,
  • 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen depremlerde gerek can kaybı gerekse orta ve üstü hasar gören ya da yıkılan bina sayısı açısından sonuçların ağırlaşmasında sorumluluğu bulunanlara ilişkin yargı süreci eyleme uygun suç tanımları üzerinden etkili, bağımsız ve kapsamlı bir biçimde tamamlanmalı,
  • Kentteki riskli yapı stoku belirlenmeli, yapı envanteri çıkarılarak belirli bir risk sırası ile tüm binaların deprem güvenliğinin belirlenmesi zorunlu hale getirilmelidir.
  • 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun hükümleri gereğince, Diyarbakır kent merkezi ve ilçelerinde, ruhsatsız, ruhsat ve eklerine aykırı veya imar mevzuatına aykırı yapılar, kayıt altına alınmalı ve gerekli dönüşüm yapılmalı.

Kamu sorumluluğu

Depremlerle ilgili adli süreçlere dikkat çeken Eren, Diyarbakır’da sadece 9 kişinin tutuklu olduğunu ve kamu görevlilerinin soruşturmalara dahil edilmediğini söyledi.

Yapıların inşa edilmesindeki kamu sorumluluğuna da değinen Eren, “Oysa gerek ruhsatlandırma gerek denetim gerekse özellikle iddialara konu olan bazı işyerlerindeki kontrolsüz müdahaleler, ciddi anlamda kamu sorumluluğu gerektiren konu başlıklarıydı. Bu soruşturmalara hiçbir kamu görevlisi dahil edilmedi. Yargılamalar devam ediyor ama bizler bu soruşturma usulü ve bu yasal düzenlemeler çerçevesinde bu soruşturmalardan çok da beklenti içerisinde olmadığımızı, üzülerek bir hukukçu olarak dile getirmek istiyorum” dedi.

Davalar ‘cezasızlık’ riskiyle karşı karşıya mı?

VOA Türkçe’nin sorusu üzerine deprem davalarında da kamu görevlilerine karşı ‘cezasızlık’ politikası izlenebileceği uyarısı yapan Eren, kamu görevlilerinin soruşturmalara dahil edilmesi halinde zincirleme sorumluluk durumunun ortaya çıkabileceğini savundu.

Yargı mensuplarının tavrını da eleştiren Eren bu konudaki görüşlerini, “Yereldeki bir yöneticinin ya da bir bürokratın sorumluluğunun yanı sıra bakanlık düzeyinde sorumluğa kadar ilerleyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Ancak bu konuda birçok kentte özellikle dönemin bakanları ya da iktidarın temsilcilerine yönelik yapılan suç duyurularının tamamının, takipsizlikle sonuçlandığını gözlemleyebiliyoruz. Sorun biraz, yargının bu tür konulara ve meselelere bağımsız ve tarafsız bakamaması” ifadeleriyle aktardı.

“Burada yasa koruyucunun mevcut yasal düzenlemelerle, hukuk sisteminin de evrensel hukuk ilkelerinin de yargı makamlarına adaleti sağlama konusundaki yüklemiş olduğu sorumluluğu, mahkemeler ya da savcılıklar tarafından yerine getirilmeme pratiği kendisini gösteriyor” diyen Eren, “Biraz da çok somut bir şekilde ucunun Ankara’ya kadar, iktidara kadar ilerlemek ve oraları rahatsız etme kaygısının yerelde soruşturma ve yargılama makamları tarafından gözetildiğini çok iyi gözlemleyebiliyoruz” diye konuştu.

Eren, yerel mahkemelerden sonuç beklemediklerinin altını çizerek birçok davanın, Anayasa Mahkemesi’ne gideceğini düşündüğünü söyledi.

Forum

STÜDYO VOA

ABD’de üniversite protestolarında gözaltılar 2 bin 300’ü geçti - 3 Mayıs
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:58 0:00
XS
SM
MD
LG