Paris’teki Büyük Cami’de Pazartesi günü küçük bir kalabalık vardı. Öğle namazına gelenler, Fransa’da tüm dikkatlerin Müslümanlar’a çevrildiğinin farkında:
“Katlanması zor bir durum çünkü Fransızlar ve Fransa’da yaşayan tüm toplumlarla dayanışma içinde olduğumuzu düşünüyoruz. Burada çok Müslüman var. İslam, Fransa’daki ikinci büyük din. Barış içinde yaşarken başımıza bu saldırı geldi. Müslümanlar korku içinde.”
Fransa’da büyük çoğunluk Katolik. Paris’in en büyük simgelerinden biri olan Notre Dame Katedrali’nin önünde, 9’uncu yüzyılda ele geçirdiği topraklardaki halkı Katolik olmaya zorlayan İmparator Şarlman’ın heykeli var. 18’inci yüzyıldaki Fransız Devrimi ise çok daha farklı ilkeler üzerine, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik temeline dayanıyor.
Fransa’da yaşayan ve oldukça yeni sayılan Müslüman toplumu ise bu ilkelerin sınanmasına yol açan unsurlardan biri haline geldi. Paris’teki American Üniversitesi’nden Profesör Susan Perry, Fransız hükümetinin geçen haftaki saldırganlar gibi yoksul, dışlanmış ve mutsuz gençlerin sorunlarını çözmek için çok çalışması gerektiği görüşünde:
“Bu azınlıklar toplumun kıyısında köşesinde yaşıyor. Bu gençleri çok geç olmadan topluma kazandırmak için gereken mekanizmalar oluşturulmadı. Bu, hükümetin ve yerel yönetimlerin sorunu.”
Paris sakinleri, hem Fransız hükümetinin hem de Müslüman toplumun, özellikle yoksul Müslüman mahallelerinde yeşeren militanlık sorununu ele alması gerektiğini düşüyor:
“Fransa’daki sorun, patlamaya hazır barut fıçısı haline gelen banliyöler. Bu sorunu çözmek zorundayız.”
“Müslüman toplumun gerek Fransa’da gerekse tüm dünyada itibar ve saygı görmesi için çaba sarfetmesi gerekiyor. Şu anki tutumlarını sürdüremezler. Bazı şeyleri değiştirmeleri şart.”
Camidekilerse sorumluluğu hükümete yüklüyor:
“Bunun sadece İslam’ın sorunu olduğunu düşünmüyorum. Bu daha derin, sosyal bir sorun.”
“Bu sadece Müslümanlar’ın değil herkesin sorunu. Siyaset, ekonomi, küresel politika dahil birçok alanı kapsayan bir sorun.”
Osman, Müslümanlar’ın da çaba göstermesi gerektiğini düşünen az sayıda kişiden biri:
“Müslümanlar gerçek İslam’ın herşeyden önce hoşgörüyü öğrettiği gibi son derece temel bir kavram üzerinde kendilerini eğitmeliler.”
Son saldırılar, İslam’ın hoşgörü dini olduğu mesajını zora sokuyor. Ancak şiddet eylemleri, toplumun birçok kesimine hakim olan korku ortamından daha güçlü, kültürlerarası bir ortaklık kurulmasına da ön ayak oldu.