Erişilebilirlik

Göksu Deltası ‘Alarm Veriyor’


Göksu Deltası ‘Alarm Veriyor’
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:04:04 0:00

Doğu Akdeniz’in en önemli sulak alanlarından biri olan deltada su ve toprak kirliliği tehlikeli boyutlarda.

Mersin’in Silifke ilçesinde bulunan Göksu Deltası, sadece Türkiye’nin değil, bütün Doğu Akdeniz’in en önemli sulak alanlarından biri.

Delta, Türkiye’deki 450’ye yakın kuş türünün 300’den fazlasına geçici ya da kalıcı olarak ev sahipliği de yapıyor. Delta içinde yer alan Akgöl ve Paradeniz Lagünü sadece kuşlar için değil, balıklar için de önemli. Endemik türlere de sahip delta, topraklarının verimli olmasıyla tarım için de son derece elverişli. Deltada yaşanan tahribatın asıl nedeni de bu.

Mersin Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Olcay Gülçiçek sorunu “Deltadaki en büyük problemlerden biri yoğun tarımsal faaliyetler” diyerek özetliyor. Yüksek lisans ve doktora tezlerini Göksu Deltası üzerine yazan Gülçiçek’e göre bunun temel nedeni bilinçsizce, yoğun miktarda kullanılan zirai ilaçlar: “Tarımda kullanılan pestisidler canlı yaşamına doğrudan toksik etki edecek olan, yani canlıyı zehirleyen, biriktiğinde ölümlere kadar sebep olabilen ağır metaller barındırır. Bunların aşırı kullanımını bitki bir miktar tolere edebiliyor, edebilen yaşıyor ama biz de bu bitkiyle besleniyoruz. Doğrudan besin zincirine giriyor.”

Gülçiçek’e göre iklim uygun olduğu için çiftçi toprağı hiç dinlendirmeden sürekli ekiyor: “Bu, deltada daha fazla gübre ve zirai ilaç kullanımına yol açıyor. Çünkü her ürün için ayrı gübre ve ilaç kullanılıyor. Genelde narenciye, çilek ve seracılık baskın ama mısır, yer fıstığı, susam gibi ara ürünler de var ve bunlar için de kimyasallar kullanılıyor.”

"Kanalizasyon ağı yok”

“Yüzeyde zıplasanız aşağıda su titreyebilir. O kadar yakın mesafe suya. Yüzeyde yaptığınız her faaliyet yer altı suyunu kirletiyor zaten. Kanalizasyon olmayışı yer altı sularında yüksek toksik etkiye sahip olabilecek seviyede azota neden oluyor” diyen Gülçiçek deltayla ilgili bir diğer sorunun kanalizasyon olduğunu vurguluyor.

Gülçiçek, doktora tezinde deltadaki su kalitesi değişimini çalışmış. 2006-2012 yılları arasında farklı zamanlarda yer altı ve yer üstünden su örnekleri almış. Su içindeki kimyasal değerleri ölçmüş.Yeraltı sularında zaten var olan azot bileşiklerinin kaynağını ortaya koymak için izotop analizleri ve yeraltı suyu model çalışması yapmış.

Bu çalışmalar yeraltı suyundaki nitrat kirliliğinin temel kaynağının evsel atık su olduğunu ortaya koymuş: “Delta su kirliliği, toprak kirliliği ve biyo-çeşitlilik yitimi açısından alarm veriyor çünkü hala sızdırmalı foseptiklerde evsel atık sular birikiyor. Alarm veriyor çünkü tarımsal faaliyetler, tarımla uğraşanların eğitimiyle ilgili hiçbir kayıt yok.”

Mersin Büyükşehir Belediyesi geçen yıl, deltanın bir bölümünü de içeren Taşucu’na yapılacak arıtma tesisi için çalışma başlattı. Tesis henüz faaliyette değil. Açıldığında deltanın atık sorununa çözüm getirecek mi, o da bilinmiyor.

"Koruma kağıt üzerinde"

Gülçiçek bugüne kadar yaptığı delta çalışmalarının sonuçlarıyla ilgili kimsenin duyarlılık göstermediğini söylüyor. Her ne kadar yasalarla korunuyor olsa da, ona göre bu koruma kağıt üzerinde kalıyor: “1989’da Akgöl ve civarı yaban alanını koruma bölgesi olarak kabul edilmiş. 1990’da özel koruma bölgesi ilan edilmiş. 1994’te RAMSAR anlaşmasına dahil edilmiş; uluslararası öneme sahip sulak alan olarak kabul edilmiş. Ayrıca 1. derece sit alanı. Fakat benim kendi gözlemlerim, çiftçilerle, zirai ilaç satanlarla sohbetlerim, bilgi alış verişimle birlikte deltanın aslında kağıt üzerinde korunduğunu söyleyebilirim.”

XS
SM
MD
LG