Erişilebilirlik

Google ‘İktidar Medyası’nı Kayırıyor mu? 


Uluslararası Basın Enstitüsü, kısa bir süre önce Türkiye’nin Dijital Medya Raporu’nu yayınladı. Raporda özellikle iki bulgu öne çıktı. Bunlardan ilki arama motoru Google'un, kullanıcılarını ağırlıklı olarak, iktidar yanlısı olarak nitelenen haber kuruluşlarına yönlendirdiğiydi. İkinci ise, bağımsız medyanın dijital erişiminin, yine iktidar yanlısı medyanınkiyle kıyaslanabilir bir hacme ulaştığı sonucuydu. Raporun ayrıntılarını Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Ulusal Komitesi Başkan Yardımcısı Emre Kızılkaya VOA Türkçe'ye değerlendirdi.

Son dönemde medya yapısının büyük oranda değiştiği, sosyal medya yasasının da yürürlüğe girmesiyle belli sınırlamaların da devreye girdiği Türkiye’de dijital medyanın durumunu merkezi Viyana’da bulunan Uluslararası Basın Enstitüsü raporlaştırdı.

Google 'İktidar Medyası'nı Kayırıyor mu?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:03:55 0:00

Türkiye’de ‘Yeni Ana Akım’ Yükseliyor (Ve Desteğe İhtiyacı Var) başlıklı rapor, IPI Türkiye Ulusal Komitesi Başkan Yardımcısı Emre Kızılkaya ve Gazeteci Burak Ütücü tarafından kaleme alındı. Kızılkaya, raporun amacını VOA Türkçe’ye “Bağımsız medyanın ve eskinin ana akım - bugünün büyük oranda hükümetin kontrolu altına giren - medya ne durumda diye çok boyutlu olarak bakmak istedik” şeklinde açıkladı.

Rapor, “En yüksek arama hacmine sahip olan haberlerle ilgili aramalarda Google, kullanıcıların yüzde 90,6’sını üç adet iktidar yanlısı haber kuruluşuna yönlendiriyor. Arama motorundan farklı bir algoritmaya sahip olan Google Haberler ise iktidar medyasına yüzde 73,8, bağımsız medyaya ise yüzde 26,2 oranında yer veriyor. Özetle Google; yaygın dijital erişimleri, yoğun sosyal medya etkileşimleri ve kullanıcı tarafında artan talebe rağmen bağımsız medyaya, iktidar medyasına kıyasla çok daha az dijital trafik ve reklam geliri sağlıyor” diyor.


VOA Türkçe’ye konuşan Emre Kızılkaya, Türkiye de her gün 1 milyondan fazla kişinin “son Dakika” ve “haberler” anahtar kelimelerini arayarak Google'ın haberlerden oluşturduğu yelpazede haber seçtiğine dikkat çekiyor. “Onlar için X yayından C yayından önemli değil Google ne veriyorsa onu seçiyorlar. Bir anda insanlar 'deprem' diye aramaya başladığında Google'ın o aramada birinci ikinci üçüncü sırada hangi haber sitelerini getirdiği çok önemli. Çünkü en çok onlar tıklanıyor” diyen Kızılkaya, bu şekilde haber sitelerine gelen ziyaretçilerin bir anlamda dijital reklam geliri getirmiş olduğunu söylüyor.

Uluslararası Basın Enstitüsü’nün dijital medya raporuna göre Google, yüzde 84’lük payla Türkiye’de arama motoru pazarına hakim. Kızılkaya’nın dikkat çektiği bir başka konu da Türk kullanıcı ne ararsa arasın Google’ın en üst sıralarda hep aynı siteleri getirdiği. Bu durumu, “Yemek tarifi de arasanız, ‘Cuma mesajları’ diye de arasanız, ‘8 Mart’ diye de arasanız, ‘bayrak’ diye de arasanız hep haber siteleri en üstte geliyor” şeklinde örneklendiren Emre Kızılkaya, bu nedenle dolaylı bir bilgilendirme süreci içinde, demokratik bir toplumda arama motorlarının, algoritmalarının neler seçtiğinin önemli rol oynadığını kaydediyor.

“Bağımsız medyanın etkileşimi daha fazla”

"Peki, halk bunu istiyor ve Google algoritması aslında çok tıklananları öne çıkarıyor öne çıkarıyor olabilir mi?"

Kızılkaya bu soruya, “Değil. Çünkü Google'ın kendi trend verilerine göre örneğin Sözcü gazetesi Sabah’tan birkaç kat fazla aranıyor. ‘Sözcü’ araması ‘Sabah’ aramasından çok daha fazla. Aynı zamanda raporun bir başka çok detaylı ve veriye dayalı yerinde şunu da gördük mesela: sosyal medyada etkileşimi de yüzde 16 daha fazla bağımsız medyanın, iktidar medyasına kıyasla. Haberleri daha çok konuşuluyor, daha çok paylaşılıyor. Facebook'ta beş kat daha fazla iktidar meclisine kıyasla paylaşımlar. Hal böyleyken çok açık bir şekilde aslında kamuoyunun ya da kullanıcıların ilgisi bağımsız medyaya daha yüksekken, Google bariz bir şekilde iktidar medyasını öne çıkartıyor. Bunu sayısal ulaştırmış olduk” yanıtını veriyor.

IPI raporunda da takipçi sayısındaki artıştan viral içerik sayısına kadar hemen her boyutta ve platformda bağımsız medyanın egemen olduğu belirtiliyor. Rapora göre sadece etkileşim değil erişim açısından da iktidar yanlısı medya son dönemde yerinde sayarken bağımsız yayıncılar erişimlerini hızla arttırıyor.

Raporda, “Türkiye’de bağımsız medyanın dijital erişimi (33,5 milyon aylık kullanıcı), iktidar yanlısı medyanınki (47,8 milyon kullanıcı) ile kıyaslanabilir bir hacme ulaştı” deniliyor.

“Google kendi standartlarını uygulamamaya başladı”

Google’ın yine de yönlendirme yaptığı, IPI’ın iktidar yanlısı olarak belirlediği basın kuruluşlarıyla işbirlikleri ve anlaşması olabilir mi? Emre Kızılkaya’ya göre bu mümkün.

Google’ın büyük yayıncılarla, reklam envanteri denilen tık sayıları çok yüksek olduğu için daha yakın bir ilişki içerisinde olmasının yeni bir şey olmadığını söyleyen Kızılkaya, ancak son dönemde Türkiye'de medya sahipliği yapısının değişmesiyle Google'ın kendi standartlarını hiç uygulamamaya başladığını gördüklerini söyledi.

“Mesela eskiden Google, Hürriyet'i, Sabah’ı, Milliyet' tık avcılığı nedeniyle, içeriklerinde aldatma yaptıkları için yasakladı. Bütün arama sonuçlarından çıkarttı. Bu ilk seneler önce oluyor. Son dönemdeki bütün ihlallere karşın ve bütün tepkilere karşın Google'ın geri adım atmıyor olması, henüz algoritmasını da hiçbir değişiklik yapmaması her şeyin aynı gitmesi, iktidar çevreleriyle güç odaklarıyla en azından zımni bir anlaşma olduğu intibaını yaratıyor” diyen Kızılkaya buna dair ellerinde bir belge olmadığını da kaydetti.

Emre Kızılkaya’ya göre Türkiye'de sosyal medya yasası ve geçen yıl değiştirilen internet yasasına getirilen yeni hükümler, Google gibi tamamen ticari saiklerle hareket eden büyük kuruluşlara, Türkiye gibi ülkelerde demokrasinin varlığı ya da yokluğundan çok, buradan elde edeceği kazanca bakmasına neden oluyor.

Google’ın çok büyük oranda reklam gelirleriyle finanse edildiğini, bütün gelirlerinin yüzde 90’ına yakınının reklamlardan geldiğini kaydeden Kızılkaya, Türkiye'nin de 80 milyon insanın yaşadığına, yeni teknolojilerin çok hızlı yayıldığına, mobil internet pazarının çok hızlı büyüdüğüne dikkat çekiyor ve “Türkiye’de tüm bunları düşününce Google belki de ‘ya fazla ses çıkmadığı sürece biz de devam edelim’ diye düşünüyor olabilir” yorumunda bulunuyor.

“Özgün haberi değil kopyalanmış olanı gösteriyor”

Özellikle internet haberciliğinin en büyük sorunlarından biri de “kopyala yapıştır” olarak tabir edilen yayıncılık. Kaynak gösterilmeden kullanılan haberler, özgün içeriğin kaybolmasına neden oluyor. Ancak arama motorları da kullanıcılarını özgün içeriğe yönlendirmemesi de sorunu derinleştiriyor.

Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Ulusal Komitesi Başkan Yardımcısı Emre Kızılkaya da uluslararası standartlarda nitelikli içerik üreten Amerika’nın Sesi, Deutsce Welle ve BBC Türkçe gibi uluslararası yayıncıların haberlerinin sadece iktidar değil muhalif olarak nitelenen yayın kuruluşlarınca sık sık kopyalandığına dikkat çekiyor. Ama asıl dikkat çeken, Google’ın özgün içeriği tespit etme yeteneği varken kopya habere yönlendirme yapması.

Kızılkaya, “İşin özgün haber konusunda mesela Google'ın geçen sene verdiği bir söz vardı. ‘Biz özgün içerikleri bundan sonra öne çıkartacağız.’ Aslında Google bunu çok kolaylıkla görebilir. Bunu biz bile yani kendi çok daha basit imkanlarımızla bile hangi haberin ilk olarak yayınlandığını, onun özgürlük skorunu görebiliriz. Kopyalanmış bir şey kopyalanmış olduğunu Google biliyor ve bunu artık izin vermeyeceğim diyor. Ama o örnekte de olduğu gibi mesela o anahtar kelimelerle arandığında sizin yaptığınız özgün haber değil, gidiyor; işte Milliyet'in foto galeriye dönüştürdüğü ve kaynak da göstermediği haberi veriyor” diyor.

Peki raporda yer alan bulgulara ve iddialara Google ne diyor? Kızılkaya, 6-7 aydır temasta olduklarını, Google yöneticilerinin kendilerinden görüş aldığını belirtiyor; “Fakat şöyle de bir şey var. Bu biraz da böyle çok büyük bir firma olduğu için yani binlerce kişi çalıştı. Örneğin algoritma üzerinde tek bir kişinin bir şeyi yok. Algoritmayı ben değiştiriyorum bugün gibi bir yaklaşımları olmuyor. Bunun arkasına sığınmaları durumu da söz konusu olabilir. Bu da bir ihtimal elbette” diyor.

“Toplum hesabını sormalı”

Kızılkaya, dezenformasyonla mücadelede halka da iş düştüğüne ve gerek arama motorlarını gerek sosyal ağları yakında izlemek gerektiğine dikkat çekti. Kızılkaya, “Çünkü bunlar genellikle çok büyük şirketler, uluslarötesi şirketler, büyük sermaye, büyük teknoloji denilenler ve statükoyu her yerde kayırma eğiliminde oluyorlar. Yani ‘tekerimize çomak sokulmadığı sürece paramızı buradan kazandığımız sürece aynen devam ederiz’ deme eğiliminde oluyorlar. İfade özgürlüğü dahil temel hakları ihlal eden hükümetlerle bile dünyanın birçok yerinde işbirliği yapabildiğini biliyoruz bu şirketlerin. Mesela Google Çin'de az kalsın Çin'e özel sansürlenmiş bir arama motoru geliştirecekti. Gazeteciler yazıp da ortaya çıkartmasaydı bu belki de şak diye önümüze çıkacaktı. Sonra vazgeçtiler skandal olunca. Bu yüzden toplumun bunun hesabını bir anlamda dijital platformlara sorması lazım” mesajı verdi.

Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Ulusal Komitesi Başkan Yardımcısı Emre Kızılkaya, VOA, BBC, DW gibi yurtdışı merkezli basın kuruluşlarının Türkçe yayınlarının ise ayrı bir araştırmayı hak edecek kadar önemli olduğu görüşünde. Bu kuruluşların, eskinin ana akım medyasından ayrılanların çalıştığı ve çok güzel kaliteli gazetecilik içerikleri ürettikleri yerler olduğunu belirten Kızılkaya, “Bu grup çok çok farklı bir grup olduğu için açıkçası bu bizim bir başka araştırma olarak bakmak istediğimiz bir şey. Bu kadar fazla kuruluşu kattığınızda bu sefer çok karışık oluyor. Bir anlam bir anlamda raporun selameti ve rahat okunması açısından bu haliyle bile 70 sayfayı buldu. O yüzden ayrıca ele almayı çok istiyoruz” dedi.

IPI raporu, Türkiye’den 28 yaygın ve yerel medya kuruluşunu mercek altına aldı. A grubunda “bağımsız” diye tanımlanan 14 kuruluş var: Sözcü, Cumhuriyet, BirGün, Evrensel, Yeniçağ, Karar, Oda TV, Gazete Duvar, Diken, Halk TV, Tele 1, Medyascope ve Teyit.

B grubunda ise geçmişin büyük “ana akım” medya şirketlerinden yedisine bazılarına yer verilmiş. Hürriyet, Sabah, Yeni Şafak ve Akşam, Haber7, Habertürk, NTV.

Türkiye’nin her bölgesinden örnekleme alabilmek amacıyla yedi yerel medya kuruluşu da C grubunda toplanıyor. Pusula (Zonguldak), Haber61 (Trabzon), Manavgat Son Haber (Antalya), Pusula (Erzurum), Tigris Haber (Diyarbakır), Yayla Haber (Çorum) ve Dokuz Eylül (İzmir).

  • 16x9 Image

    Dilge Timoçin

    Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler mezunu Dilge Timoçin mesleğe 2000 yılında NTV'de başladı. 2008'de Habertürk TV'ye transfer oldu, dış haber sorumlusu olarak görev yaptı. ShowTV'de dış haber editörü ve spiker olarak çalışan Timoçin, sonrasında Al Jazeera Türk'e geçti; Al Jazeera İngilizce için prodüktörlük yaptı. Dilge Timoçin VOA Türkçe'ye katılmadan önce Reuters, Deutsche Welle gibi yabancı basın kuruluşlarıyla çalışıyordu

STÜDYO VOA

Adams soruşturmasında sorgulanacak yeni Türk işadamları var mı? – 30 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG