Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınanlardan bazıları da Diyarbakır’a yerleşti. Bunlardan ikisi Haydar ve Salih, biri Arap, biri Kürt. Yolları Diyarbakır’da kesişen iki gencin ortak hayali bir gün Suriye’ye dönebilmek.
Sur ilçesindeki bir lokantada hummalı bir çalışma var. Lokanta öğle servisine hazırlanıyor. Çalışanlardan bazıları yemekleri hazırlıyor, bazıları ise içecek hazırlıyor. Kendi aralarındaki konuşmalardan, çalışanların ikisini aksanı hemen dikkat çekiyor. Bozuk bir Türkçeyle konuşan iki çalışan Suriyeli. Biri 16 yaşındaki Muhammed Haydar el Abid, diğeri ise 24 yaşındaki Salih Süleyman.
Göç İdaresi verilerine göre Diyarbakır’da 17 Ocak 2019 tarihi itibariyle 33 bin 904 Suriyeli yaşıyor. Bunlardan ikisi de Abid ve Süleyman. Abid Arap, Süleyman ise Kürt bir aileden geliyor. Suriye’de yaşarken birbirlerini tanımıyorlardı bile. Abid Hums kentinde, Süleyman ise Rasulayn kasabasında yaşıyordu. Savaşın savurduğu milyonlarca Suriyeli gibi onlar da savruldu.
Muhammed Haydar el Abid 16 yaşında. Daha 18 aylıkken gurbet hayatı başlamış. Önce Libya, ardından Suriye’nin Kürt bölgesi ve nihayet Türkiye. Gezmek için evinden ayrılan Abid bir daha geri dönemedi. Babası halen Libya’da bulunan Abid, başından geçenleri VOA Türkçe’ye anlattı; ”Daha 1.5 yaşındayken Libya’ya gittim. Orada 6 yıldan fazla kaldım yeniden Suriye’ye geldim. Kendi şehrim olan Hums’a geldim. Orada iki yıl kaldım oradan Rojava’ya geldim ve iki yıl kaldım. Orada Kürtçe öğrendim. Kardeşim iki ay önce Türkiye’ye gelmişti ve kendisine ev tutmuştu. Biz de kaçakçılara para vererek sınırı geçtik. Türkiye tarafına geçtik. Sınırda tanıştığımız biri bizi Diyarbakır’a getirdi. Bizim bulunduğumuz yerde savaş çıktı. Sözde biz gezmeye gelmiştik ama geri dönemedik. Akrabalarımızı aradık ‘gelmeyin, biz geleceğiz, daha kötü oluyor’ dediler. Ben burada lokantada çalışıyorum. Sipariş olursa götürüyorum.”
Annesi ve dört kardeşiyle birlikte Diyarbakır’a yerleşen Abid’in hayali spor hocası olmaktı. Çatışmaların gittikçe azalması, Abid’i de umutlandırıyor. Suriye’ye geri dönüp okumak isteyen Abid, ”Ben spor hocası olmak istiyordum. Çünkü bunu çok seviyordum. Şimdi dönersem ve imkanım olursa devam ederim okuluma ve spor hocası olana kadar okurum. Geri dönersem eski mesleğimi yaparım, babama yardım ederim zaten geri dönerse çalışmasına izin vermeyeceğiz. Babamın mesleği demircilikti” dedi.
Türkiye’de kaldığı süre içinde Türkçe de öğrenen Abid, özlemlerini Türkçe anlatmaya çalışıyor; ”Geri dönmeyi düşünüyorum. Biraz daha iyi olsun giderim. Hums’a gitmeyi, evime gitmeyi, kuzenlerimi görmeyi istiyorum, çoktan görmedim. Hala oradalar. Amcalarımı dayılarımı özledim en çok.”
24 Yaşındaki Salih Süleyman ise Suriye’deyken en son lise öğrencisiydi. Savaş başlayınca Türkiye’ye sığınanlardan. Babası savaştan çok önce ölmüş. Annesi altısı kız, 8 kardeşi ve annesiyle birlikte Diyarbakır’a gelmiş. Salih o günleri VOA Türkçe’ye şöyle anlatıyor; ”Ben orada hiçbir iş yapmıyordum, okul vardı, okula gidiyordum, devamlı okuldaydım. 12 yıl okul okudum. 12 yılın sonunda da devam edecektim ama savaş çıktı. Okullarımız kapatıldı. Okulsuz kaldım, işsiz kaldım. Durumumuz biraz kötüydü. Bu sırada Türkiye’ye geldik. Ben okulumu bitiremedim, lise son sınıftaydım bıraktım. Savaş çıkınca bırakmak zorunda kaldım.”
Onun hayali de öğretmen olmaktı. Süleyman, “Gençlik hayallerimiz çok fazlaydı. Çok şey istiyorduk. Ben en çok İngilizce öğretmeni olmayı istiyordum ama başaramadım. Orayı terk edip Türkiye’ye gelmek zorunda kaldık. Savaş çıktığı zaman sınır açıldı ve biz kaçak yollardan geldik” diye konuştu.
Evin tek çalışanı Süleyman. Kazandığı parayla ailesine bakan Süleyman bir gün dönmenin hayallerini kuruyor. Süleyman, ”Elbette gitmeyi çok istiyorum. Keşke şimdi bitse şimdi gitsem. Bitiyor bir daha başlıyor, bitiyor bir daha başlıyor. Doğru dürüst düzelme yok. Dursa, döner işimize bakarız ama gidemiyoruz. Bir gün ömrüm kalsa bile dönerim. Burası ne kadar güzel olursa olsun, kendi memleketim beni çekiyor” şeklinde konuştu.
Abid ve Süleyman bir süre aynı kasabada yaşasalar da birbirlerini tanıma imkanı olmamış. Ta ki Diyarbakır’da aynı işyerinde çalışmaya başlayana kadar.