New York Times, Adalet Bakanlığı müfettişi Michael Horowitz'in FBI'ın 2016 başkanlık seçimleri sırasındaki tutumuna ilişkin merakla beklenen raporuyla ilgili ayrıntıları aktarıyor. Gazete, 500 sayfalık raporun eski FBI Başkanı James Comey'nin Demokrat Parti başkan adayı Hillary Clinton'un özel bir elektronik posta sunucusu kullanmasıyla ilgili soruşturmada usulüne uygun hareket etmediğini ortaya koyuyor ve Comey'ye sert eleştiriler yöneltiyor. Habere göre Comey'nin seçimlere iki haftadan az süre kala Clinton'un elektronik posta kullanımına ilişkin soruşturmayı yeniden açtığını açıklaması, raporda en çok eleştirilen noktalardan biri. Eski Adalet Bakanı Loretta Lynch'in kendisini Clinton soruşturmasından geri çekmemesi ve kendine bağlı olarak görev yapan Comey'yi daha sıkı kontrol altında tutmaması da müfettiş Horowitz'in dikkatinden kaçmamış. Rapor, eski FBI Başkanı Comey'nin itaatsizlikte bulunduğunu, seçime çok kısa süre kala Clinton soruşturmasını yeniden açtığını duyurmasının yanlış olduğunu yazıyor. Raporun en çarpıcı yanlarından biriyse iki FBI ajanı arasındaki yazışmalar. Horowitz, raporunda, Trump karşıtı iki ajanın yazışmalarının bir başkan adayının elde edeceği sonuçlara resmi müdahalede bulunma istekliliği sergilediği sonucuna varmış. Ancak gazeteye göre Horowitz'in raporundan çıkarılacak en önemli sonuç, tüm usulsüzlüklere ve hatalara rağmen Trump'ın seçimi kazanmasını engelleyecek herhangi bir kanıt olmaması. Ancak gazete, Trump ve yandaşlarının raporu Robert Mueller ve Rusya soruşturmasını yasadışı ilan etmek için kullanma girişiminde bulunmasının şaşırtıcı olmadığını yazıyor. Hatta habere göre Trump yandaşı üç Temsilciler Meclisi üyesi, müfettiş Horowitz'e, yayınladığı raporun da soruşturulması gerektiği yönünde bir mektup gönderdi. Gerekçe, FBI içindeki bazı kişilerin raporun içeriğini değiştirmiş olabileceği kuşkusu.
New York Times bugün ayrıca New York Eyalet Başsavcılık Makamı'nın seçim kampanyası finansmanı yasalarını çiğnediği ve başkanlık seçimi kampanyasıyla yasadışı işbirliği içinde olduğu gerekçesiyle Başkan Trump'ın hayır kurumu Donald J. Trump Vakfı aleyhine dava açtığını bildiriyor. Gazete, vakfın lağvedilmesi ve Başkan Trump ve üç çocuğu Donald Jr, Eric ve Ivanka Trump'ın kar amacı gütmeyen kurumlarda hizmet etmesinin engellenmesi için açılan davanın, görev başındaki bir başkana yönelik sert bir darbe olduğu yorumunda bulunuyor. Habere göre dava, Manhattan'daki Eyalet Anayasa Mahkemesi'nin iki yıl boyunca Trump'ın hayır işleri üzerinde yürüttüğü soruşturma sonucu açıldı. Hayır kurumlarının sadece hayır işlerine odaklanması gerekirken Trump'ın vakfının, bazı Trump şirketleri aleyhine açılan davalarda anlaşmaya varmak, hatta Trump'ın 10 bin dolarlık bir portresini satın almak için kullanıldığı bildiriliyor. Davaya göre Trump Vakfı ayrıca 2016 seçim kampanyasında da önemli rol oynadı. Kar amacı gütmeyen kurumların siyasi faaliyetler yürütmeleri yasak olmasına rağmen Trump Vakfı, Trump'ın seçim kampanyasıyla yakın ilişki içindeydi. Başkan Trump ise davaya tepki göstermekte gecikmedi. Trump, Twitter mesajında, ”pespaye” olarak tanımladığı New York'lu Demokratlar'ı, vakfını dava ederek kendisine zarar vermeye çalışmakla suçladı.
Washington Post ise Adalet Bakanlığı müfettişinin FBI raporu ve New York'ta Trump Vakfı aleyhine açılan dava haberlerinin yanı sıra Yemen'deki insani krizi ana sayfasına taşımış. Gazete, dünyanın en ağır insani krizinin yaşandığı Yemen'de durumun daha da kötüye gidebileceği uyarısında bulunuyor. Habere göre Suudi Arabistan'ın başını çektiği koalisyonun düzenlediği saldırıların Kızıldeniz kıyısında stratejik konuma sahip liman kenti Hudeyda'ya yaklaşması üzerine onbinlerce Yemenli, köylerini terk etmeye başladı. Aralık'tan bu yana iç savaş nedeniyle yaşadıkları bölgelerden kaçan Yemenli sayısı 140 bini aştı. Her gün yüzlerce Yemenli'nin evlerini terk etmesi, hastalık, sakatlık ve açlıkla mücadele etmeye çabalayan Batılı yardım örgütlerinin üzerindeki baskıları daha da arttırıyor. Yemen'deki kriz, Suudi Arabistan'ın Hudeyda'yı ele geçirmek için saldırı başlatması üzerine daha da derinleşti. Birleşmiş Milletler, 600 bin nüfuslu Hudeyda'ya yapılacak saldırının sonuçlarının felaket boyutlarına varacağı uyarısında bulundu. Bunun nedeni, Yemen'in ithal ettiği gıdanın dörtte üçünün Hudeyda limanından ülkeye giriş yapması. Liman aynı zamanda yakıt ve ilaç gibi hayati önem taşıyan ithal malların da ülkeye girdiği nokta. Birleşmiş Milletler'in Yemen'deki insani durumdan sorumlu yetkisili Lise Grande, Hudeyda limanının Yemen'in can damarı olduğunu, limanın ülkenin geri kalanıyla bağlantısının kesilmesi ve kentin uzun süre abluka altında kalması durumunda 250 bin Yemenli'nin şiddet, açlık ve hastalıktan yaşamını yitirebileceği uyarısında bulunuyor.