HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp, Elazığ Cezaevi’nde yatan bir grup mahkum yakınıyla birlikte basın toplantısı düzenleyerek, hapishanelerle ilgili hazırladığı raporu açıkladı.
Toplantıda ilk sözü, bir gösteri sırasında yakalanan ve iki yıl hapis cezasına çarptırılan 14 yaşındaki B.A’nın babası Abdulhalim Akıncı aldı. Oğlunun psikolojisinin bozulduğunu söyleyen Akıncı, “Bizim çocuklarımızı adli suçlular, uyuşturucu müptelaları,tecavüzcülerle yan yana koydular. Psikolojileri bozuk ‘Beni buradan almazsanız kendimi öldürürüm’ gibi kelimeler kullanıyor. Kimse bize yardımcı olmuyor. Şaşırdık, kaldık” dedi.
Daha sonra söz alan Yiğitalp, Elazığ başta olmak üzere cezaevlerinde yaşananlarla ilgili raporunu açıkladı. Yiğitalp, bazı mahkumların açlık grevine başladıklarını belirterek, “Dört tutuklu, 10 Kasım 2017 tarihinden beri ihlallerinin sona erdirilmesi amacıyla süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine girdiğini açıkladı. 10 Aralık tarihinden itibaren dört kadın tutuklu daha bu eyleme katılmıştır. Elazığ Cezaevi’ndeki tutuklu ve hükümlüler, insan onuruyla bağdaşmayan kimlik taşıma uygulanmasını kabul etmemeleri nedeniyle disiplin cezalarına çarptırılmıştır. Kimlik dayatmasıyla ilgili cezaevi savcısıyla görüşmek isteyen tutuklu ve hükümlüler cezaevi avlusunda beklerken darp ve şiddet görmüştür. Bu, cinsel şiddete kadar ulaşmıştır. Koğuşlara, yangın söndürme hortumlarıyla da tazyikli su sıkılarak müdahale edilmiştir. Bütün bu şikayetlerle ilgili Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan suç duyurusu, aynı gün, takipsizlikle sonuçlanmıştır. Cezaevindeki kadın tutuklularla yapılan görüşmede, bazı kadın tutukluların süngerli odaya alınarak, kötü muameleye maruz bırakıldıkları aktarılmıştır. Elazığ Cezaevi’nde özellikle kadınların kaldığı T Tipi cezaevinde uzun süredir hak ihlalleri yaşanıyor. Son olarak, A Takımı adlı bir grubun, kadının kadın tutuklulara yönelik şiddet uygulaması, diğer koğuşlarda yangın var bahanesiyle müdahale edilmesi gündeme gelmiştir. Aynı raporumuzda çocukların, gergin kaygılı oldukları, gardiyanların görüşme kabinleri çevresinde çocuklarına sık sık göz teması kurmaya çalıştıkları, bu durumun da çocuklar üzerinde psikolojik baskı oluşturmak amacı güttüğü değerlendiriliyor. Elazığ ve Bolu cezaevlerindeki mahkûmların aktardığına göre, kimlik kartı sorulduğu zaman da askerdeki gibi yüksek sesle cevap verilmesi gerekiyor. Ağrı Patnos’ta ise iki mahkum vereme yakalanmıştır. Ortaçağda görülen tüberküloz artık cezaevlerinde var” dedi.
Yiğitalp, hükümetin tek tip uygulaması yerine bu şikayetlerle uğraşması gerektiğini savunarak, “Cezaevleri bu kadar işkence alanına dönmüşken siz tek tiplerle, cezaevlerindeki işkenceyi meşru hale getiriyorsunuz. Bire bir sorumlusunuz, asla ve asla böyle bir şeye girmeyin, mevcut durum zaten çok kötü. Hasta mahkumların biran önce bırakılması, çocukların biran önce hızlıca tahliye edilmesi, onlara ilişkin özel planlama yapılması gerekirken, siz buna değil, kalkıp tek tipler üzerinden siyaset yapmaya çalışıyorsunuz, bu hiç kimsenin kabul edeceği bir şey değil” diye konuştu.