BERLİN —
Almanya’da 2000-2007 yılları arasına aşırı sağcı ‚Nasyonal Sosyalist Yeraltı’ NSU adlı terör örgütü tarafından öldürülen 8′i Türk 10 kişinin davasının görüleceği mahkemeye Türk basının alınmayacak olmasına, Alman siyasetinden ve medyasından tepkiler artarak devam ediyor.
17 Nisan’da başlayacak duruşmaların yapılacağı Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi açıkladığı akreditasyon listesinde yer garantisi olan 50 kişilik listede Türk basınından kimseye yer vermemişti.
Paskalya Bayramı arifesinde Almanya’nın gündeminde bir numaralı konu olan karara yönelik hemen tüm tepkilerde, mahkemenin Türk medyasına yer verilmesi konusunda duyarlılık göstermesi istendi.
Federal Hükümet adına açıklama yapan Başbakan Angela Merkel’in sözcüsü Steffen Seibert, Merkel’in NSU cinayetlerinin şeffaf ve detaylı bir şekilde aydınlatılmasını istediğini, bu açından Türk basınının ilgisine hassasiyetle davranılmasını ümit ettiğini söyledi.
Göçmenlerden Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer NSU davasının herhangi bir dava olmadığını, tüm dünyanın bu davayı izleyeceğini ve Türk basınına da yer vererek hukuki saydamlığın korunmasının mahkemenin çıkarına olduğunu bildirdi.
Konuya en yoğun tepkiler Alman basın kuruluşlarından geliyor. Alman Devlet Televizyon Kurumu ARD ve ülkenin en çok satan gazetesi olan Bild kendilerine ayrılan yerleri Türk gazetecilerle paylaşabileceklerini duyurdular, ancak mahkeme basın sözcüsünün kamuoyundan gelen tepkilere rağmen buna da izin verilmeyeceğini belirtti. Yetkili akredite listesindekilerin duruşmaya gelmemesi durumunda bekleme listesindeki Türk gazetecilerin içeri alınabileceğini duyurdu.
Mahkemenin kararına AB'nin Adaletten Sorumlu Komiseri Viviane Reding’de tepki gösterdi ve vatandaşları öldürülen bir ülkeyi temsil eden gazetecilerin davayı takip etmesinin normal olduğunu, bu yüzden Alman mahkemesinin tavrını anlayamadığını duyurdu.
Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, yabancı medyanın da davadan ilk elden haber yapmasının gerekliliğini vurguladı. Almanya Türk Toplumu Başkanı Kenan Kolat ise, uygulamanın 'bir şeyler saklandığı imajı bıraktığını' belirtti.
Almanya’daki yabancı kökenli gazetecileri temsil eden Yabancı Gazeteciler Birliği, öldürülen kurbanların sekizinin Türk olmasına rağmen duruşmaları izlemesi için Türk basınına yer verilmemesi kararını 'kabul edilemez' olarak tanımlarken, Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olayı ‚büyük bir 'haksızlık ve skandal' olarak değerlendirdi.
Davayı takip etmek için başvuran dünyanın en önemli haber ajanslarından Fransız AFP ve Amerikan AP ile New York Times, International Herald Tribüne, BBC, El Cezire gibi medya kurumlarına da yer verilmemesinin amacının NSU davasının uluslararası bir boyut kazanmasını önlemek olabileceği yorumu yapılıyor. Red edilen kurumlardan olan Anadolu Ajans’ın Almanya temsilcisi Cüneyt Karadağ uluslararası basınının davadan dışlanamayacağını belirtti.
NSU davasında örgütün liderlerinden Beate Zschaepe ile NSU’ya yardım ve yataklık yaptığı öne sürülen Ralf Wohlleben yargılanacak.
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi bundan kısa bir süre duruşmalarını izlemek isteyen Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün ve Almanya Türk Toplumu Başkanı Kenan Kolat’a mahkeme salonunda sabit yer vermeyi reddetmiş, bu haber de Almanya ve Türkiye’de büyük tepki çekmişti.
17 Nisan’da başlayacak duruşmaların yapılacağı Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi açıkladığı akreditasyon listesinde yer garantisi olan 50 kişilik listede Türk basınından kimseye yer vermemişti.
Paskalya Bayramı arifesinde Almanya’nın gündeminde bir numaralı konu olan karara yönelik hemen tüm tepkilerde, mahkemenin Türk medyasına yer verilmesi konusunda duyarlılık göstermesi istendi.
Federal Hükümet adına açıklama yapan Başbakan Angela Merkel’in sözcüsü Steffen Seibert, Merkel’in NSU cinayetlerinin şeffaf ve detaylı bir şekilde aydınlatılmasını istediğini, bu açından Türk basınının ilgisine hassasiyetle davranılmasını ümit ettiğini söyledi.
Göçmenlerden Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer NSU davasının herhangi bir dava olmadığını, tüm dünyanın bu davayı izleyeceğini ve Türk basınına da yer vererek hukuki saydamlığın korunmasının mahkemenin çıkarına olduğunu bildirdi.
Konuya en yoğun tepkiler Alman basın kuruluşlarından geliyor. Alman Devlet Televizyon Kurumu ARD ve ülkenin en çok satan gazetesi olan Bild kendilerine ayrılan yerleri Türk gazetecilerle paylaşabileceklerini duyurdular, ancak mahkeme basın sözcüsünün kamuoyundan gelen tepkilere rağmen buna da izin verilmeyeceğini belirtti. Yetkili akredite listesindekilerin duruşmaya gelmemesi durumunda bekleme listesindeki Türk gazetecilerin içeri alınabileceğini duyurdu.
Mahkemenin kararına AB'nin Adaletten Sorumlu Komiseri Viviane Reding’de tepki gösterdi ve vatandaşları öldürülen bir ülkeyi temsil eden gazetecilerin davayı takip etmesinin normal olduğunu, bu yüzden Alman mahkemesinin tavrını anlayamadığını duyurdu.
Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, yabancı medyanın da davadan ilk elden haber yapmasının gerekliliğini vurguladı. Almanya Türk Toplumu Başkanı Kenan Kolat ise, uygulamanın 'bir şeyler saklandığı imajı bıraktığını' belirtti.
Almanya’daki yabancı kökenli gazetecileri temsil eden Yabancı Gazeteciler Birliği, öldürülen kurbanların sekizinin Türk olmasına rağmen duruşmaları izlemesi için Türk basınına yer verilmemesi kararını 'kabul edilemez' olarak tanımlarken, Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olayı ‚büyük bir 'haksızlık ve skandal' olarak değerlendirdi.
Davayı takip etmek için başvuran dünyanın en önemli haber ajanslarından Fransız AFP ve Amerikan AP ile New York Times, International Herald Tribüne, BBC, El Cezire gibi medya kurumlarına da yer verilmemesinin amacının NSU davasının uluslararası bir boyut kazanmasını önlemek olabileceği yorumu yapılıyor. Red edilen kurumlardan olan Anadolu Ajans’ın Almanya temsilcisi Cüneyt Karadağ uluslararası basınının davadan dışlanamayacağını belirtti.
NSU davasında örgütün liderlerinden Beate Zschaepe ile NSU’ya yardım ve yataklık yaptığı öne sürülen Ralf Wohlleben yargılanacak.
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi bundan kısa bir süre duruşmalarını izlemek isteyen Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün ve Almanya Türk Toplumu Başkanı Kenan Kolat’a mahkeme salonunda sabit yer vermeyi reddetmiş, bu haber de Almanya ve Türkiye’de büyük tepki çekmişti.