LOS ANGELES —
Bağımsız filmler bu yıl farklı bir açıdan tarihe geçti. Ancak kadın film yapımcıları hala birçok engelle karşı karşıya.
Bugüne kadar üç belgesel film çeken Ava DuVernay, yapımcılığı çok seviyor ve siyah bir kadın olarak filmlere farklı bir bakış açısı getirdiğini düşünüyor.
Bağımsız yapımcı olarak iki de konulu filmi olan DuVernay, sponsor bulmanın kadınlar için çok zor olduğunu söylüyor: “Bazı durumlarda erkeklerin sahibi olduğu veya yönettiği kuruluşlar veya şirketler, bir filmin sorumluluğunu bir kadın yönetmene verip, ona yatırım yapmak istemiyorlar.”
DuVernay’ın deneyimleri, Güney California Üniversitesi’nin bağımsız filmcilikte kadının yeriyle ilgili araştırmasını doğruluyor. Araştırma, 2002-2012 yılları arasında Sundance Film Festivali’nde yarışan filmleri inceliyor ve belgesel yönetmenlerinin %40’ının kadın olduğu sonucuna varıyor.
Ancak konulu filmlere gelince durum değişiyor ve kadınlar önemli görevlerin yalnızca %25’ini üstleniyor. Stacy Smith, araştırmanın yazarlarından: “Kadınlar bir film setinde ekibi yönetecek kadar güvenilir bulunmuyor. Ayrıca mali konularda çok iyi hesap yapacaklarından da kuşku duyuluyor.”
Bazı istisnalar olduğu bir gerçek. 2010 yılında Kathryn Bigelow Irak’taki Amerikan askerleriyle ilgili “The Hurt Locker” filmiyle hem en iyi yönetmen hem de en iyi film dalında Oscar aldı.
Geçen yılki “Ruby Sparks” filminin senaryo yazarı Zoe Kazan da bunu başardı, film için finansman da buldu.
Güney California Üniversitesi kadınların film sektöründe karşılaştıkları engelleri 50 kadın yönetmen ve yapımcıyla konuştu: “En büyük engellerden biri, bir proje için finansman konusunda çoğu erkek olan şirket yöneticilerini ikna etmek. Projeye güvenmelerini ve bir kadının bu işi yapabileceğine inanmalarını sağlamak.”
Konulu filmler film yapımcılarından finansman alır veya kar etmek isteyen yatırım fonlarından destek görür. Belgesellerse kar amacı gütmeyen gruplardan veya belli bir konuya önem veren yatırımcılardan finansman alır. Kadın yapımcılar genelde belgeseller için fon bulmakta daha başarılı oluyor.
Kadın film yapımcılarını teşvik etmek amacıyla Sundance Enstitüsü’nden Keri Putnam, yapımcılara finans eğitimi vermeyi planlıyor: “Finansman modellerini anlamak, para istemede başarılı olma yollarını öğrenmek, deneyim kazanmak ve bu deneyimi iyi kullanmayı başarmak ancak eğitimle sağlanabilir.”
Araştırmada sinema sektöründeki kadınlara, başarıya ulaşmalarını sağlamak için destek programları sağlanması da öneriliyor.
Bugüne kadar üç belgesel film çeken Ava DuVernay, yapımcılığı çok seviyor ve siyah bir kadın olarak filmlere farklı bir bakış açısı getirdiğini düşünüyor.
Bağımsız yapımcı olarak iki de konulu filmi olan DuVernay, sponsor bulmanın kadınlar için çok zor olduğunu söylüyor: “Bazı durumlarda erkeklerin sahibi olduğu veya yönettiği kuruluşlar veya şirketler, bir filmin sorumluluğunu bir kadın yönetmene verip, ona yatırım yapmak istemiyorlar.”
DuVernay’ın deneyimleri, Güney California Üniversitesi’nin bağımsız filmcilikte kadının yeriyle ilgili araştırmasını doğruluyor. Araştırma, 2002-2012 yılları arasında Sundance Film Festivali’nde yarışan filmleri inceliyor ve belgesel yönetmenlerinin %40’ının kadın olduğu sonucuna varıyor.
Ancak konulu filmlere gelince durum değişiyor ve kadınlar önemli görevlerin yalnızca %25’ini üstleniyor. Stacy Smith, araştırmanın yazarlarından: “Kadınlar bir film setinde ekibi yönetecek kadar güvenilir bulunmuyor. Ayrıca mali konularda çok iyi hesap yapacaklarından da kuşku duyuluyor.”
Bazı istisnalar olduğu bir gerçek. 2010 yılında Kathryn Bigelow Irak’taki Amerikan askerleriyle ilgili “The Hurt Locker” filmiyle hem en iyi yönetmen hem de en iyi film dalında Oscar aldı.
Geçen yılki “Ruby Sparks” filminin senaryo yazarı Zoe Kazan da bunu başardı, film için finansman da buldu.
Güney California Üniversitesi kadınların film sektöründe karşılaştıkları engelleri 50 kadın yönetmen ve yapımcıyla konuştu: “En büyük engellerden biri, bir proje için finansman konusunda çoğu erkek olan şirket yöneticilerini ikna etmek. Projeye güvenmelerini ve bir kadının bu işi yapabileceğine inanmalarını sağlamak.”
Konulu filmler film yapımcılarından finansman alır veya kar etmek isteyen yatırım fonlarından destek görür. Belgesellerse kar amacı gütmeyen gruplardan veya belli bir konuya önem veren yatırımcılardan finansman alır. Kadın yapımcılar genelde belgeseller için fon bulmakta daha başarılı oluyor.
Kadın film yapımcılarını teşvik etmek amacıyla Sundance Enstitüsü’nden Keri Putnam, yapımcılara finans eğitimi vermeyi planlıyor: “Finansman modellerini anlamak, para istemede başarılı olma yollarını öğrenmek, deneyim kazanmak ve bu deneyimi iyi kullanmayı başarmak ancak eğitimle sağlanabilir.”
Araştırmada sinema sektöründeki kadınlara, başarıya ulaşmalarını sağlamak için destek programları sağlanması da öneriliyor.
