Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve Komisyon’un Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle’yle bir araya gelen Eroğlu, sadece anlaşma sağlamanın önemli olmadığı, bunun aynı zamanda kalıcı olması gerektiği görüşünde: “Hani derler ya sütten ağzım yandı yoğurdu üfleyerek yiyorum… Biz de Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yaşadıklarımızı bir kez daha yaşamamak için bu anlaşmanın kalıcı olması, anlaşmanın Avrupa Birliği birincil hukukuna dahil olması, derogasyonların kalıcı olması konusundaki düşünce ve ısrarımızı ortaya koyduk.”
Yaşanan tıkanıklığa rağmen Eroğlu, sürece yönelik umudunu koruyor: “Umut olmasa müzakereleri sürdürmenin anlamı yok. Biz Türk tarafı olarak bir umut içindeyiz. Kalıcı bir anlaşma bulabileceğimizi hâlâ umut edebiliyoruz. Tabii ki bu sadece bize bağlı bir şey değil. Bizim niyetimiz var. Rum tarafının da aynı niyeti sergilemesi gerekir.”
Eroğlu, müzakerelerde sonuca gidilmesi için zamanın daraldığı mesajını Brüksel’de yineledi: “Haziran’a kadar bir anlaşma olursa olur, olmazsa zaten Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı başlıyor. Daha sonra Şubat 2013’te cumhurbaşkanlığı seçimi var. Dolayısıyla Rumların istediği süreci 2013’e ertelemek. Halbuki Genel Sekreter bu ertelemenin olmayacağı yönünde mesaj vermiştir. Ocak ayının ikinci yarısındaki beşinci zirvede anlaşabilirsek anlaşacağız, anlaşamazsak ya çok uluslu dediğimiz üç garantör ülke ve bizler toplanıp sorunu çözmeye çalışacağız ya da Genel Sekreter kendi raporuyla BM sistemi içinde bu sorunun çözülüp çözülemeyeceğinin kararını verecek. Sayın Genel Sekreter son noktayı ocak görüşmelerinden sonra koyacaktır diye düşünüyorum. Zaten son tarih olarak söylediği tarih Haziran.”
Uzlaşı olmaması halinde haziran sonrasında ne olacağı en fazla merak edilen konuların başını çekse de Eroğlu, şimdilik herhangi bir yol haritası olmadığının altını çizdi: “Şu anda yok. Ama biz bu görüşmelerin sonsuza dek sürmesini istemiyoruz.”
Eroğlu, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin Rumları çözüme teşvik etmesinin süreç açısından taşıdığı öneme dikkat çekti.
