Washington Post, geçtiğimiz ay IŞİD'e karşı başlatılan son harekattan sonra evlerini terk eden on binlerce Suriyeli'nin ülkenin kuzeydoğusundaki Al Hol kampına akın ettiklerini yazıyor. Gazete, Kürt güçlerin denetimindeki kampa çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 73 binden fazla Suriyeli'nin geldiğini, ancak aşırı kalabalık nedeniyle insani krizin patlak verdiğini bildiriyor. Habere göre 1991 yılında Körfez Savaşı'ndan kaçan Iraklı mültecileri barındırmak için kurulan kamp, şu anki sayının sadece yarısına ev sahipliği yapabilecek kapasitede. Binlerce insanın geceyi toplu halde dışarıda geçirdiği, dış mekanların tuvalet olarak kullanıldığı kampta yaralılar tedavi edilemiyor, binlerce insan ise beslenme yetersizliği çekiyor. Uluslararası Kurtarma Komitesi'nin verilerine göre geçen hafta 31 kişi, travmatik yaralanmalar ve yetersiz beslenme nedeniyle ya kampa gelirken ya da vardıktan hemen sonra yaşamını yitirdi. Yardım örgütlerinin, çocuk nüfusunun yüzde 65'ini oluşturduğu Al Hol'da yaşanan izdihama hazırlıksız yakalandıkları bildiriliyor. Suriye Demokratik Güçleri, Bağuz'a düzenlenen askeri operasyondan sonra IŞİD militanı olduğundan şüphelenilen erkekleri Suriye'nin kuzeyindeki gözaltı merkezlerinde toplamış, kadın ve çocuklarsa Al Hol kampına gönderilmişti. Kampta bulunan ve daha radikal olan yabancı kadın ve çocuklar, Irak ve Suriyeli kamp sakinlerinden ayrılıp silahlı muhafızlar tarafından gözlem altında tutuluyor. Öte yandan gazete, Birleşmiş Milletler'in bu hafta 4,3 milyon dolarlık yardımın Al Hol kampına gönderileceğini açıkladığını yazıyor.
Washington Post bugün ayrıca Gizli Servis'in Başkan Trump'ın uğrak yeri olan Florida'daki Mar-a-Lago kulübünde, üzerinde çift pasaport ve içinde zararlı yazılım olduğu tespit edilen taşınabilir bilgisayar belleği olduğu belirlenen Çinli bir kadının gözaltına alınmasının kaygı yarattığını bildiriyor. Gazete, Çinli kadının geçen haftasonu güvenlik katmanlarını aşarak Mar-a-Lago'nun resepsiyon bölümüne girmesinin başkan ve danışmanlarının sık sık gittikleri kulüpte emniyette olup olmadığı tartışmalarına yol açtığını yazıyor. Habere göre Çinli kadın, geçtiğimiz Cumartesi günü Mar-a-Lago'daki güvenlik kontrol noktasına geldi ve yüzme havuzunu kullanacağını söyledi. Güvenlik personeli, bir başka kulüp üyesinin akrabası olduğuna inanıp kadına giriş izni verdi. Kulüp içindeki görevlilerin dikkatini çekmesi üzerine durdurulan kadın, federal güvenlik personeline yalan söylemekle suçlanıyor. Gazete, Trump'ın Florida'daki kulübünü ”Kışlık Beyaz Saray” olarak kullanmasının ve kulübün her hafta yüzlerce misafir ve üyenin girişine açık olmasının dev bir güvenlik açığı oluşturduğunu kaydediyor.
New York Times ise 2020 başkanlık yarışında Demokrat Parti'den aday adayı olması beklenen eski Başkan Yardımcısı Joe Biden'la ilgili tartışmaları değerlendiriyor. Gazete, uzun bir siyasi kariyeri olan, siyaset yaşamı boyunca kadınlarla yakın fiziksel temas kurarak samimi bir kişilik sergileyen 76 yaşındaki Biden'ın, bir zamanlar avantajına olan bazı davranışlarının, cinsel tacize karşı başlatılan MeToo hareketinin giderek daha çok ivme kazanmasıyla dezavantaja dönüştüğünü yazıyor. Değerlendirmeye göre siyasi iklimin değişmesi, kötü niyet taşımayan samimiyet göstergesi bile olsa kadınlara yönelik fiziksel hamlelerin artık kabul görmemesi, Biden'ı zora sokuyor. İki kadının daha New York Times'a Biden'ın dokunuşlarının kendilerini rahatsız ettiğini anlatması, eski Başkan Yardımcısı'nın geçmişin bir kalıntısı olduğu, partisini modern çağda temsil etmeye uygun olmadığı şeklindeki söylemi güçlendirecek nitelikte. Biden ise kadınlara yönelik uygunsuz davranışlarda bulunduğu suçlamalarını reddediyor, ancak kadınlar saygıyla dinleyeceğini söylüyor. Öte yandan şimdiye kadar Biden'ın yakın fiziksel temasından rahatsızlık duyan kadınların hiçbiri, Biden tarafından cinsel taciz ya da tecavüze uğradıkları şeklinde bir suçlama yöneltmedi. Ayrıca üst düzey hiçbir Demokrat Partili, Biden'ın başkan adayı olmaması gerektiği yönünde bir açıklamada bulunmadı.
Chicago Tribune gazetesi ise Amerika'nın üçüncü büyük kenti Chicago'da Belediye Başkanı seçilerek birçok ilke imza atan Lori Lightfoot'a geniş yer ayırıyor. Gazete, Chicago'nun ilk siyah kadın belediye başkanı olan Lightfoot'un aynı zamanda kentin ilk eşcinsel belediye başkanı olma özelliğine sahip olduğunu yazıyor. Habere göre Chicago'da on yıllardır kök salan yerleşik düzene karşı bir kampanya yürüten ve Demokrat Parti'nin Chicago'daki yolsuzluklarıyla mücadele edeceği sözü veren Demokrat Partili Lightfoot'un rakibi de yine Demokrat Partili siyah bir kadın adaydı. Yoksul bir ailenin kızı olarak Ohio eyaletinde dünyaya gelen Lightfoot, Chicago Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu bir hukukçu. Lightfoot, Amerika'da büyük bir metropolü yönetecek ilk siyah eşcinsel kadın belediye başkanı oldu.