Kadın cinayetleri Türkiye’nin değişmez gündemi olmaya devam ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre son 10 günde 13 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Kadın örgütleri cinayetlerin artmasını İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye bağlıyor.
Azize Gülmez, Başak Cengiz, Hanife Demirci, Neslihan Batur, Gülsüm Yarış, Selime Pişkin, Nurdan Budak, Sanem Kafalı, Şahinder Karakulak, Sultan Karabulut, Meral Mas, Neslihan Kaya ve Sahra Gizem Aksu son 10 günde cinayete kurban giden kadınların isimleri. Cinayetlerin son kurbanı Batmanlı Sultan Karabulut oldu. Kardeşiyle birlikte D.D’nin saldırısına uğrayan Sultan Karabulut olay yerinde yaşamını yitirdi. Ağır yaralanan kardeşi Müzeyyen Karabulut yoğun bakıma alınırken, saldırgan kayıplara karıştı. Müzeyyen Karabulut’un daha önce 7 kez karakola şikayette bulunduğu ortaya çıktı. Batman’a giden HDP Heyeti saldırganın yakalanmamasına tepki gösterdi.
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, cezasızlık ve kadın düşmanı politikaları nedeniyle kadınların her gün ölümle yüz yüze kaldığını belirterek, “Erkekler elini kolunu sallayarak iktidardan aldığı destek ile her gün suç işlemeye devam ediyor. İstanbul Sözleşmesi talebinde bulunan kadınların karşısına çıkan kolluk, kadınlar katledilirken ortada yok. Kadınlar defalarca kez koruma talep ederken, yargı bu talebi görmezden geliyor. Kendini koruyan kadına ceza kesen yargı, koruma veya uzaklaştırma kararı isteyen kadınlara bu hakkı tanımıyor” dedi.
“İstanbul sözleşmesine dönülmesi elzemdir”
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi Üyesi Hatice Demir, cinayetlerin artmasını İstanbul Sözleşmesi’nin uygulamadan kaldırılmasına bağlıyor. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Demir, kadın cinayetlerinin cins kırımı noktasına ulaştığını savunarak, “Kadınlar sırf kadın oldukları için her gün öldürülüyor, ne kamusal alanda ne de özel alanda kadınlar artık güvende değil ve kadın cinayetlerinin gündemimizde olmadığı tek günümüz kalmadı. Son 10 günde yaşanan kadın cinayetlerine baktığımızda kadına şiddete ‘üretilen gerekçelerin’ ne kadar meselenin özünden uzak olduğunu da göstermiş oldu” dedi.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin kadınlar üzerinde ciddi tehdit oluşturduğunu ifade eden Demir, sözleşmeye dönülmesi çağrısı yaptı. Demir, sözlerini şöyle tamamladı: “Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan’ın bir gece yarısı yayınladığı kararname ile hukuka aykırı çekilme ilanı ve kadın mücadelesini hedef alan söylemleri kadınların hakları ve yaşamları açısından ciddi tehdit yarattı. Bu söylemler hem yargı uygulayıcıları üzerinde hem de kolluk üzerinde şiddete belli durumlarda tolerans gösterilebileceğine dair uygulamalara kapı aralıyor. Şiddeti meşrulaştıran gerekçeler üretiyor. Bu durumun yarattığı cezasızlık kültürü erkek failleri cesaretlendiriyor. Kadınlar korumasız hale getiriliyor. Bu nedenle şiddetsiz bir toplum tahayyülü ve demokrasi ile insan haklarının temeli olan toplumsal cinsiyet eşitliği için İstanbul Sözleşmesi’nin tüm yükümlülüklerinin istisnasız hayata geçirilmesi elzemdir. Aksi halde her cinayetin doğrudan sorumlusu Cumhurbaşkanı ve AKP iktidarıdır.”
“Kadınlar sahipsiz ve öfkeli”
Kadına yönelik şiddet, cinsel istismar gibi konularla mücadele çalışmaları yapan ve merkezi Diyarbakır’da bulunanKAMER Vakfı’nın başkanı Nebahat Akkoç, kadın intiharlarının bazılarının da cinayet olduğu görüşünde. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Akkoç, “Son 10 günde 13 kadın öldürüldü. Yanı sıra kadın intiharlarının bir kısmının cinayet olduğuna dair haberleri izliyoruz. Tüm bunlara rağmen İdarenin bu cinayetleri kınayan, protesto eden bir açıklaması olmadı. Eskiden bu cinayetler bir bölgeye, bir kültüre mal edilir, "töre cinayeti" denir geçilirdi. Bu artık söylenemez. Cinayetlerin Türkiye'nin her tarafında birbirine benzer saikler bahane edilerek işlendiğini görüyoruz. Kanunlar ne yazarsa yazsın, bu kanunların uygulanmasını sağlayacak kararlı bir siyasi irade olmadıkça bir anlamı yoktur” diye konuştu.
Akkoç da İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye dikkat çekerek şunları söyledi: “Bildiğiniz gibi Türkiye'deki siyasi irade Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini uygun gördü. Kadın kuruluşları olarak buna itiraz ettik. ‘İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz’ diye haykırdık. Ama sesimiz, sözümüz duyulmadı. Danıştay da bugün nihai kararını verdi. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme yönteminin hukuka uygun olduğuna karar verdi. Son cinayetlerden ikisinde, katillerin ‘Artık size sahip çıkan yok’, ‘kadın öldürmek kolaylaştı’ dediğini de basından izledik. Biz kadınlar sahipsiz ve öfkeliyiz ama kararlı ve umutluyuz.”
Ekim ayında 18 cinayet 19 şüpheli ölüm
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2021 Ekim ayı raporuna göre 18 kadın öldürüldü, 19 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Kadınların öldürülme nedenleri rapora şöyle yansıdı:“Öldürülen 18 kadından 12’sinin hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi, 6’sı da boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesiyle öldürüldü. 12 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.”