Türkiye’nin bugünkü MGK toplantısıyla IKBY’ye karşı ekonomik açıdan özellikle enerji alanında Erbil’i zor durumda bırakabilecek yaptırımlar uygulamaya başlayabileceği tartışılıyor. Türkiye’nin 22 Mayıs 2014’te boru hattıyla ilk petrol nakliyesini IKBY’den gerçekleştirdiği görülüyor. Ancak boru hattı dışında yıllardır tankerler aracılığıyla Habur Sınır Kapısı vasıtasıyla petrol ticareti Erbil – Ankara arasında sürdürülüyor. Öte yandan Türkiye’nin Kürt Sorunu’nun çözümü sürecinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da Mesut Barzani’yi ağırlaması, Suriye’de Kobani’nin savunulması için Peşmerge’nin Türkiye üzerinden geçiş yapması gibi olaylarla vurgulanan yakın siyasi diyaloglar da söz konusuydu. Aynı şekilde Irak Merkezi Hükümeti’nin (Bağdat) itirazlarına rağmen Türkiye’nin Başika Kampı’nda Peşmerge gücüne askeri eğitim verdiği de biliniyor. Şimdi Türkiye’nin, son yıllarda Bağdat’ın itirazlarına rağmen yakınlaşma politikası izlediği IKBY’nin bağımsızlık yolunda 25 Eylül’de referandum kararı alması nedeniyle nasıl bir strateji izleyeceği merak ediliyor.
Türkiye’nin yaptırım anahtarı olarak olarak “ekonomi” işaret edilirken, enerji alanındaki ticari ilişkiler konusunda Türk Hükümeti’nin sözlü açıklamalardaki gibi sert tepki vermeyeceğini düşününler de var. O isimlerden biri de Türkiye’nin petrol meselesini yöneten kurum olan kısa adıyla TPAO’da (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) yöneticilik görevi yapmış, TMOBB Petrol Mühendisleri Odası Eski Başkanı Necdet Pamir.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Pamir, Barzani’nin bağımsızlık referandumuna yönelmesine yol açan süreçteki gelişmelerde AKP hükümetinin rolü bulunduğunu düşünüyor. IKBY’nin petrol kaynağına dayalı ekonomisini Irak anayasası ve yasalarına aykırı şekilde mevcut AKP Hükümeti’nin katkısıyla geliştirdiğini kaydeden Pamir, “Barzani’nin ekonomik yönden güçlenmesinde ve cesaret bulmasında en önemli unsurlardan birisi AKP Hükümeti’nin komşu devlet Irak’ın hukukuna, egemenliğine, toprak bütünlüğüne aykırı uygulamaları geliyor. Dolayısıyla MGK’da alınacak tedbirleri, son derece geç ve biraz da iç politikaya yönelik tedbirler olarak görüyorum. MGK kararlarıyla ‘Tavşan kaç, tazı tut’ cinsinden bir takım açıklamalar olabilecektir” dedi.
Türkiye’nin Erbil’le Petrol Antlaşması Nasıl?
Irak’ın ancak tüm halkı adına petrol ticareti yapılabileceğini belirten Pamir, “Yani ister kuzeyde, ister merkezde, isterse güneyde üretilmiş olsun, Irak Anayasası’nın 111 ve 112’nci maddeleri uyarınca bu petrolün ihraç edilmesi hakları yalnız ve ancak Irak Merkezi Hükümeti’ne ait. Bu ihraç karşılığındaki paralar ise, Birleşmiş Milletler’in (BM) NewYork’taki hesabına yatırılmalı. Bu da 1483 numaralı BM Güvenlik Konseyi’nin kararıyla belirlenmiştir. 22 Mayıs 2003’ten beri böyle. Pamir bu karara aykırı olarak Türkiye üzerinden Irak’ın kuzeyindeki petrolün ihraç edilmesine destek olunduğu yorumunu yapıyor..
Türkiye’nin IKBY’den petrol ihracatıyla ilgili kesin rakamlara ulaşılmakta güçlük yaşandığını da aktaran Pamir, Hazine Müsteşarlığı kayıtlarında “gizli veri” kavramı oluşturularak Erbil ile yürütülen enerji ticaretine ilişkin rakamlara adeta perdeleme uygulandığı görüşünde.
Irak – Türkiye Ham Petrol Boru Hattı Antlaşması’nı anımsatan Necdet Pamir, “BM hesabı yerine paraların Halkbank’a yatırıldığını da dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız söylüyor. Halbuki Türkiye'yle Irak arasındaki anlaşma böyle değil. Bu arada devletler, devletler ile anlaşma imzalar. Resmi Gazete’de yayımlanan ikili antlaşmadaki 7.maddesinde; ‘Türk toprakları içinde nakliye, pompalama, yükleme işlemlerine kefil olduğu için Irak’tan gelen ham petrolün tüm depolama, ihraç merkezleri ile terminalde (Adana-Ceyhan) Irak tarafı direktiflerine uyacaktır.’ deniliyor. Türkiye adına bunun tam tersini yapıyorsunuz, iş işten geçtikten sonra, Barzani kendinde bu hakkı gördükten sonra tepki vereceğiz diyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Bağımsızlık referandumu konusunda, “AKP Hükümeti’nin de sorumluluğunu görmemiz lazım” diyen Pamir, Irak Merkezi Hükümeti’nin onayı dışında Habur’un hemen karşısındaki noktadan petrol boru hattına bir by-pass hattı çekildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buradaki ölçüm istasyonu by-pass edilerek, ne kadar metreküp petrol pompalandığı belli olmayacak şekilde işlem yapılıyor. Bunun bir miktarı Kerkük’ten geliyor, günde 25 bin varil civarında. Financial Times’da günlük 550 bin varil ihracattan söz ediliyor. Varil başına 55-60 dolardan satışı yapılması gerekirken, Barzani deyim yerindeyse Irak halkı kesesinden eksilterek 42 dolara satıyor. Bu durumda günlük ciro 23 milyon 100 bin dolar oluyor. Ama tabii bu günlük cirodan IKBY’de faaliyet gösteren yerli ve yabancı şirketlerce alınan paylar ve vergiler de söz konusu.
Mesala Neçirvan Barzani’nin 2012 yılında Time Dergisi’ne verdiği röportajda, bağımsızlık adımını atacakarına ilişkin somut açıklaması var. Barzani, röportajında, ‘İnanıyorum bir şans yakaladık ama aşılması gerekli bir çok engel var. Bağımsız Kürdistan için etrafımızdaki ülkelerden en az birini ikna etmemiz lazım. Onları ikna etmeden bunu yapamayız. Denize çıkışımız olmadığından ikna edilmesi gereken bölgesel bir ortağa ve bunu uluslararası planda destekleyecek bir büyük güce gereksinim var. Şu anda ihtiyaç duyduğumuz şey ise Irak içerisinde ekonomik bağımsızlık’ diyor.
AKP Hükümeti, milliyetçi oylara seslenerek, bir şeyler söylüyor. Eğer Erbil’in yani IKBY’nin Irak – Türkiye Ham Petrol Boru Hattı’nı kullanmasına izin verilmeseydi, Barzani böylesine cesaretlenmeyebilirdi.”
Bu arada IKBY içinde, Goran Partisi tarafından Barzani’nin yolsuzlukla suçlandığı iddialar arasında, Türkiye üzerinden yapılan petrol ticareti cirosundan aile olarak kazanç sağladıkları yönünde ithamlar da söz konusu.
AKP’nin Görüşü IKBY’le İlişkileri Geliştirmekti
AKP Ekonomi İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Erdal Karagöl, uluslararası ekonomi alanında uzman. Karagöl’ün, IKBY'yle ilişkilere ilişkin geçmişteki analizlerine bakıldığında, Ankara – Erbil hattındaki yakınlaşmaya uluslararası güçlerce engelleme yapıldığını kaydediyor ve bunu eleştiriyor. Karagöl’ün konuya ilişkin makalesinde, Erbil’le yakınlaşmayı savunurken Bağdat’ı eleştirdiği de görülüyor. Karagöl, “22 Mayıs 2014 tarihinde Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından ilk petrol nakliyesinin yapılmasının ve bu nakliyenin Türkiye aracılığıyla gerçekleştirilmesinin akabinde bölgede yaşanan olayların birbirinden bağımsız olduğunu düşünmek gerçekçilikten uzaktır. Irak Merkezi Yönetimi’nin Türkiye’yi IKBY ile kurduğu bu ilişkiden dolayı Uluslararası Ticaret Mahkemesi’ne şikâyet etmesi, petrol alıcılarına yönelik tehditlerini öne sürmesi, ABD desteğiyle Irak Bölgesel Kürt Yönetimi petrolünün dış pazarlara açılmasını engellemesi, Türkiye-IKBY işbirliğinin ne derece bir tehdit olarak görüldüğünü ortaya koymaktadır” ifadelerini kullanıyor.
Geçen yıl Kalkınma Bakanı olan Cevdet Yılmaz’ın da Irak'la ticaret hacmini 12 milyar dolar olarak açıkladığı ve bunun önemli bölümünün ıKBY'yle gerçekleştirildiğini söylediği biliniyor. Yılmaz, Nisan 2016’da Erbil’e yaptığı ziyarette, “Küresel kriz ve bölgesel şartların etkisiyle düşüş yaşandı. Geçen yıl ticaret hacmimiz 8.5 milyar dolara düştü. Karşılıklı olarak terörden kurtulduğumuzda, petrol fiyatlarındaki düşüşün etkileri kalktığında hacim yüksek oranlara çıkacak” diyor. Bunun yanı sıra Yılmaz, Türkiye’nin IKBY'yle Habur Sınır Kapısı dışında başka sınır kapıları açmayı planladığını da açıklıyor.