Türkiye ile Suudi Arabistan Washington Post gazetesi yazarı Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’na girdikten sonra ortadan kaybolmasından sekiz gün sonra ortak çalışma grubu kurmak için anlaştılar.
Bu konudaki gelişmeyi akşam saatlerinde Anadolu Ajansı aracılığıyla kamuoyuna duyuran Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, teklifinin projektörlerin üzerine çevrili olduğu Suudi Arabistan’dan geldiğini de açıkladı:
“Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki işbirliği çerçevesinde ve Suudi Arabistan'ın teklifi üzerine, Suudlu gazeteci Cemal Kaşıkçı hadisesinin bütün yönleriyle aydınlatılması amacıyla ortak çalışma grubu kurulması kararlaştırılmıştır.”
Suudi Arabistan başkonsolosun rezidansı ve şüpheli araçlarda arama yapılmasını istemiyordu
Bu önemli bir gelişme zira Suudi Arabistan’ın Viyana Sözleşmesi uyarınca Türkiye’ye başkonsoloslukta arama yapabilmek için Pazartesi günü Suudi Arabistan’la uzlaşmış hatta İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz arama faaliyetini yönetmek için görevlendirilmişti.
Ancak Suudi Arabistanlı diplomatların İstanbul Emniyeti’nin kamera incelemesinde şüpheli buldukları iki konsolosluk aracı ile Başkonsolos Muhammed El Otaibi’nin rezidansında arama yapılmasını reddetmesi üzerine arama gerçekleşmemişti.
Prof. Caşın: “Türkiye başkonsolosluk, başkonsolosun rezidansı ve araçlarda arama yapmalı”
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Prof. Mesut Hakkı Caşın, Türkiye’nin Kaşıkçı’nın kaçırıldığına ya da öldürüldüğüne dair deliller bulması halinde başkonsolos ve konsolosluk çalışanlarını ‘istenmeyen insan’ (persona non grata) ilan edebileceğini belirtti.
İstinye Üniversitesi öğretim üyesi, “Türk polisinin koku alan köpeklerle içeri girip arama yapması gerekiyor. Eylem sadece konsoloslukta olmamış, başkonsolosun rezidansına araçların gittiği görülüyor. Orada öldürüp başka yere götürmüş olabilir. Burada da araştırma yapılmalı, tabii oraya giden araçlarda da. Zira köpekler o araçlarda kan ya da bir başka delil bulabilir. Eğer burada kast varsa başkonsolos sorumlu olur. Türkiye Cumhuriyeti egemen bir devlet olarak ülkesindeki yabancı şahısları korumakla mükelleftir. Türkiye burada bu eylemin yapıldığı kanaatine varırsa başkonsolos ve konsolosluk mensuplarını ‘istenmeyen kişi’ ilan edebilir. Tabii dava da açabilir” dedi.
Çavuşoğlu: “Suudi Arabistan'ın da bizimle işbirliği içinde olması gerekiyor”
Zaten bugün Bağdat’ta gündüz saatlerine konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Suudi Arabistan’ın işbirliği içinde olmadığını ima etti:
“Başsavcılık yoğun ve kapsamlı bir soruşturma başlattı. Bu konuda istihbaratımız, emniyetimiz ve tüm ilgili kuruluşlarımız birlikte soruşturmayı yürütüyor. Bu olay Suudi Arabistan'ın başkonsolosluğunda gerçekleştiği için Suudi Arabistan ile de yakın ilişki içinde olmak istiyoruz. Suudi Arabistan'ın da bizimle işbirliği içinde olması gerekiyor. Bu soruşturma neticesinde ortaya çıkan gerçekleri tüm dünya ile paylaşmış olacağız.”
Suudi basınından Kışlakçı, Cengiz ve El Shayyal’a suçlama
Suudi Arabistan basını ise Cemal Kaşıkçı’nın kaybolmasının Riyad yönetimine mal edilmesinde rol oynadıkları iddiasıyla Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, Türk Arap Medya Derneği Başkanı Turan Kışlakçı ve Türkiye’den yayın yapan El Cezire İngilizce muhabiri Jamal el Shayyal’i suçluyor.
Suudi isimli gazete, bu isimleri Suudi Arabistan aleyhindeki karalama kampanyasının sorumluları olarak gösterdi.
Hedefteki isimlerden Turan Kışlakçı, bu suçlamayla ilgili Twitter hesabından yaptığı yorumda, “Kirli medya. Ülkelerinin en tanınmış muhabiri çok büyük ihtimalle öldürüldüğü halde onlar bu durumu nasıl, nerede ve niçin diye sormaları gerekirken bizi hedefe koyuyorlar. Bu gazetecilik değil suçu gizleme çabasıdır. Suudi Arabistan halkı bunu hak etmiyor” dedi.
Dört gündür Türkiye’de olan El Shayyal Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed El Salman’ın öngörülemez bir siyasetçi olduğunu söyledi.
El Cezire muhabiri, “Suudi Arabistan Sünni dünyanın lideri olmak istiyor. Ama Türkiye birçok açıdan çok daha güçlü. Yemen’de yaptıklarını görüyoruz. Reform sözü verdi ama ülkesini diktatörce yönetiyor. Gerçekten öngörülemez bir lider. Dolayısıyla Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin nasıl gelişeceğini öngörmek çok zor” dedi.