Türkiye, Fransa senatosuyla ulusal meclisinin Barış Pınarı Harekatı nedeniyle aldığı kararları kınadı. Dışişleri Bakanlığı, “Suriye topraklarında bir terör devleti kurmaya çalışan Fransa’nın uğradığı hayal kırıklığı sonucu” bu kararları aldığı açıklaması yaptı.
Bakanlıktan bugün yapılan açıklamada, Türkiye’nin bu tutumu şiddetle kınadığı ve reddettiği vurgulanarak, Fransa’nın terör örgütlerini destekleyen, sahiplenen bir tutum izlediği görüşü dile getirildi. Açıklamada, “Suriye topraklarında bir terör devleti kurmaya çalışan Fransa’nın uğradığı hayal kırıklığı sonucu bu kararları aldığı gayet iyi anlaşılmaktadır. Fransız Parlamentosu ve bu kararlara destek veren Fransız hükümeti, attıkları bu adımlarla, AB tarafından da terör örgütü olarak tanımlanan PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG ile saf tuttuklarını tüm dünyaya bir kez daha ilan etmiştir. Teröristlerin Elysee Sarayı’nda en üst düzeyde kabul gördüğü bu ülkenin parlamentosunun tutumu bizim için şaşırtıcı değildir. Türkiye’nin terör örgütü DEAŞ’a (IŞİD) karşı bir başka terör örgütü olan PYD/YPG’yle ortaklık kurulmaması yönünde müttefiklerine yaptığı müteaddit uyarılara karşın Fransa, Türkiye’nin ulusal güvenliğine karşı hayati bir tehdit oluşturan bu terör örgütünü DEAŞ’la (IŞİD) mücadele kisvesi altında desteklemiş; PYD/YPG ile Suriyeli Kürtleri bir tutma hatasında ısrar etmiştir” denildi.
Türkiye adına Fransa’ya “Fransız parlamentosunu ve hükümetini, terörle mücadelede teröristlerin değil, NATO ve Avrupalı müttefiki Türkiye’nin safını tutmaya ve Türkiye ile dayanışma göstermeye bir kez daha davet ediyoruz” çağrısı da yapıldı.
“Fransız parlamentosu ve hükümetinin Kürtler’i temsil ettiği iddiasıyla “PYD/YPG romantizmi içerisinde gerçeklik dışı bir algıya sahip olduğunu” kaydeden Dışişleri Bakanlığı, PYD-YPG unsurları tarafından Suriye’de Araplar, Kürtler, Türkmenler ve Hıristiyanlar’ın zulme maruz bırakıldığı görüşünü dile getirdi.
“Hiçbir ülke DEAŞ (IŞİD) ile mücadele dersi veremez”
Açıklamada, Barış Pınarı Harekatı’nın uluslararası hukuk temelinde, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. Maddesi’nden kaynaklanan meşru müdafaa hakkı çerçevesince yürütüldüğü de yinelendi. Bunun ABD ve Rusya ile yapılan son anlaşmalarla tescil edildiğini de belirtilerek, Fransa’nın Türkiye’nin yaptığı tüm bilgilendirmeleri dikkate almaktan uzak bir yaklaşımı sürdürdüğü ifade edildi. Açıklamada, “Tarafımızdan yapılan tüm girişim ve açıklamalara rağmen Fransız Parlamentosu’nun gerçeklerle bağdaşmayan kararlar kabul etmesi, ancak Türkiye’ye karşı önyargılı ve sağduyudan yoksun tutumuyla ve Fransa’nın Suriye konusunda içinde bulunduğu çaresizlikle izah edilebilir. Hiçbir ülke DEAŞ ile mücadelede Türkiye’ye ders veremez. Suriye sahasındaki DEAŞ mensubu vatandaşlarının sorumluluğunu almakta dahi ikircikli hareket eden bir devletin, DEAŞ’a karşı sahada göğüs göğüse mücadele etmiş, şehit vermiş ve sürekli operasyon düzenleyen Türkiye’ye ithamda bulunmaya hiçbir hakkı yoktur” denildi.
Fransa Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı
Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Charles Fries, Barış Pınarı Harekatı hakkında kabul edilen karar nedeniyle Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı.
Fransa Ulusal Meclisi'nde alınan kararda, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a, "Suriye'nin kuzeyindeki güvenlik kaosunu önleme adına her türlü önlemi alması" çağrısı yapımıştı.
Türkiye Fransa'daki başörtüsü meselesinde yeni yasağa da tepkili
Bu arada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan bir başka açıklamayla, Fransa'da "kamu görevine katılma olduğu" gerekçesiyle başörtülü annelere okul gezilerine katılma yasağı getirilmesine tepki gösterildi.
Açıklamada, "Fransa Senatosu’nda kabul edilen ve başörtüsü takan annelerin okul gezilerine eşlik etmelerinin engellenmesini amaçlayan kanun tasarısını şiddetle kınıyor ve reddediyoruz. Fransa makamlarının ülkelerinde İslam ve yabancı düşmanlığını körükleyen ve dini özgürlükleri sınırlayan bu tür ayrımcı müdahaleler yerine, İslam karşıtlığıyla mücadeleye yönelik yasal tedbirler almaları faydalı olacaktır. Her fırsatta özgürlüklerden bahseden ülkelerin bugün en temel insan hak ve özgürlüklerini çiğnemeleri bahsekonu ülkelerin ikiyüzlülüğünün ve çifte standartlı yaklaşımlarının başka bir örneğidir" denildi.
