Erişilebilirlik

Tahliyeler Afgan Kadınlar İçin Ölüm-Kalım Meselesi


Kabil'de özellikle Batılı ülkelerin büyükelçiliklerinde, misyonlarında ve sivil toplum örgütlerinde çalışan diğer kız öğrenciler gibi 22 yaşındaki Afgan öğrenci Esin de Afganistan'dan bir an önce kaçmak için sabırsızlanıyor. Esin, "Gerçekten hayatımız tehlikede, burası felaket durumda, kapı kapı dolaşıp bizi arıyorlar" diyor.

Esin'in bazı arkadaşları da, Taleban rejimi altında öğrenimlerine devam edemeyecekleri korkusuyla ülkeden kaçmak istediklerini söylüyor. Kimileriyse acımasız militanlar tarafından hedef alınacağını düşünüyor.

Afganistan'dan tahliye edilmek, Esin için adeta bir ölüm-kalım meselesi. Ancak tahliye başvurusundan herhangi bir sonuç alamayan Esin, Taleban'dan kaçma şansının her geçen dakika azaldığının farkında. Amerika'nın Sesi'ne (VOA) konuşan Esin, kendisinin ve diğerlerinin neden tahliye edilmeyip geride bırakıldıklarını anlamakta zorlanıyor.

Annesi ve iki kız kardeşiyle şu anda saklanmakta olan Esin'in korkmasının nedeni sadece öğrenci olmasından ve ABD hükümeti için gönüllü olarak çalışmasından kaynaklanmıyor.

Esin, iki yıl önce zorla nişanlandığı genç erkekten ayrılmak için nişanı bozmuş. Taleban mensubu olduğu anlaşılan eski nişanlısı, Esin'den öğrenimine son vermesini istemiş.

Eski nişanlısı, o zamandan beri Taleban'a ihbar ettiği Esin'i ve ailesini tehdit ediyor. Esin, bir telefon görüşmesinde, "Eski nişanlım, dinimi terk ettiğimi, öldürülmem gerektiğini, Bad dadan diye bilinen kültürel bir kural gereği kız kardeşlerimden biriyle evleneceğini söylüyor. Bu kurala göre aileler arasındaki düşmanlığı sona erdirmek için erkeğin ailesine bir kız verilir. İzimizi bulduğu için birkaç kez yer değiştirmek zorunda kaldık. Şimdi de Taleban başa geldiği için ben de kız kardeşlerim de gerçekten tehlike altındayız" diyor ve yardım istiyor.
Taleban sözcüleri, kadınların Taleban yönetimi altında korkacak hiçbir şeyleri olmadığını kaydetmişti.

Taleban'ın Katar'daki Sözcüsü, Batılı medyaya, kadınların "hiçbir şey kaybetmeyeceklerini" söyledi ve ,"Kadınların yapmaları gereken tek şey, hicab giymeleri. Şu anda öğretmenler işinin başına döndü. Hiçbir şey kaybetmediler. Gazeteciler, kadın gazetecileri kastediyorum, işe yeniden başladı, bir şey kaybetmediler" dedi.

Ancak çok sayıda eğitimli Afgan kadın, bu durumu çok daha farklı değerlendiriyor. Taleban'ın verdiği sözlerle eylemlerinin tutarsız olduğunu söyleyen Afgan kadınlar, Batılı güçler ülkeden tamamen ayrıldıktan ve Taleban'la tek başlarına bırakıldıktan sonra durumlarının çok daha kötüleşeceğine şüpheleri olmadığını söylüyor.

Tacikistan'da bulunan Afgan mülteci Freşta Hüseyni, Hür Avrupa Radyosu/Özgürlük Radyosu’na (RFE/RL), "Taleban'a güvenmiyorum. Doğru düzgün bir eğitimleri yok. Sadece dini eğitim almışlar" diyor.

Çok sayıda Afgan kadın, Taleban'ın Afganistan'da iktidarda olduğu 1990'lı yıllarda olduğu gibi şimdi bir kez daha örgütün uyguladığı katı kurallar altında ezileceklerine kesin gözüyle bakıyor. 23 yaşındaki bir öğretmen, VOA'le yaptığı telefon görüşmesinde, "İnsafsızca üzerimize gidecekler" dedi.

Kısıtlamalar başlıyor

VOA'ın temas kurduğu Afgan kadınlar, şu anda ülkede fırtına öncesi sessizliğin yaşandığını, ancak şimdiden bazı olumsuzluklarla karşılaştıklarını söylüyor.
Bazı kadın gazetecilerin canlı yayına çıkmalarına izin verilirken devlet televizyonu için çalışan kadınlara işe gelmemeleri yönünde talimat verildiği bildiriliyor. Geçen hafta bazı devlet memuru kadınlardan da çalıştıkları bakanlıkları terk etmeleri istenmiş. Afganistan'ın ücra vilayetlerinden ise hicabın yeterli görülmediği, kadınlara burka giymeleri ve yanlarında erkek bir akraba olmadan evden çıkmamaları talimatı verildiği yönünde haberler geliyor.

Taleban Sözcüsü Zabihullah Mücahid, bazı örgüt savaşçılarının ve komutanların aşırıya kaçtığını, bu kişilerin "kadınlarla konuşma konusunda eğilimli olmadığını" söyledi. Taciz iddialarının soruşturulacağını kaydeden Mücahid, "tam bir sistem oturtana kadar kadınlara şimdilik evde kalmalarını" tavsiye ettiklerini belirtti.

Dışarıya çıkmaya korkan 20 yaşındaki öğrenci Kuşane, "Annem Taleban'ın Kabil'de iktidarda olduğu 1990'lı yıllarda öğretmendi, militanlar annemi çok kötü dövmüştü" diyor.

Taleban Sözcüsü Mücahid'in verdiği sözlerin hiçbirine inanmayan Kuşane, "Taleban'ın küresel toplumda artık değiştiği şeklinde farklı bir izlenip yaratmaya çalıştığını ancak örgütün hiçbir şekilde değişmediğini" söylüyor.

Kabil'deki ABD misyonu için üç yıl boyunca gönüllü olarak çalışan Kuşane, şu anda dağıtılmış olan bir kadın örgütünün başkan yardımcılığını yapmış ve 16 bin aktivistten oluşan bir ağın parçasıymış. Corona pandemisi nedeniyle son aylarda faaliyetlerinin büyük çoğunluğunu tartışma forumlarında online olarak gerçekleştiren grup üyeleri, şimdiyse online ortamlarda Taleban tarafından izlendiklerini düşünüyor ve bu platformların militanlara kimlik tespiti yapma imkanı vermesinden korkuyor.

Kuşane, kızkardeşi ve annesi, Kabil'in Taleban'ın eline geçmesi ve komşularından bazılarının kendilerini Taleban'a ihbar etme tehdidi nedeniyle yaşadıkları apartmandan çıkıp bir başka yere yerleşmiş. Kuşane, "İngilizce konuştuğumu ve kadın haklarını savunduğumu biliyorlardı; Afgan kızların beynini yıkadığımı ve dinlerini değiştirmeye çalıştığımı söylediler" diyor.

Üç kadın, kendilerine eşlik edecek bir erkek akrabaları olmadığından son 10 gündür evden çıkmamış. Daha önce ABD Büyükelçiliği için çalışan iki erkek kardeşinden birinin militanlar tarafından neredeyse öldürülene kadar dövülmesinden sonra ABD'ye göç etmiş.

Taleban militanlarının kentte her köşe başını tutmuş olması da kadınların korkularını körüklüyor. Kuşane'nin annesi ve kardeşiyle yaşadığı apartman binası dışında kurulan iki kontrol noktasında Taleban militanları nöbet tutuyor. "Geçen gün bir erkek komşumuzdan bizim için market alışverişi yapmasını istedim" diyen Kuşane, kadınların "eve hapsedildiğini, beklemede olduklarını" söylüyor ve hala neden geride bırakıldıklarını merak ediyor.

Uluslararası Kurtarma Komitesi’nden uyarı ve çağrı

Afganistan’da Taleban’ın yönetimi ele geçirmesinin ardından yaşanan karmaşa sürerken özellikle ülkedeki kadın ve çocukların durumu endişe yaratıyor. Taleban yönetiminin kadın ve çocuklara yönelik daha önce de gündeme gelen uygulamaları, uluslararası kamuoyunun gündeminde.

Uluslararası Kurtarma Komitesi Başkan Yardımcısı Elinor Raikes de konuya ilişkin bir açıklama yaparak uluslararası kamuoyunun kadın ve çocuklar için çok daha fazla çaba göstermeleri gerektiğini söyledi.

Raikes açıklamasında “Kriz ve kaos dönemlerinde kadın ve çocuklara yönelik şiddet eylemlerinin arttığını biliyoruz. Afganistan’da belirsizlik sürerken Uluslararası Kurtarma Komitesi, ülkede giderek artan kadınlara yönelik şiddet ve çocuk evlilikleri nedeniyle büyük bir kaygı duyuyor. Verilere göre şu an ülkede yardıma ihtiyacı olan kişilerin yarısını kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Ancak ülkede şu an devam eden kaos ve yerlerinden edilme nedeniyle bu yıl en az 500 bin kişinin daha yardıma muhtaç haline geleceğini düşünüyoruz. Bu da yardım ihtiyacının çok daha artacağı anlamına geliyor” dedi.

Raikes ayrıca Afganistan’da geçen yıl yaşanan saldırılarda da hayatını kaybeden sivillerin yüzde 46’sının kadın ve çocuklar olduğunu söyledi ve kadın ve çocukların halen daha da saldırıların hedefinde olduğuna dikkat çekti. Raikes “Uluslararası kamuoyunun diplomatik baskıları kullanarak özellikle de Afganistan’dan çıkarılabilme durumuna sahip olan sivillerin güvenliğinin sağlanmasını temin etmelidir” ifadelerini kullandı.

Kendilerinin Afganistan’da yürüttükleri yardım faaliyetlerinde kadın çalışanların da önemine vurgu yapan Uluslararası Kurtarma Komitesi Başkan Yardımcısı, kadınların çalışması sağlanamazsa yardıma ihtiyaç duyan Afgan kadın ve çocuklar için güvenli alanların sağlanamayacağını belirtti. Raikes, başta ABD, İngiltere ve AB olmak üzere uluslararası kamuoyunun, yardım kuruluşlarının kadın çalışanlarıyla birlikte Afganistan’da faaliyetlerine güvenli şekilde devamö edebilmeleri için baskı kurmaları gerektiğine işaret etti.


Bu haberle ilgili bazı ayrıntıların kaynağı Hür Avrupa Radyosu/Özgürlük Radyosu

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG