Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nun kıdemli Demokrat üyesi Bob Menendez, Trump yönetiminin dış politikasını eleştirdi, eski başkanların oluşturduğu ve ABD'yi demokrasi ve özgürlük için örnek olarak gösteren modeli bozmakla suçladı.
Senatör Bob Menendez, bu görüşlerini "Trump'ın Dış Politikasının Bedeli" başlıklı raporunu gazetecilere açıklarken dile getirdi. Menendez basın toplantısında, "Donald Trump'ın söz ve eylemleri Amerikan halkına ve küresel alandaki ABD çıkarlarına gözle görülür biçimde zarar veriyor" dedi.
Senato Dış İlişkiler Komisyonu'nun Demokrat kadrosu tarafından hazırlanan rapor, yönetimin dış politikasının ABD'nin dünya üzerindeki etkisini incelemek amacıyla uzmanlar ve eski ABD hükümeti yetkilileri ve yabancı hükümet temsilcileriyle yapılan görüşmelere dayanıyor.
Raporda, Trump'ın ABD askerlerini aniden Suriye'den çekmesi ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau gibi demokratik liderleri eleştirmesi, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Kuzey Kore lideri Kim Jong Un gibi otoriter liderleri övmesi gibi durumlara dikkat çekiliyor.
“Trump’ın Türkiye ile ilgili adımları tartışmalı”
Raporda Trump’ın Türkiye politikasının yanı sıra söylemlerinin Türk hükümetindeki yansımalarına da yer verildi. “Tartışmalı Motivasyon’’ başlığı altında Trump’ın Başkan olmadan önce İstanbul Trump Towers dahil olmak üzere Türkiye'deki özel ticari çıkarları nedeniyle bir "çıkar çatışması" yaşadığını kabul ettiği hatırlatıldı.
Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilişkisiyle gelişen bir dizi etkileşimin, birçok kişinin Trump'ın kararlarının gerekçesini sorgulamasına neden olduğu belirtilen raporda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine şahsen kulis yapmasından sonra, Trump, Maliye Bakanlığı’na ABD'nin yaptırımlarının Türk devlet bankası Halkbank üzerindeki etkisini araştırması emri verdi. Halkbank, federal savcılar tarafından ABD tarihindeki en büyük İran yaptırımı ihlallerinden biriyle suçlanıyordu’’ denildi.
Raporda ayrıca “Trump, Erdoğan'la bire bir telefon görüşmesinin ardından aniden ABD'nin Suriye'den asker çekeceğini açıkladı. Bu, Türkiye’nin uzun süredir istediği ve çoğu ABD'li ulusal güvenlik görevlisinin ve ABD müttefiklerinin karşı çıktığı bir adımdı. ABD'li yetkililer bu adımdan geri attıktan sonra Trump, Erdoğan'la ikinci bir özel görüşmenin ardından çekilmeyi yeniden devreye soktu’’ iddiaları yer aldı.
Trump’ın Twitter üzerinden yürüttüğü dış politika örneklerinde ise, Ankara’ya tehdidi yer aldı. Trump’ın Kürtler’e zarar vermesi durumunda Türkiye’yi ekonomik olarak yıkıma uğratma sözü de rapora girdi.
Raporun “Ego Odaklı Diplomasi’’ başlığı altında ise Trump ile temasta olan ABD'li yetkililerin, Başkan’ı sürekli ilgi isteyen, kişisel özgüvensizlikleri olan bir lider olarak değerlendirdikleri belirtiliyor.
Yine aynı yetkililer, rapora göre, Başkan’ın egosunun Avrupalı müttefikleriyle zor ilişkisini daha da kötüleştirdiği değerlendirmesinde bulunuyorlar. Raporda görüşlerine yer verilen ABD’li yetkililere göre “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman gibi otoriter liderlerin aksine, Avrupalı müttefikler, Trump’a daha az ilgi gösterme ve övme eğiliminde.
Raporun “Önce Trump’’ başlığı altında ise Donald Trump’ın modern tarihte Beyaz Saray'a küresel ticari çıkarlarını taşıyan, görevdeyken de hala bunları koruyan ilk başkan olduğu kaydedildi. Raporda, “Mali çıkarları bulunmasına ve dünya çapında potansiyel aktif çıkar çatışmalarına sahip olmasına rağmen, Başkan Trump'ın Türkiye ve Suudi Arabistan ile olan ilişkisi, Miami'deki bir Trump Organizasyonu mülkünde G7 zirvesine ev sahipliği yapma girişiminde olduğu gibi, durumun ciddiyetini daha da belirginleştirdi ’’ ifadeleri yer aldı.
Raporun “Demokratik Değerleri Zedelemek’’ başlıklı bölümünde Trump'ın geleneksel ABD değerlerini ve önceliklerini küçümsemesinin uzun vadeli etkisi olacağına değinildi ve buna örnek olarak Trump’ın basın özgürlüğüne yönelik saldırıları gösterildi. Türkiye’yi “yalan haberlerin" engellenmesi adına medyaya ve gazeteciliğe erişimi kısıtlayan yasalar çıkaran ülkeler arasında sayan rapor, bu kısıtlamalar devreye sokulurken Trump’ın “yalan haber’’ söylemine atıfta bulunulduğunu kaydetti.
Politika değişiklikleri
Dört yıl önce başkanlık için aday olurken, Trump "Amerika'nın dış politikasındaki pası temizleme" sözü verdi. Yönetiminin uluslararası adımlarının çoğu, “feci’’ olarak nitelendirdiği selefi Barack Obama'nın dış politikalarını tersine çevirmeye odaklandı.
Menendez, Trump'ın ilk dönem başkanlığının dördüncü yılına gelindiğince, "Kuzey Kore nükleer ve füze programlarını eskisinden daha gelişmiş ve kapasitesini arttırmış görüyoruz. İran'ın nükleer silaha yaklaştığını gözlemliyoruz. İttifaklar kurmak veya daha iyi bir anlaşma sözü veren Başkan Trump bunun yerine dostlarımızı ve müttefiklerimizi yabancılaştırdı. Bu başkan en yakın dostlarımıza defalarca zorbalık yaptı ve tehdit etti" dedi. Menendez, "Bu rapor, ABD dış politikasının geleceği ve bu başkanın verdiği zararın nasıl giderileceği hakkında bir diyaloğun başlangıcıdır. Umarım Kongre ve gelecekteki yönetim için neyin yeniden inşa edilmesi gerektiği ve zararın nerede olduğu konusunda bir yol haritası işlevi görebilir" diye konuştu.
Bu seçimlerde Demokratlar Senato'nun kontrolunu kazanırsa, Bob Menendez Dış İlişkiler Komisyonu başkanlığını üstlenmeye hazırlanıyor.
Menendez’e eleştiri
Düşüncü kuruluşu Heritage Vakfı’nın ulusal güvenlik ve dış politika enstitüsü başkan yardımcısı olan James Jay Carafano, bu görüşün ABD politikasının genellikle tüm başkanlık dönemine yayılan zorluklarına yanıt vermeyi gerektiren inceliklerini görmezden geldiğini söyledi.
"Trump'tan nefret ediyoruz” ve “Hepsi Trump'ın hatası’’ demenin sadece bir bahane olduğunu söyleyen Carafano, “İnsanlar, Avrupalılar’ın Obama’ya ve görevdeki son yıllarına bayılmadığını, ABD politikasının doğru yönde ilerlemediğini düşündüklerini unutuyorlar" dedi.
Carafano, "Bir seçim döngüsünün ortasında bekleyeceğiniz gibi oldukça partizan bir rapor. Bundan daha fazla güvenilirliği olduğunu düşünmüyorum. Uzmanlara, retoriğe ve ‘tweet’lere mi bakmak istersiniz? Yoksa ABD politikasının gerçekten nasıl uygulandığına mı?" diye konuştu.
Beyaz Saray internet sitesinde yayınlanan bir dış politika açıklamasına göre, Trump yönetimi, hem Amerika sınırları içinde hem de ötesinde güvenliği, refahı ve barışı teşvik etmek için güçlü ve bağımsız uluslardan oluşan bir koalisyona liderlik ederek Amerikan etkisini güçlendirmeyi hedefliyor; “Daha iyi bir gelecek sözü, kısmen Amerikan egemenliğini ve tüm ulusların kendi geleceklerini belirleme hakkını yeniden savunmaktan gelecek" deniyor.
Carafano, bu ölçütlere göre, ABD’nin Afrika, Hint-Pasifik ve Latin Amerika'da daha iyi bir ilişki durumunda olduğunu söyledi.
Ancak Menendez, "Başkan Trump'ın dış politikası, kaos, ihmal ve diplomatik başarısızlıklarla dolu. Ulusal güvenlik kararları, ABD’nin çıkarları ile değil, egosu ve yerel siyasi hesaplarıyla yönlendirildi. Yabancı yetkililer, Başkan adına kimin konuştuğunu veya yeni bir politika duyurusunun gerçek olup olmadığını veya aniden tersine döneceğini bilmediklerini anlattılar" dedi.
Rapor, salgın sırasında ABD'nin Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) yaptığı yardımın geri çekilmesi dahil olmak üzere, yönetimin Corona virüsüne verdiği yanıta özellikle değindi.
Menendez, "Çok taraflı kurumlardaki eksikliğimiz, düşmanlarımızın, özellikle de Çin'in nüfuz kazanmak için bir dayanak noktasına sahip olduğu anlamına geliyor ve BM İnsan Hakları Konseyi ve Dünya Sağlık Örgütü ile şikayetlerimizin bir listesi varken, geri çekilmek Çin'e etkili bir şekilde karşı koyma ve bu kurumları geliştirme yeteneğimizi ortadan kaldırıyor" uyarısında bulundu.
Cumhuriyetçiler memnun
Kongre’deki Cumhuriyetçiler ise, Trump'ın Çin ve Dünya Sağlık Örgütü WHO konusundaki sert duruşunu övdü. Çin Görev Gücü Eş Başkanı olan Temsilciler Meclisi Azınlık Lideri Kevin McCarthy, Cumhuriyetçiler’in Trump'ın yanında olmaktan gurur duyduklarını söyledi.
McCarthy, Cumhuriyetçi Ulusal Kurultayı'ndaki konuşmasında, "Çin’e doğrudan meydan okuduk. Kötü ticaret anlaşmalarını bozduk ve daha iyi anlaşmalar yaptık," dedi.
Cumhuriyetçiler ayrıca başkanın yurtdışındaki ABD askeri varlığını sona erdirme çabalarını da destek çıkıyor.
Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul da Cumhuriyetçi Ulusal Kurultayı’nda yaptığı açıklamada, "Güçlü bir Amerika bitmeyen savaşlarla mücadele edemez. Kanımızı ve hazinemizi Ortadoğu bataklıklarında bırakmaya devam etmemeliyiz. Başkan Trump, bir nesil içinde savaşı başlatmaktan ziyade sona erdirmeye çalışan ilk başkan. Afganistan'daki savaşı bitirmeyi planlıyor. Erkek ve kadınlarımızı eve getiriyor" sözleriyle, yönetimin dış politikasını savundu.
Heritage Vakfı’ndan Carafano da, "Bu yönetimin ulusal güvenlik stratejisi aslında dostlarla ve müttefiklerle çalışmaya dayanıyor. Bu aslında temel dayanaklardan biri, çünkü ABD'nin her yerde olamayacağını kabul ediyor. Her şeyi yapamaz. Geri çekilmeyi veya dünyanın herhangi bir yerinden ayrılmayı öngörmüyor. Onun yerine küresel kapsama alanına sahip olmak için ABD'nin her yerde dostları ve müttefikleri olması gerektiğini kabul ediyor" diyor.
Demokratlar’ın raporundaki tavsiyeler arasında, müttefiklere ve ortaklara ilişkilerin ortak değerlere dayandığını bildirirken, ABD'nin çok taraflı kurumlarla yenilenmiş bir ilişki çağrısı yapması yer alıyor.
Rapor ayrıca, "Otokratik liderler, ABD'nin onları insan hakları ihlallerinden ve vatandaşlarını baskı altına alma çabalarından sorumlu tutacağı konusunda uyarılmalı” tavsiyesine de yer veriyor. ABD, “Trump yönetiminin görmezden geldiği iklim değişikliği, salgınlar, otoriterlik ve nükleer silahların yayılması gibi ciddi tehlikelere’ öncelik vermeli" tavsiyesi de yine raporda yer alan tavsiyeler arasında bulunuyor.
Pew Araştırma Merkezi'ne göre, ABD seçmenlerinin yüzde 57'si dış politikayı önemli bir konu olarak görüyor. Ancak bu önem, bu seçim yılında ekonomi, sağlık ve Corona virüsü gibi iç meselelerin altında yer alıyor.