Kalp ve damar hastalıklarının sadece gelişmiş ülkelerdeki şişman, orta yaşlı erkekleri etkilediği inancı artık geçerli değil. Dünya Sağlık Örgütü kalp ve felç hastalarının yüzde 80‘inin orta ve düşük gelirli ülkelerde yaşadığını bildiriyor. Amerika’da yapılan yeni bir araştırmaysa bir felç merkezinde uygulanan tedavinin hayat kurtardığını gösteriyor.
Zaman ve tedavi hayatta kalabilmek için çok önemli. Paul Stacy beyin kanaması geçirdiğinde ambulans Stacy’yi hastaneye değil, inme merkezine götürmüş. Stacy, “Hangi yılda yaşadığımızı ya da doğum tarihimi söyleyemeyecek kadar kötüydüm. Adımdan bile emin değildim. Ailemi tanımıyordum. Bu merkezde hayata yeniden döndüm,”diyor.
Uzmanlar 31 bin inme hastasının hayatta kalma oranını inceledi. Hastaların hepsine beyin damarlarındaki pıhtının beyindeki kan dolaşımını engellemesi sonucu inme inmişti. Beyin hücreleri kan dolaşımı olmadığı zaman ölüyor. Bu da ölüm ya da kalıcı sakatlığa neden oluyor. İnme merkezleri, acil müdahale için gereken organize sağlık hizmetini sunan ekiplere sahip. Duke Üniversitesi Klinik Araştırma Enstitüsü’nden Doktor Ying Xian araştırmanın başkanlığını yürüten uzman. Xian, ”İnme merkezlerine getirilen hastaların trombolitik terapi görme şansı daha yüksek. Bu tedavi, hastada inmeye neden olan pıhtıyı çözücü ilaçların verilmesiyle beyin hasarını en aza indirgemeyi amaçlıyor,” diye konuşuyor.
Farkı yaratan da pıhtı çözücü ilaç tedavisi içeren trombolitik terapi. İnme merkezlerinde tedavi gören hastaların hayatta kalma olasılığı yüzde 20 daha yüksek. Amerikan Tabipler Birliği’nin yayın organı olan JAMA’da yayınlanan araştırma tamamlanmadan önce, inme merkezlerinin hayatta kalma şansını arttırdığına dair herhangibir bulgu yoktu. Dünya Sağlık Örgütü, inme dahil tüm kalp ve damar hastalıklarının dünya çapındaki ölüm vakalarının üçte birinden sorumlu olduğunu bildiriyor. Bu oranın, örgütün kalp hastalığı ve inmenin bir numaralı ölüm nedeni haline geleceğini öngördüğü 2020 yılına kadar daha da yükselmesi bekleniyor.