Amerikan Ekonomisini Bekleyen Zorlu Dönemeç

2013 yılına daha dört ayı aşkın bir süre olmasına rağmen 1 Ocak’ta Amerika’da yürürlüğe girmesi beklenen bazı otomatik değişiklikler siyaset ve ekonomi çevrelerinde kaygılı bir bekleyişe yolaçtı.Başkent Washington’da düzenlenen bir panelde işte bu yaklaşan ekonomik tehlike ele alındı ve çözüm yolları arandı.

Yürürlüğe girmesi beklenen yeni değişikliklerin ilki, eski Başkan George Bush döneminden kalma vergi indirimlerinin sona ermesi. Bu, hem zengin hem de orta ve dar gelirli mükelleflerin devlete daha fazla vergi ödemeye başlayacağı anlamına geliyor. Yine aynı şekilde konut kredisi faizi gibi vergi ödemelerinden düşülebilen bazı özel kalemlerin de aşamalı olarak kaldırılması gündemde. Yürürlüğe girmesi beklenen bir diğer değişiklik ise geçen yılki bütçe krizi sonrasında geçerlilik kazanan devlet harcamalarında 1 Ocak 2013 tarihinde otomatik kesintilerin başlatılması.

Başta bağımsız Kongre Bütçe Dairesi olmak üzere, birçok kurum ve aralarına Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke ile IMF Başkanı Christine Lagarde’ın yeraldığı birçok yetkili bu iki değişikliğin yürürlüğe girmesi halinde Amerika’nın ikinci bir resesyona sürükleneceği görüşünü savunuyor.

Bu durum “Mali Uçurum” olarak da tabir ediliyor ve Amerika’yı ikinci bir resesyona itmesinden korkuluyor.

Ancak hem Kasım ayındaki Başkanlık seçimleri hem de Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasındaki ideolojik farklılık nedeniyle Kongre’nin Ocak ayı öncesinde uzlaşmaya varması uzak bir ihtimal gibi görünüyor.

İdeolojik fark, gelirler yani vergilerle harcamalar konusundaki farklı bakış açısına dayanıyor.

Başkentteki düşünce kuruluşunun “Mali Uçurumdan Kaçış” konulu panelinin açılışının yapan Senato Bütçe Komisyonu üyelerinden Senatör Pat Toomey, Cumhuriyetçilerin bu konudaki bakışını şu sözlerle özetledi:

"Hepimizin kabul etmesi gereken gerçek, sosyal güvenlik ve zorunlu sağlık programlarının sürdürülebilir düzeyde olmayışıdır. Bu programlar bizi kısa ve orta vadede yaklaşan bir felakete sürüklüyor. Hiçbir devlet programı ulusal ekonomiden daha hızlı büyümemelidir. Ama bu programlar büyüyor. Kongre Bütçe Dairesi’nin rakamlarına göre gelecek 10 yıl içinde sosyal güvenlik harcamaları %5,7, sağlık harcamaları %6,4 oranında büyüyecek. Bu, ulusal ekonomi için yapılan büyüme tahminlerinin iki kat üzerinde."

Cumhuriyetçiler, Senatör Toomey’nin de ifade ettiği gibi, yaklaşan felaketten, bütçe açıklarından ve artan borçlanmadan dizginlenemeyen harcamaları sorumlu tutarken Demokratlar da devlet gelirlerinin azlığından, yeterince vergi toplanamamasından şikayetçi. Brookings Enstitüsü uzmanlarından William Galston bu görüşü şöyle özetliyor:

"Çok harcama yapmak gibi bir sorunumuz olduğu doğru, ama aynı zamanda yeterince gelir toplayamadığımız da bir gerçek. Bu durumda karşımızdaki sorunları aşabilmek için yapmamız gereken, harcamaları aşağı çekmek kadar gelirleri de yukarı itmek olmalıdır ki, belirli bir dengeye ulaşsınlar."

6 Kasım’daki seçimler nedeniyle siyasetçilerin vergilerde değişiklik yapmak veya sosyal harcamaları kısmak konusunda siyaseten cesur adımlar atmaları beklenmiyor. Seçimden sonra da yeni dönem çalışmalarının başlayacağı 3 Ocak 2013 tarihine kadar Kongre’nin bu konularda harekete geçmesi beklenmiyor. Peki bu süreçte Kongre uzlaşmaya varamazsa, Amerika sözü edilen mali uçuruma sürüklenebilir mi?

Washington’daki bazı çevreler gerçek ve kalıcı bir çözüme ulaşmak için Amerika’nın bu kabusu yaşaması gerektiğini düşünse de bazıları bunun bedelinin çok ağır olacağı görüşünde. Urban Institute adlı düşünce kuruluşunun uzmanlarından Rudolp Penner de bu karamsar tablodan endişe edenlerden:

"Benim en büyük korkum bu, eğer otomatik kesintilerin başlamasına ve Bush dönemi vergi indirimlerinin sona ermesine izin verirsek, yani mali uçuruma gidersek, bu durumdan çıkmak için Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında başlayacak görüşmeler haftalarca ya da aylarca sürebilir. Bu süreçte siyasi belirsizlik nedeniyle uğrayacağımız zarar çok daha fazla olacaktır, çünkü bu süre içinde işletmeler plan ve projelerini askıya alacak, yeni eleman almayacaklardır. Finans piyasalarının nasıl bir tepki göstereceğini ise tahmin bile edemiyorum."

Brookings Enstitüsü vergi politikaları uzmanlarından William Gale uzun vadeli çözümler üretilecekse mali uçuruma düşülmesinde bir sakınca görmüyor:

"Burada asıl unsur mali uçurum değil, kısa vadede ekonomiyi nasıl canlandıracağımız, uzun vadede bütçeyi nasıl denkleştireceğimizdir. Bu noktada da asıl yapılması gereken geçici bir teşvik paketi çıkarmak olabilir. Bu paket, bordro vergilerini düşürebilir, altyapı yatırımlarını hızlandırabilir veya zordaki eyaletlere mali yardım şeklinde olabilir. Bu yapılırken mali uçuruma düşsek bile teşvik paketinin getireceği canlılık, ekonomiyi düze çıkarmaya yetecektir."

Gale, asıl konunun mali uçuruma düşüp-düşmememe arasındaki bir tercih değil, uzun vadeli çözümler üretmek olduğu görüşünde ısrarlı.

Senatör Pat Toomey’nin ara formülü ise Bush dönemindeki vergi indirimlerini bir yıl daha uzatmak ve bu süre içerisinde vergi sisteminde temel reformlar yapmak. Elbette bu seçenekler, Kasım ayında ortaya çıkabilecek tablo ile uygulama bulabileceği gibi seçim sonuçları tamamen farklı seçenekleri de gündeme getirebilir. Ancak 31 Aralık gününe kadar uygulanabilir bir çözüm üretilmezse Amerikan ekonomisi mali uçuruma adım adım yaklaşmaya devam edecek.