"Anayasa Değişikliğinde Kuvvetler Ayrılığı Yeterli Değil"

Your browser doesn’t support HTML5

Anayasa değişikliği referandumuna az bir süre kala, anayasada değişikliği öngörülen 18 madde, hukukçular tarafından mercek altına alındı. Bu 18 madde için hukukçular ne diyor? Bu maddelerin tek tek değil de hepsinin birden referandumda oylanacak olması ne kadar doğru?

Ceza hukuku uzmanı Prof. Dr. Ersan Şen, referandum öncesi anayasa değişiklik teklifi ile ilgili görüşlerini Amerika’nın Sesi’ne anlattı.

Anayasa değişiklik teklifine bakıldığında iki noktada arıza görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Ersan Şen, “Bu arızalardan birincisinin yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bağımsızlığı, yürütmenin tahakkümü altında kalmaması, ikinci arıza ise yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesi” dedi. Şen, tarafsızlığı sadece metne yazmanın yargı mensuplarını tarafsız kılmayacağını da sözlerine ekledi.

Şen, anayasa değişikliği metninin hızlı bir şekilde ortaya çıktığını belirterek metnin bir bütün olarak oylanmasının, metnin bir kısmına evet veya hayır demenin diğer kısımlarını da kapsaması anlamına geldiğini söyledi.

"Değişiklik için beşte üç çoğunluk olmalı"

Anayasaların % 51’le değişmesini mantıklı bulmadığını söyleyen Prof. Dr. Ersan Şen, anayasa metninin değişmesinin ancak hem mecliste hem halkoylamasında beşte üç çoğunlukla mümkün olmasının daha mantıklı olacağını ifade etti. Şen, “%50 +1 ile anayasa değişiklik teklifi geçtiğinde, % 49‘u nereye koyacaksınız” dedi.

Prof. Dr. Ersan Şen, anayasa değişikliğinin tamamına retçi yaklaşmadığını, bu değişiklikle otoriterleşme veya rejim değişikliği olacağını söyleyemeyeceğini ifade etti. Ancak sistemin değişecek olması, hayatımızı etkileyecektir diyen Şen, kişi hak ve özgürlüklerinin ister istemez etkileneceğini de sözlerine ekledi.

Ceza hukuku uzmanı Şen, anayasa değişikliğinde sorunlu gördüğü iki noktayı da, "Birincisi, yürütmenin başı olacak, çift başlılığı sona erdirecek Cumhurbaşkanının, yasamaya müdahale yetkisini devam ettirecek olması. İkincisi ise, mevcut HSYK’nın hemen tasfiye edilecek ve yeni HSYK’nın seçilecek olması, HSYK üye sayısının 22’den, 13’e indirilmesi ve bu üyelerden 6’sinin Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek olması sorunlu noktalardandır” sözleriyle özetledi.

Ersan Şen, HSYK üyelerinin 4+4 yıl görevine devam edebilecek olması, 4 yıl görev yapan HSYK üyesinin tekrar 4 yıl daha seçilebilmek için siyasetle yakınlaşacağını, bunun da yargının bağımsızlığına gölge düşüreceğini ifade etti. “Anayasanın 101. maddesinde varsa partisiyle olan ilişiği kesilir” hükmünün kaldırılacak olmasını da yasama organının bağımsızlığı ilgili sorun olarak gördüğünü belirtti.

Cumhurbaşkanının hem yürütmenin başı hem de siyasi partisinin lideri olması durumunda, seçim zamanı propagandayı nasıl yapacağını gündeme getiren Şen, “Bir taraftan Cumhurbaşkanı olabilmek için propaganda yapacak, diğer taraftan da siyasi partisi anlamında meclise ve diğer partilere yönelik birçok eleştiriyi gündeme getirecek. Devletin başı olan Cumhurbaşkanı gibi bir figür hem devleti temsil etmekle yükümlü hem de 103. maddeye göre de tarafsızlıkla görevini yerine getirme yeminine sadık kalmalı. Açıkçası bu nokta arızalı geliyor bana” dedi.

"Değişiklik başkanlık sestemi getirmeyecek"

Anayasa değişikliği ile oluşacak sistemin başkanlık sistemi olmayacağına değinen Prof. Dr. Şen,“Birbirlerini fesheden iradeler, başkanlık sistemini getiremezler. Başkanın meclisi, meclisin başkanı feshettiği bir yerde başkanlık sistemi olmaz” diye konuştu.

“Seçildiğinde %51’i temsil edeceğini varsaydığımız başkan, %100’u temsil eden parlamentoyu feshedemez” diyen Prof. Dr. Ersan Şen, başkanın parlamentoyu feshetmeyeceğini söylemesinin hukuk devleti adına bir anlam ifade etmediğini belirtti de belirtti.

Şen, “Önemli olan kural koymaktır. Sen kuralı iyi koy, esnek koyma. Güven bana demekle olmaz. Hukuk devleti güven üzerine devam etmez. Hukuk devletinde kurallar net ve köşeli olmalı, anlaşılır ve sınırlayıcı olmalıdır” ifadelerini kullandı.

Oluşturulan yeni anayasa metninin yeterli derecede kuvvetler ayrılığını barındırmadığını dile getiren Prof. Dr. Şen, bu metnin demokrasi, hukuk devleti, kişi hak ve hürriyetleri nazarında yürüyemeyeceğini düşündüğünü belirtti ve ekledi:

“Türkiye’de yaşayan insanlar, kişi hak ve hürriyetlerinin tadına varmışlardır, bu yüzden tahakküm kaldıramayacaklardır.”