Türkiye, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı kutlamalarına yine “Taksim” tartışmasıyla giriyor.
İşçi örgütlerinin ve siyasi partilerin ısrarına rağmen devlet, son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün akşam “Taksim miting alanı değildir. Muhalefet ve bazı marjinal yapılar, 1 Mayıs'ın bayram havasına gölge düşürmeye çalışıyor” cevabında karşılık bulan tutumunu değiştirmedi ve meydanda kutlamaya izin vermedi.
Taksim Meydanı’nın simgesel önemine vurgu yapan meslek örgütleri ve siyasi partiler, saat 10.00’da Saraçhane’de toplanarak meydana yürüme kararı aldı.
İşçi hareketi ve sosyalist-sol siyaset Taksim’de neden bu kadar ısrarcı?
1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı’nda yapılmasına atfedilen önem için en çok, kalabalığa ateş edilmesiyle çıkan izdihamda 34 kişinin öldüğü 1977’deki “kanlı 1 Mayıs” referans gösterilse de, Taksim’in gençlik hareketinin simgesel mekânı haline gelmesi daha eskiye dayanıyor.
Temmuz 1968’de üniversite öğrencileri, Amerikan 6. Filo’sunun İstanbul’a ziyarete gelmesini protesto etmişti. Bu olaylar sonrasında polis Teknik Üniversite yurdunu basmış ve Vedat Demircioğlu adlı Hukuk Fakültesi öğrencisi öldürülmüştü. Baskının sabahında öğrenciler protesto amacıyla Taksim Meydanı’na çıkmıştı.
Gençlik hareketinin eylem mekânı olan Beyazıt Meydanı, 1965’ten sonra Taksim’e kaydı. 6. Filo’nun yine İstanbul’a gelmesi nedeniyle 16 Şubat 1969’da gerçekleştirilen "Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü’ne" 30 bin kişi katılmıştı. Bu, o güne kadarki en kalabalık yürüyüştü. Ancak Beyazıt’tan yola çıkan kitle Taksim’e geldiğinde aşırı sağcıların saldırısına uğradı, iki kişi öldü ve onlarca insan da yaralandı. Tarihe Kanlı Pazar olarak geçen bu eylemin failleri bulunamadı. Ancak Taksim artık siyasi bir mevzi haline geldi.
12 Mart 1971 Muhtırası sonrasında arayışa giren sosyalist ve işçi hareketi, Cumhuriyet tarihinde 50 yıldır yapılamayan 1 Mayıs kutlamalarını meydanlara taşımak istediğinde akla ilk gelen yer Taksim Meydanı’ydı. 1976’da Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) organizasyonuyla düzenlenen kitlesel kutlamayla meydan, mekân olarak da belleklere yerleşti.
1969’da olduğu gibi, 1977’deki kanlı 1 Mayıs sonrasında da fail bulunamadı; kalabalığa ateş edenlerden hiçbiri tutuklanmadı, kimse yargılanmadı.
Uzun yıllar süren yasak
1978’deki yine geniş bir katılımla gerçekleşen kutlama sorunsuzdu. Ancak 1979’da dönemin Sıkıyönetim Komutanlığı kutlamaya izin vermedi ve meydanın uzun yıllar sürecek yasağı böylece başladı.
1989’da polis, meydana çıkmak isteyen grupları engelledi, çatışmalar yaşandı. Mehmet Akif Dalcı isimli işçi hayatını kaybetti.
2007’de DİSK, 1977 olaylarının 30. yılı nedeniyle kutlamalar için Taksim’e dönme isteğini gündeme getirdi. Ancak izin verilmedi ve polis meydana çıkmak isteyenlere müdahale etti. Aynı görüntü 2008’de de tekrar etti.
DİSK meydan için ısrarını sürdürdü. 2009’da 1 Mayıs resmi bayram ilan edildi. O yıl da, sabahın erken saatlerinden itibaren farklı yönlerden Taksim’e çıkmak isteyen gruplar ve polis çatıştı. Ancak öğleden hemen sonra polis barikatı açtı ve 32 yıl sonra bir grup meydandaki Cumhuriyet Anıtı’na ulaştı.
2010’da kutlamalar için izin çıktı. 2010 ve takip eden iki yıl boyunca meydanda coşkulu kutlamalar yapıldı.
Üç yıl devam eden sorunsuz kutlamaların ardından 2013’te, Taksim Meydanı’nı yenileme çalışmaları gerekçe gösterilerek izin verilmedi. O ve devam eden yıllarda meydana yürümek isteyen gruplarla polis arasındaki mücadele görüntüleri tekrar etti.
12 Ekim 2023’te Anayasa Mahkemesi, 2014 ve 2015’te Taksim’deki 1 Mayıs kutlamalarının yasaklanmasının “hak ihlali” olduğuna hükmetti.
İlgili Haberler 1 Mayıs için Taksim’e izin yok, İstanbul’da toplu taşımaya kısıtlamalar getirildi